Çağdaş Türk Edebiyatının meşhur roman, hikâye ve tiyatro yazarı. 1889’da İstanbul’da doğdu. Çocukluk yılları, askerî doktor olan babasının yanında, Anadolu kasabalarında geçmiştir. Yüksek öğrenimini İstanbul Dârülfünun Edebiyat bölümünde tamamladı. Ömrü boyunca Millî Eğitimin çeşitli kademelerinde bulundu. Öğretmenlik, müdürlük ve müfettişlik yaptı. 1939-1943 döneminde Çanakkale milletvekili oldu. 1947’de UNESCO temsilcisi ve kültür ateşesi olarak Paris’e gönderildi. 1954’te emekliye ayrıldı. 7 Aralık 1956’da vefat etti. Mezarı Karacaahmed’dedir.
Reşad Nuri, çevresindekileri hayran bırakacak ölçüde efendi, kibar insanlardan biriydi. Medenî cesâret ve karakterinin yanında; insanlara dost, şefkatli, müsâmahakâr, sert tartışmalardan ve kırıcı polemiklerden hoşlanmayan bir yapıya sâhipti.
Roman, hikâye, tiyatro, tenkit ve makale türlerinde eserler veren yazarın ayrıca sayısız mizah yazıları ve güldürücü hikâyeleri de vardır. Seyâhat türündeki en güzel eseri Anadolu Notları’dır. Çok eseri olan Reşat Nuri, 15 kadar roman, dört cilt hikâye, yirmiden fazla piyes yazmıştır.
Romanlarında yoğun bir yurt ve insan sevgisi ile cıvıl cıvıl bir yaşama sevinci tütmektedir. Anadolu’yu çok gezip tanımış olduğu için bol bol yerli renk, yerli malzeme, yerli konu ve temalar işlemiştir. Türk insanını ve onun törelerini, âdetlerini asla horlayıp küçümsememiş, aksine çok değer vermiştir. Eserlerinin kahramanları, halkımızı yadırgatmayan tiplerdir. Hepsi cana yakın, dost, insan kişilerdir.
Reşat Nuri, eserlerinde öğretmen tipi üzerinde çok durmuştur. Bunlar, güçlüklerle boğuşmayı göze alan, çetin, fakat sevimli, sâbit bir fikir uğruna değil, toplumun mutluluğu için çalışan insanlardır.
Romanlarında coğrafî çevreden ziyâde, insan muhitini almış, işlemiştir. Taşra kasabalarını; âdetleri, gelenekleri, kendine mahsus tipleri, zihniyetleri, sosyal dertleriyle yaşatmıştır. Sırasında pek acı noktalara parmak basmış, ama memleketi sefil ve batak hâlinde göstermekten sakınmıştır. Her sıkıntının bir teselli tarafını, mutlu yanını göstermiştir. Romanlarının konusunu kendi zamânından almış ve devrinin meselelerine dokunmuştur.
Reşat Nuri, her şeyden önce üslûbu ile sevilmiştir. Okul çocuğundan, seçkin aydınlara ve okuma yazması en kıt vatandaşlara kadar herkesi çeken üslûbu, kitlelere kendini ısındırmıştır. Romanlarında kullandığı Türkçe, her satırıyla halkın günlük konuşma dilidir. Üslûbundaki tabiîlik ve içtenlik, mizacındaki doğruluk ve rahatlıktan doğar. Suyun akışı gibi takıntısız, ferah ve sâde yazar. Dili çekicidir. Fazla realist görünmek endişesiyle şîve taklitlerine kaçmaz. Üslûbuna ayıp cümle, çirkin söz ve küfür katmamıştır. Çelebice bir anlatışı vardır.
Eserlerinde gâyesini açıkça belirtmekten kaçınmıştır. Tezli roman yazmamış, ancak bütün roman ve piyeslerinde cemiyeti ve sosyal yapıyı, nesiller arasındaki farkı ele almıştır. Bütün ömrü boyunca Türk tiyatrosunun gelişmesi için çırpınmış, hayâtını buna adamıştır. Bâzı eserlerinde bâriz bir şekilde sevgi ve şefkat telkinleri görülür. Yalan, riyâ, basitlik gibi kişi ve toplum kusurlarını ısrarla yermiştir. Bunu yaparken bâzan inançlarla alay etmesi hoş karşılanmamıştır. O daha ziyâde hurâfeleri din şeklinde telakkî etmiş, Hülleci gibi eserlerinde din ile alay etmiştir. Târihe olan ilgisinin azlığı veya târihi sevmemesi sebebiyle târihî tiyatroya karşıdır. Türk edebiyatında romana damgasını vurmuş yazar olarak telakki edilmektedir.
Başlıca eserleri:
Tiyatroları: Taş Parçası, Hançer, Eski Şarkı, Yaprak Dökümü (romandan çevirme), Tanrı Dağı Ziyâfeti, Hülleci.
Romanları: Çalıkuşu, Damga, Gizli El, Yeşil Gece, Acımak, Yaprak Dökümü, Eski Hastalık, Ateş Gecesi, Miskinler Tekkesi, Kan Dâvâsı.
Hikâyeleri: Sönmüş Yıldızlar, olağan İşler, Tanrı Misâfiri, Leylâ ile Mecnun.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.