Alm. (Rang-) Stufe, Stellung (f). (Dienst-), Grad (m), Fr. Degre. grade, rang (m), İng. Degree, grade, rank. Sıra, derece, mertebe; devlet memurlarıyla halktan bâzılarına verilen paye, ünvan. Askerlikte emir ve komuta zincirini çalıştırmak ve disiplini koruyabilmek için rütbe ihdas edilmiştir. Ayrıca hükümet emirlerinin yerine getirilmesi için amirle, memurluğun derecelerini tâyin eden bir silsileye de ihtiyaç duyulduğundan, son asırlarda, sivil teşkilâtta da rütbe meselesi ortaya çıkmıştır. Fakat zamanla hükümet şekilleri değişip âmir ve memurun vazifeleri tâyin edildiğinden rütbe kullanılmaz olmuş, yerine makam ve vazifeyle ilgili mülkî isimler konmuştur.
İslâmiyetten önce Türklerde Yabgu, şad, tigin, alp gibi ünvan ve rütbeler kullanılıyordu. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçuklularında ise sâhip (vezir), atabek, naip, pervâne, emirü’l-ümerâ ve melikü’l-ümerâ gibi rütbeler vardı. Diğer İslâm ülkelerinde de devlette alınan görevlere göre önceleri alt üst sıralamasına göre bir takım pâyeler verildi. Zamanla bu pâyeler rütbe niteliğine dönüştü.
Osmanlılarda Yeniçeri teşkilâtının kurulmasıyla (1362) rütbe kullanılmaya başlandı.Sonra mülkiye sınıfına ve Kânûnî Sultan Süleyman Han zamanında ulemâya rütbe verilmesi esası getirildi. Mülkiye rütbeleri önceleri, “hocalık”, “kapıcıbaşılık”, “mîr-i mîranlık” ve “vezirlik” olmak üzere çok azdır. Devlet ricâli ekseriyâ hocalık ve bâzan kapıcıbaşılık rütbelerini taşıyanlardan seçilirdi.
Sultan İkinci Mahmûd Han (1808-1839) zamânında mülkiyede yapılan bâzı değişikliklerden sonra (1832-1833) senesinde silsile hâlinde rütbeler kullanılmaya başlandı. Evvelâ memuriyete mahsus olmak üzere ûlâ, sâniye, sâlise, râbia rütbeleri ihdas olundu. Kethüdâlık, defterdârlık, reis-ül-küttaplık, mukataat nazırlığı ûlâ; çavuşbaşılık, tersâne ve tophâne eminliği gibi mansıplar saniye; beylikçilik, mektupçuluk, âmedcilik gibi Bâb-ı Âli ricaliyle Bâb-ı Âlînin dışındaki mühim memuriyetler sâlise; zecriyye, cizye muhassıllıklariyle tütün gümrükçülüğü gibi mansıplar râbia îtibar edildi. Daha sonra dîvân-ı hümâyûn hâcegânından ve kalemlerin mûteber halîfelerinden kalem mansıpları gibi hizmetlere tâyin olunanlar için hâmise rütbesi ihdas olunmuştur. 1835 senesinde kethüdâ, beyliğe, Mülkiye nezâreti, reis-ül-küttaplığa, Hâriciye nezâreti mukataat nezâretine, Mensure defterdarlığı ve hazine-i Âmire defterdarlığına Darphâne emâneti ünvanları verildi.
Bahriyelilerin de Tanzimattan evvel rütbeleri vardı. Bahriye rütbeleri şunlardı:
Bunlardan kalyon kaptanları: Üç ambarlı kalyon kaptanı. Kapak kalyon kaptanı. Firkateyn kaptanı, Korvet kaptanı, Birlik ve şalope kaptanı gibi rütbelere ayrılmıştı.
Reisler de: Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü reis namlarıyla derecelere ayrılmışlardı.
Tanzimattan sonra yapılan teşkilâtta Kara ve deniz askerlerine mahsus rütbeler birleştirilmiştir. Ast-üst sıralamasına göre askerî rütbeler şöyle düzenlendi:
Mülâzım-ı sânilik, Mülâzım-ı evvellik, Tabur kâtipliği, yüzbaşılık, Sol kol ağalık, Sağ kol ağalık, Alay eminliği, Binbaşılık, Kaymakamlık, Miralaylık, Mirlivalık, Feriklik, Birinci feriklik, Müşirlik.
Yine ast-üst sıralamasına göre mülkiye rütbeleri şöyleydi:
Bir de devriye mevleviyyetleri vardı ki onlar da şunlardı: Bağdat, Antep, Bosna, Erzurum, Maraş, Trablus-u Garb, Beyrut, Kürdistan, Rusçuk, Sivas, Adana, Çankırı mevleviyyetleri.
Müderrislerin rütbeleriyse, aşağıdan yukarı doğru şöyle sıralanırdı:
Bunlardan birinci ve ikinci ilk tahsil, üçüncü ve dördüncü orta tahsil, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu yüksek tahsil derecesinde olup on ikincisi ve en yüksek mertebesi olan Dar-ül-hadîs müderrisi diğer müderrislerin üzerinde ve reisleri yerindeydi. Cumhûriyetten sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinde rütbeler şu şekilde düzenlenmiştir:
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.