Alm. Rakete (f), Fr. Roquette (f), İng. Rocket. Roket motoruyla çalışan uçucu araç. Roket motoruna da kısaca roket denir. Roketlerin füzelerden farkı, roketlerin sâdece roket motorlarıyla, füzelerin ise hem roket motorları hem de herhangi bir jet motoru (ramjet, pulsjet, turbojet) ile tahrik edilebilmesidir.
Roket motorları: Roket motorları hem yakıtı hem de yakıtın yanmasını sağlayan oksitleyici maddeyi bünyesinde bulundurur. Dış atmosfer havasına ihtiyaç duymaz. Bu sebeple dış çevreye bağlı olmadığı için boşlukta dahi çalışabilir. Esas olarak katı ve sıvı yakıtlı olmak üzere iki çeşide ayrılırlar.
Katı yakıtlı roket motorlarının değişik büyüklükte olanları vardır. Yapıları basittir. Silindirik bir basınç kabı ve bunun içinde bulunan yakıt oksitleyici karışımı, egzost ve ateşleyiciden ibârettir. Yakıt ve oksitleyici (nitrogliserin ve nitroselüloz) ya ayrı ayrı bulunur veya oksitleyici yakıt içine gömülmüş kompozit haldedir. Kompozit yakıt-oksitleyici, roket gövdesine dökülerek doldurulabilir. Bu şekilde çok ince ve hafif yapılı roketler yapmak mümkündür.
Sıvı yakıtlı roket motorları, balistik füzeleri ve uzay araçlarını çalıştırmak için (tahrik etmede) kullanılır. Yakıt ve oksitleyici oksijen, tanklarda sıvı olarak depo edilir. Pompa, boru ve valflerden sonra karışan yakıt ve oksijen yanma odalarına sevk edilir. Yakıt olarak benzin gibi hidrokarbonlar, JP-4 ve alkol kullanılır. Roketlerde yakıttan istenen en önemli özellik tepkinin maksimum olması için yüksek sıcaklıklarda hafif olmasıdır. Bunu sağlayan en iyi yakıt hidrojen olmasına rağmen, yoğunluğu düşük olduğundan, çok büyük tanklar ve pompalara ihtiyaç göstermektedir. Bu sebeple hidrojen, yüksek performanslı büyük araçlar için uygun bir yakıttır.
Diğer bir roket motor tipi olan nükleer roket motorlarında, egzozdan çıkarak tepki sağlayan bir akışkan mevcuttur. Depoda sıvı olarak bulunan bu akışkan bir nükleer reaktörden geçerek sıcak gaz hâline gelir ve enerjisi artar. Hidrojen bu motorlarda elverişli bir akışkan olmasına rağmen, amonyak daha yoğun bir gaz olduğundan amonyağın depolanması daha kolaydır.
Sezyum, sodyum veya lityum gibi bir alkaliyi ısıtmakla elde edilen iyonların hızlandırılarak egzozdan atılması sûretiyle tepki elde etmeye yarayan iyon motorları da bir tip roket motorudur. Bu motorlar uzay araçlarının uzayda manevra yapmasında kullanılır.
Bir rokette motorlar tek veya kademeli olarak birden fazla da bulunabilir.
Roketlerin târihi: Barutla, roketin kullanılması hemen hemen aynı târihlere rastlar. M.S. 1200’lerde Çinlilerin kâğıtlara sardıkları kara barutu roket gibi kullandıkları iddia edilmektedir. Kayıtlara geçmiş ilk roketin kullanıldığı yer, 1232 târihli Kayfeng Kuşatmasıdır. Avrupa’da ilk rokete 1258’de Köln’de rastlanmaktadır.
1258’den îtibâren 20 sene içinde Avrupa’da Roger Bacon, Albertus Magrus gibi isimler roketle ilgilenirken birçok Arapça kitaplarda roketler hakkında geniş mâlûmat mevcuttur. Bu târihlerde roketler, kara muharebelerinden çok, yelkenleri yaktığı için deniz muhârebelerinde kendini gösterdi.
