Alm. Römischer Welteich (Imperium), Fr. Empire (m), Romain, İng. Roman Empire. İtalya’nın Roma şehrinde kurulduktan sonra bütün Akdeniz ülkelerine hâkim olan ilkçağ devleti. Mîlâttan önceki bin yıl içinde kurulan Roma, önceleri bir çoban köyüydü. Muhtemelen Etrüsklere karşı otlaklarını savunmak isteyen Albalılar gelip Roma’da yerleştiler. Etrüsklü krallar, Roma’yı ele geçirip, îmâr ettiler. Etrüsk İmparatorluğunun güçten düşmesi üzerine Romalılar, Etrüsk krallarını kovarak Cumhûriyet adını verdikleri kralın yanında, zengin ve soylu kimselerin temsil edildiği senato ve halk meclisinden meydana gelen bir idâre kurdular. Zengin bir azınlık elinde bulunan iktidar, zaman zaman çoğunluk olan fakir Plepler tarafından zorlandı ise de, hiç bir zaman zenginlerin elinden kurtarılamadı. M.Ö. 450’lerde vatandaşlar arasında eşitliği esas alan Oniki Levha Kânunu kabul edildi. M.Ö. 3. yüzyıl ortalarında Romalılar, İtalya Yarımadasına hâkim oldular. Fakat, Roma şehri dışında kalan insanlar, Romalılara tanınan vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldılar. Hep köle muâmelesi gördüler. Romalıları daha zenginleştirmek, onların neşelerine neşe katmak, sefâhat âlemlerine malzeme olmak durumunda kaldılar.
Romalılar, İspanya’ya kadar uzanan bir deniz imparatorluğu kuran Kartacalılara karşı M.Ö. 264 yılında Pön Savaşlarını başlattılar. M.Ö. 146 yılına kadar devâm eden Pön Savaşları sonunda Kartaca İmparatorluğu yıkıldı ve Romalılara bağlı bir Afrika Eyâleti kuruldu. (Bkz. Pön Savaşları)
Gittikçe güçlenen Romalılar, Doğu Akdeniz havzasına da yerleştiler. Mekadonya ve Yunanistan’ı hâkimiyet altına aldılar. Bergama Krallığı da Romalıların Asya Eyâleti hâline getirildi. Güney Galya ve İspanya işgâl edildi. M.Ö. 1. yüzyıl boyunca yeni yeni bölgeleri işgâl eden Romalılar; Germenleri, Kimmerleri ve Pontusluları yendiler. Suriye ve Filistin’i işgâl ettiler. Anadolu ve Yunanistan’ı yeniden ele geçirdiler. Yeni işgâl edilen yerler, Romalılar için yeni gelir kaynakları, yeni yeni köleler demekti. Aradaki uçuruma ve yapılan zulümlere daha fazla dayanamayan İtalyan köylüler ve köleler isyân ettiler. İsyânların kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen karışıklıkları, Sulla, Pompeisus, Crassus ve Sezar gibi diktatörler de durduramadı. Yaptığı başarılı savaşlarla, Mısır’ı Romalılara kazandıran Sezar’ın yeğeni Oktavianus, Roma’da cumhûriyet devrini kapatıp, imparatorluk devrini başlattı.
Roma orduları başkumandanı olan Oktavianus’a M.Ö. 27 yılında, “ulu” mânâsına gelen Augustus ünvânı ve İmperium dînî yetkisi verilmişti. Augustus Oktavianus imparator yetkisiyle öteki generallerin üzerine çıktı. Roma’nın yönetimini eline aldı. Eyâletlerin idâresini senatoyla paylaştı. Halk meclislerinin yetkileri, imparatorun atadığı memurların eline geçti. Devlete ve topluma yeni bir düzen vermeye çalışan Augustus’un koyduğu ilkeler, iki yüz yıl devlet yönetiminde esas alındı. Roma’da cumhûriyet idâresi sona erip imparatorluk devri başlayınca, büyük gelişmeler oldu. Roma, on asırdan beri en parlak devrine girip, tarım ve ticârette büyük ölçüde gelişti. Pekçok sanat eseri yapıldı. Oktavianus, Augustus Hânedânının kurucusu olup, kırk bir yıl iktidarda kaldı. Mîlattan sonra 14 yılında ölünce, evlatlığı Tiberius imparator odu.
