Yemen’de 1231-1454 yılları arasında hüküm sürmüş olan hânedân. Resûlîlerin ataları, Eyyûbîlerin Yemen şûbesinin kurucusu ve Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin kardeşi Turanşah ile birlikte, 1174 senesine doğru Yemen’e gelmişlerdir. Resûlîlerin ataları Muhammed bin Hârûn isminde bir Türkmendi. Aşîretiyle berâber Bağdat’a gidip, Abbâsî halîfesinin hizmetine girmişti. Abbâsî halîfeleri, bu zâta elçilik vazîfesi verdiler. Mısır ve Şam taraflarına elçi olarak gidip gelmesi dolayısıyla, zamanla kendisine elçi mânâsında, Resûl denildi. Sonraları Bağdat’ta çıkan bir isyân üzerine, Resûl, âilesini alıp Mısır’a gitti. O zaman Mısır’a hâkim olan Selâhaddîn-i Eyyûbî bu meşhur şahsa iyilikte bulunup himâye etti. 1174 senesinde Resûl’ün oğlu Ali’yi üç oğlu ile birlikte Yemen’e gönderdi. Kardeşi Turanşâh’a bunlara alâka ve himâye göstermesini tenbih etti. Böylece kendilerine babalarının lakabı sebebiyle Resûlîler denilen bu âile, Yemen’e yerleşti ve Eyyûbîlerin hizmetinde çalıştılar.
Ali bin Resûl, Eyyûbîler tarafından 1228 senesinde Mekke’ye vâli tâyin edildi. Daha sonra da Eyyûbî hükümdârı Melik Mes’ûd’un vekîli olarak Yemen’i idâre etti. Ali bin Resûl’ün oğlu Melikü’l-Mensûr Nûreddîn Ömer, 1229 senesinde hâkimiyeti tamâmen ele geçirip bağımsızlığını îlân etti. Zebîd’i başşehir yaptı. Taiz ve San’a’yı Zeydîlerden aldı. Yemen’i, Abbâsî halîfesinin vekili olarak idâre ettiğini iddiâ etti. Hicaz’dan Hadramut’a kadar hâkim oldu. 1250 senesinde öldürüldü. Yerine oğlu Melik Muzaffer geçti. Melik Muzaffer, uzun müddet hüküm sürdükten sonra 1295 senesinde Taiz’de vefât etti. Taiz’de Muzafferiye Câmiini yaptıran Melik Muzaffer, Mısır Memlûk Sultânı Kalâvun’la iyi münâsebetler kurdu.
Melik Muzaffer’in vefâtından sonra yerine oğlu Eşref Ömer geçti. Fakat kısa bir müddet sonra öldü (1297). Yerini kardeşi Melik Dâvûd aldı. Bunun devrinde Yemen ve Mısır arasında işbirliği daha da kuvvetlendi. Melik Dâvûd, Şâfiî mezhebine tâbi olup, ilimle meşgûl oldu. Kütüphâne kurmaya önem verdi. Kütüphânesinde 100.000 kitabın bulunduğu söylenirdi. İlme önem verip, âlimleri himâye eden Melik Dâvûd, 1321 senesinde ölünce, yerine oğlu Mücâhid geçti. Fakat bir müddet sonra öldürüldü ve yerine Efdâl Abbâs seçilerek 1377 yılına kadar iktidarda kaldı. Yerine oğlu Eşref İsmâil geçtiyse de, memlekette karışıklıklar oldu. Zeydî imâmları devamlı isyânlar çıkardılar. Bu karışıklıklar 1454 senesinde Resûlîler Devletinin yıkılmasına kadar devâm etti.
Resûlîler devrinde en önemli gelir kaynağı ticâretti. Ticâret ehlinin devlet içinde önemli bir yeri vardı. Ayrıca ticâret için Yemen’e gelenlere çok yardım ve alâka gösterilirdi. Hindistan’dan Yemen’e deniz yoluyla ticâret eşyâsı gönderiliyordu. Çin’den de Yemen’e bir elçi gelmişti. Diğer taraftan Yemen’e çalışmaya gelen Mısırlı ve Suriyeli sanatkârlara yüksek maaş verilir ve yakın alâka gösterilirdi.
Resûlîlerde, devletin en yüksek derecedeki vazîfelisi nâib, vezir, hâcib, özel kalem kâtibi, ordu kâtibi ve beytülmâl emîriydi. Yemen hükümdârları, saray teşrifâtında ve kıyâfette Memlûk sultanlarını taklit ediyorlardı. Bu o derecedeydi ki, mektupların üzerine attıkları imzâlarda bile benzerlik görülürdü. Bu imzâda verdiği nîmetlerden dolayı Allahü teâlâya şükreden (kul) mânâsına gelen, “Eşşâkirü lillah ale’n-ni’me” ibâresi yer alırdı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.