Hindistan-Seringapatan’da 1792-1798 yılları arasında cereyan eden savaşlarda Haydar Ali ve ordusuna âit roketler sebebiyle çok kayıba uğrayan İngilizler, silâh olarak kullanılabilecek roket îmâli için çalışmaya başladılar. Birkaç sene sonra roketlerin menzili 200 m’den 3000 m’ye ulaştı. Congreve’nin roketleri ilk defâ 1805’te Boulogne’de deniz taarruzunda kullanıldı. Bu dönemde birçok Avrupa devleti roket birlikleri kurdu.
1846’da William Hale, uçuş esnâsında roketlerin egzoz kısmına üç küçük meyilli metal taktı. Bu küçük kanalcıklar vâsıtasıyle roket dönerek gidiyor ve daha isâbetli oluyordu. Birinci Dünyâ Harbinde Fransızlar, Almanların topçu ileri gözetleyicisi olarak kullandıkları balonları düşürmek için katı yakıtlı roketleri kullanırken, Almanlar da bunların daha geniş ve ipli olanlarını kullandılar. Fakat bu arada özellikle tahrip maksatlı roketler üzerine yoğun çalışmalar yapılıyordu. Daha sonra Fredrich Krupp’un firması tahrip maksatlı roketlerin seri îmâlâtına başladı. Bu roketlerde yakıt % 50 nitrogliserin, % 41 nitro selüloz, % 9 karbonitten meydana geliyordu. İngiltere, Almanya ve Amerika’da da yakıt tipleri üzerine geniş araştırmalar yapılıyordu.
İkinci Dünyâ Savaşı yıllarında özellikle Amerika’nın geliştirdiği AT-M1 roketi, en gelişmiş bir antitank roketiydi. İlk defâ 1943 senesinde Tunus’a karşı kullanıldı. “Bazuka” adı ile anılan bu roket 50 cm boyunda ve 5.9 cm çapındaydı. Tesirli menzili 180 m olan bu rokete yeni keşfedilen “Munroe Prensibi” ile çalışan patlayıcı konulunca beton ve çelik zırhlar delinebilmiştir. Bu roketin daha kuvvetli ve daha gelişmiş tipi olan 8.75 cm’lik roket ilk defâ Kore’de denendi. Daha sonra 11.25 cm’lik M-8 roketleri seri halde îmâl edilmeye başlandı. 12.5 cm’lik HUAR, 18 cm’lik denizcilerin kullandığı tahrip roketleri ve 16.25 cm’lik uçak roketi RAM bu gelişmeleri tâkip etti.
İkinci Dünyâ Harbi yıllarında İngiltere’nin 9.25 cm “Z” roketleri, Rusların Katusha adlı roketleri, Almanların “Nebelwerger 41” ve “Rhenbote” adlı roketleri kullanıldı. Japonların ise bu sırada roketleri pek gelişmiş değildi.
Savaştan sonraki 10 sene içinde 1000 kg katı yakıtlı roketler yapılmıştır. Katı yakıtlı roket yardımcı kalkış elemanları “RAKE”ler üzerinde yapılan uzun araştırmalar sonucunda büyük gelişmeler kaydedildi. Bundan sonra Almanya’da sıvı yakıtlı RAKE’ler üzerinde çalışıldı.
Sıvı yakıtlı roketler, 1937’den sonra yaygınlık kazanmaya başladı. Bu çalışmaları Amerikalı fizikçi Robert Hutehings Goddard (1882-1955) başlattı. 1935 senesinde yapılan deneyler başarılı oldu. Bu çalışmalar Avrupa’ya da sıçradı. 1950’lerin ortalarına kadar 15 değişik ülkede 20 roket tekamül heyeti ortaya çıktı. Çalışmalar hızlandı ve bakışlar fezâya yöneldi.