Tiberius, Romalılara önce iyi muâmele ettiyse de, sonra sert bir idâre kurdu. Tiberius, 37 yılında ölünce, yeğeni Gaius imparator oldu. Gaius dengesiz bir kimse olup, isyân netîcesinde 54 yılında öldürüldü. Augustus Hânedânının son imparatoru Neron olup, 68 yılına kadar iktidarda kaldı. Neron, diktatörlüğü, çılgınlıkları ve Îsâ aleyhisselâma inananlara zulmü ile tanınır. Ordunun isyânı üzerine, uşağına kendini öldürterek intihar etti.
M.S. 68 yılında Neron’dan sonra Doğu Orduları Kumandanı General Flavianus Vespasianus’un Roma tahtını ele geçirmesiyle, Flaviyenler Hânedânı kuruldu. Flaviyenler Hânedânı(68-96) devrinde Kudüs’te Yahûdî isyânı oldu. Yahûdî isyânı 70 yılında kanlı bir şekilde bastırılıp, Yahûdîler Kudüs’ten sürüldü. Bu devirde Roma’da Pédérâstie, yâni gulâmpârelik (livâta) ahlâksızlığı çok yayıldı. 79 yılında Vezüv Yanardağı püskürerek Pompei ve Herkülanum şehirleri kızgın lavlar altında kaldı. Flavianus’un oğlu Titus’tan sonra imparator olan torunu Domitianus’un 96 yılında öldürülmesiyle Flaviyenler Hânedânı da sona erdi.
96 yılında General Trainus, Roma’da Antoninler Hanedânını başlattı. Trainus, Romanya’yı alıp, Perslerle çarpışarak Mezopotamya’ya kadar gitti. Edirne şehrini kurup, 138 yılında öldü. Bu hânedânın son hükümdârı Kommodus 193 yılında karısı ve câriyeleri tarafından öldürüldü.
Antoninler Hânedânından sonra Roma’da Pretoriyen denilen hassa ordusu, devlet idâresine hâkim olup, 193’te İlliryalı imparatorlar devri başladı. Bu devirde, hassa ordusuna en fazla rüşveti veren imparator olup, bahşişle iktidârda kalıyordu. Tuna hattındaki kumandanlarından Septimus Severius bütün rakiplerini yenerek, imparator oldu. İsyânları bastırdı ise de onun ölümünden Diocletianus’un başa geçmesine kadar karışıklıklar sona ermedi.
Diocletianus (M.S. 284-305) devrinde Roma imparatorluk toprakları taksim edilerek, ülkede dörtlü idâre kuruldu. İmparatorluk merkezleri İzmit ve Milano olmak üzere iki bölgeye ayrıldı. Her bölgenin başına bir imparator ve “sezar” ünvânı taşıyan yardımcılar tâyin edildi.
Diocletianus’tan sonra, imparator ve sezarların mücâdelesi başlayarak, iç savaşlar çıktı. Dörtlü idâreden büyük Kostantin (324-337) Hıristiyanlığı kabûl etti. M.S. 325 yılında İznik’te toplanan konsülde 309 papaz toplayıp, yeni İncîl yazdı. İncîl’e felsefî fikirler karıştırıp Hıristiyanlıkta olmayan teslis (trinite), yâni baba-oğul-Rûhü’l-Kudüs inancını yerleştirdi. Hıristiyanlıkta teslis, yâni üçleme inancının olmadığını söyleyen Aryüs afaroz edilip, doğru olan Barnabas İncîli yasaklanarak; Matta, Markos, Luka, Yuhannâ’nın incîlleri bırakıldı. Noel gecesi bayram îlân edildi. 330’da Bizans kasabasını büyültüp Kostantiniyye ismiyle İstanbul şehrini kurdu. Kostantin’den sonra gelen imparatorlardan Theodosius (379-395) devrinde, idâreye ortak olan imparator ve sezarların mücâdelesi devâm etti. Theodosius, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştırdı. Honorius Batı Roma, Arcadius Doğu Roma (Bizans) imparatoru oldular.