Alman roketleri: 1932’ye kadar sivil hayatta geliştirilmeye çalışılan sıvı yakıtlı roketler bu târihten sonra askerî sahada yerini aldı. Bu maksatla yapılan çalışmalar sonunda A1-A2-A3-A5 ve 1942’de A4 roketleri yapıldı. 8 Eylül 1944’te Hollanda’dan İngiltere’ye V2 roketleri atılmaya başlandı. V1 roket değil, insansız bir jet bombasıydı. V2 roketlerinden 1300 kadar atıldı. 1115’i İngiltere’ye ulaştı. 2724 kişi öldü. V2 roketlerinin menzili 300 km’yi buluyordu.
ABD roketleri: İkinci Dünyâ Savaşından sonra 80 adet A4 roket parçası toplandı ve bunların ışığında Meksiko City’de çalışmalara başlandı. Çalışmalara, dâvet edilen General Dornberger ve Dr. Van Broun da katıldı. A4’ler ve bundan sonra da Viking’ler üretilmeye başlandı. Viking’lerin son tipinin menzili 1954’te 158 mile ulaştı. Daha sonra 400 km ve 1956’dan sonra da Bumper, Jupiter C, X-17 ve Farside roketleriyle de 5000 km’ye ulaşıldı. Farside roketi 2400 m yüksekte bir balondan fırlatılan 4 bölmeli bir rokettir.
Amerika’da yapılan bu çalışmalar, dünyâ yörüngesine gönderilen roketlerle ve en sonunda da Ay’a ulaşmaya kadar devam etmiştir. Başlangıçtan îtibâren fezâ çalışmalarında kullanılan roketler şöyleydi: Scout, Eksplorer, Son Marco(Ther-Agena-D), Agena-D, Alouette, DeHA, TAD, Atlas D, Centour, Titan II, TitanIII-c, Saturn I, Pegasus I, Apollo serisi, Saturn I B, Satürn II, Satürn IV B ve nihâyet Satürn V 91.000 kg itme gücüne sâhip 177 kilometrelik yörüngeye 120 tonluk yükü yerleştirebilecek kapasitedeydi.
Bu arada “roket uçakları” üzerinde çalışmalar devam etti. İlk çalışmalar Almanya’da başladı. Planörlerle başlayan çalışmalar, sırasıyla HE-176 uçağı, HE-112, Me-163, Me-163A, Me-163B ve Notter uçağı ile devam etti.
İlk Amerikan roket tayyaresi Nortrop MX-324 idi. Daha sonra X CAL-200, MX-324, Bell X-1, X-1, B-29 bomber, uçakları yapılarak 2000 metreye ulaşıldı. Bu da yetmedi. Skyrocket, X-1A, X-Z ve X-15’ler yapıldı. X-15’ler saatte 6500 km hıza ulaşmış, 9500 m yüksekliğe çıkmıştır.
Amerika, uzay araçlarını fırlatmak maksadı ile katı yakıtlı Scout ve Agena D roketlerini yaptı. Daha sonra yapılan Delta roketleri sıvı yakıtlıdır. Bu roketler dört kademelidir. Tiros ve Telstor uyduları delta roketiyle fırlatılmışlardır. Mariner IV’ü Mars’a götüren roket Atlas D ve Agena D roketlerinin birleşimiydi. Kademeli olan bu roketlere füze de denir. Uzay araçlarını fırlatmakta kullanılan çok katlı roketler arasında Centaur, Titan, Saturn türlerini saymak mümkündür. Bunların hepsi güdümlü füze sınıfına girer. (Bkz. Füze)
Rusya roketleri: İkinci Dünya Harbi’nin sonuna kadar kayda değer bir çalışması olmayan Rusya, İkinci Dünyâ Harbinden sonra iki adet Alman V-2 roketi ele geçirdi. Hemen çalışmalara başlayarak 400 adet V-2 roketinin kopyasını yaptı. Proje ve plânlarını da ele geçirerek beş adet uçaksavar roket tipi, beş kadar deniz kuvvetlerinde kullanılacak roket çeşidi, taktik ve kıtalararası balistik füze yaptı.
İlk Rus peyki olan Sputnik 1, T-2 roketiyle; daha sonraki peykler ve insanlı fezâ araçları Vostok ve sıvı yakıtlı bir roket olan Vostok T-3 roketiyle fırlatıldı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.