Roma’da çok yaygınlaşan ahlâksızlık, iç mücâdele, Hıristiyanlığın doğuşu ve kavimler göçü sebebiyle zayıflayıp ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu devamlı geriledi. Batı Roma’da idâre, özel muhâfızlara kumanda eden generallerin eline geçti. Vizigotlar, Adriyatik kıyılarını (397), bilâhare İtalya’yı ele geçirdiler (410). Franklar, Kuzey Galya’yı (406); Burgundlar, Savoia’yı (443) işgâl ettiler. Vandallar, Galya ve İspanya’yı kırıp geçirdikten sonra Afrika’ya geçtiler. Afrika’danRoma’ya geçip şehri yağmaladılar. İtalya’ya giren Hunları, PapaI. Leo haraç vererek durdurabildi (452). İdâre aşîretlerin eline geçip, imparatorların hiçbir gücü kalmadı. Vizigotlardan Odoakr adlı bir aşîret reisi, imparator Romulus’u 476’da tahtından indirdi. Odoakr, imparatorluk alâmetlerini Bizans’a göndererek, kendisini İtalya kralı îlân etti. Doğu Roma(Bizans) İmparatorluğu da, 1453 yılında Osmanlı pâdişâhlarından Fâtih Sultan Mehmed Han (1451-1481) tarafından yıkılıp, ortaçağ sona ererek, yeniçağ başladı. M.Ö. 27 yılında kurulan Roma İmparatorluğu, M.S. 1453 yılında sona ererek, târihe karıştı.(Bkz. Bizans İmparatorluğu)
Roma İmparatorluğunun hudutları: Batıda Atlas Okyanusu ve bütün Batı Avrupa; güneyde bütün Kuzey Afrika ve Akdeniz ülkeleri; doğuda, Mısır, Arap Yarımadası, Mezopotamya, Doğu Anadolu ve Kafkasya’ya kadar; kuzeyde Ren ve Tuna nehirleriyle Trakya’ya kadardır.
İmparatorluk M.S. 395 yılında ikiye ayrılınca, Balkanlar hattının batısı Batı Roma, doğusu Doğu Roma(Bizans) topraklarına dâhil oldu. Roma’da cumhûriyetten sonra, M.Ö. 27 yılında, Monarşik imparatorluk idâre devri başladı. İmperium yetkisine sâhip hükümdârlar, M.S. 3. yüzyılda monarşik despotizm idâresini tatbik etmeye başladı. Dörtlü idâre devrinin başlamasıyla da, iki imparator ve yardımcı iki sezar bulunuyordu. İmparator ve sezarlar birbirleriyle mücâdele ederlerdi.
Roma ordusu, merkezî ve bölge kuvvetlerine ayrılmıştı. Merkezdeki hassa ordusu ve bölgelerdeki kumandanlar zamanla siyâsî hayatta söz sâhibi oldular. Yelken ve kürekle hareket eden Roma donanmasında köle esirler çalışırdı. Akdeniz, Romalıların gölü hâlindeydi.
Roma İmparatorluğunda M.Ö. 451-449’da toplanan Oniki Levha Kânunları’nın, genişletilmiş şekli olan Roma kânunları tatbik edilirdi. Roma hukûkî müesseseleri, Romalılar devrinde ve Hıristiyan Batı Akdeniz ülkelerinde yüzyıllarca kullanılmıştır. Romalılar önceleri putperestken, M.S. 4. yüzyılda Hıristiyanlık dînini kabul ettiler. Fakat bu Yahûdîler elinde bozulmuş Hıristiyanlıktı. Romalılar, önceleri Hıristiyanlara çok zulüm yapmış olmalarına rağmen, bundan sonra Hıristiyanlığı bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar.
Lâtince konuşan Romalılar, Lâtin dili ve edebiyâtının ilk klasik eserlerini verdiler. Lâtin dili ve edebiyâtını bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar.
Lâtin Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, Roma kilisesi (Papalık) vâsıtasıyla bu iş hâlâ devâm ettirilmektedir.
Roma’da imparatorluk devrinde iktisâdî gelir arttı. Gümrük, para birliği ve getirilen kolaylıklar ticâreti geliştirdi. Karada ve denizde hem iç ticâret, hem de kıtalararası dış ticâret gelişip, şehirlerin sayıları ve nüfûsu yükselerek arttı. Britanya Adalarından Çin’e; Atlas Okyanusundan Kızıldeniz, Basra Körfezi, Karadeniz ve Hazar Denizine kadar, kara ve deniz ticâreti yapılıyordu. Kara ticâreti kervanlar, deniz ticâreti de gemilerle yapılıyordu. Târihî İpek Yolu, Pekin’den Roma’ya kervanlarla mal taşıyordu. Altın, gümüş gibi kıymetli mâdenler, demir ve tunçtan yapılan eşyâ ile zeytinyağı ve Akdeniz ürünleri karşılığında çeşitli kumaş, halı, inci, hindistancevizi, fildişi, her türlü baharat, papağan, tavus kuşu, maymun, kaplan ve fil alınırdı. Yayılma siyâseti sebebiyle çok genişleyen imparatorluk, büyük ölçüde servete ve bolluğa kavuştu. Yunan kültürü ve geleneklerinin benimsenmesiyle eğlence hayâtı arttı. Tiyatrolar, sirkler, şatolar, büyük tapınaklar yapıldı.
Roma hamamları imparatorluk devrinde çoğalarak, zevk ve eğlence yeri oldu. Ahlâksızlık yapılan yer hâlini aldı. Asilzâdeler, zenginler ve büyük rütbeli memurlar arasında zevk ve eğlence düşkünlüğü arttı. Eğlencelerin mâhiyetleri değişerek, savaşta esir alınan ve gladyatör denilen güreşçilerin birbirlerini öldürmeleri, ölüme mahkum edilenlerin aslan ve kaplan gibi vahşî hayvanlara parçalatılması şekline sokuldu. Ahlâksızlık, pederâstie (gulâmpârelik, livâta) yaygınlaşarak, içki tüketimi arttı. Romalıların ahlâksızlaşarak, yaşadıkları sefilhâne hayâtın bir nişânesi olarak, Vezüv Yanardağının püskürüp, lavlar altında kalmasıyla taşlaşan Pompei şehri ve insanlarının hâli zamânımıza kadar ibret levhası olarak kalmıştır.
Romalılarda mîmârlık sanat eserleri, heykeltraşlık ve büst yapımı gelişmiştir. Roma eserlerinde; kubbe ve binâ yüzlerinde düz taş, duvarlarda yontulmamış taş, çakıl, tuğla kullanılırdı. Duvarlardaki taşlar beşgen ve altıgen şeklindeydi. Zafer takları, su kemerleri, kemerli binâlar yapıldı. Akdeniz ülkelerinde Roma İmparatorluğundan kalma eserlere hâlâ rastlanmaktadır.
ROMA İMPARATORLARI
Augustus Octavianus (M.Ö. 27-M.S. 14)
Tiberius (14-37)
Caligula (Jül Sezar) (37-41)
Claudius (41-54)
Neron (54-68)
Galba (68-69)
Otho (69)
Vitellius (69)
Vespasianus (69-79
Titus (79-81)
Domitianus (81-96)
Nerva (96-98)
Traianus (98-117)
Hadrianus (117-138)
Antonius Pius (138-161)
Marcus Aurelius (161-180)
Lucius Aurelius Verus (Marcus’la berâber) (161-169)
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.