Irak devlet başkanı. 28 Nisan 1937’de Tikrit’te doğdu. 1957’de Baas Partisine girdikten sonra Irak başbakanı General Abdülkerim Kâsım’a karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan suikast girişimine katıldı. Yaralanınca; önce Suriye’ye, oradan da Mısır’a kaçtı. Kahire’de 1962’de başladığı hukuk öğrenimini Şubat 1963’te Baas Partisinin iktidârı ele geçirmesinden sonra Bağdat’ta sürdürdü. Aynı yıl Kasım ayında Mareşal Arif’in baasçılara karşı düzenlediği darbe sırasında tutuklandı ve iki yıl hapiste kaldı.
1966’da Baas Partisi Genel Sekreter Yardımcılığına seçildi. 1968’de Baas Partisinin iktidara gelmesiyle sonuçlanan darbede önemli rol oynadı. Devlet Başkanı Ahmed Hasan-el-Bekr’in en yakın adamı oldu. 1969’da Devrim Komuta Konseyi Başkan Yadımcılığına getirilmesinden sonra ülke yönetimindeki ağırlığını arttırdı. Parti içindeki gücüne dayanarak 1976’dan îtibâren El-Bekr’in birçok yetkisini kullanmaya başladı. 16 Temmuz 1979’da başkan Ahmed Hasan-el-Bekr’in istifası üzerine Devlet Başkanlığı, Baas Partisi Genel Sekreterliği ve Devrim Komuta Konseyi Başkanlığı görevlerini üstlendi. Halk arasında yoğun bir propaganda yürüterek, kendisini çok üstün meziyetleri olan bir lider olarak tanıtmaya çalıştı.
Hürmüz Boğazının denetimini eline geçirmek için, 22 Eylül 1980’de İran’a savaş açtı. Şii Devrimi sebebiyle generalleri öldürülmüş, silahlarının bir kısmı kullanılmaz hale gelmiş İran karşısında, Arap ülkelerinin kendini desteklemesine rağmen beklenen başarıyı gösteremedi. İki tarafın da büyük kayıplar verdiği savaş, 1988’de Irak’ın lehine sayılabilecek bir antlaşmayla sonuçlandı. Uzun süren savaşın sebep olduğu harcamalar ve Irak’ın petrol gelirlerinin önemli oranda düşmesi, devlet ekonomisini güç duruma soktu.
Ekonomik zorluklardan kurtulma çarelerini arayan Saddam Hüseyin, Ortadoğu’daki hakimiyetlerini güçlendirmek isteyen batılı devletlerin oyununa gelerek 2 Ağustos 1990’da Petrol zengini küçük komşusu Kuveyt’i işgal etti. Suudi Arabistan sınırına asker yığdı. İşgalin hemen akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak’ı Kuveyt’ten çıkmaya zorlayacak ekonomik ambargo uygulamaya karar verdi. BM’nin uyguladığı ambargoyu delmek isteyen Saddam Hüseyin, sekiz yıl savaştıktan sonra İran’dan alabildiği yerlerin tamâmını iâde etti.
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa vb. devletler bölgeye beş yüz binin üzerinde asker yığdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Irak’a Kuveyt’ten çekilmek üzere tanıdığı sürenin 15 Ocak’ta dolması üzerine Amerikan-İngiliz-Fransız vb. kuvvetleri Irak’a karşı savaşı başlattılar. Irak, uzun süre binlerce uçakla havadan bombalanarak yerle bir edildi. Sanâyi tesisleri tamâmen tahrip edildikten ve kara harekatının başlamasından kısa bir süre sonra Saddam Hüseyin, Birleşmiş Milletlerin bütün kararlarına uyacağını bildirdi. Kuveyt’teki Irak birlikleri teslim oldular.
Müttefik Kuvvetlerin harekâtı durdurmalarından sonra yine batılı devletlerin teşvikleriyle iç savaş başladı. Saddam Hüseyin’e bağlı Cumhûriyet Muhâfızlarının kıyımından kaçan yüz binlerce Türkmen ve Kürt, Türkiye ve İran’a sığındılar. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri, Irak’ın kuzeyine kuvvet göndererek, Irak ordusunun Kerkük ve Musul gibi Türkmenlerin çoğunlukta olduğu şehirleri içine alan 36. paralelin üst kısmına girişini engelledi. Bölgede yerleşim kampları kurarak bağımsız bir kürt devletinin temellerini attı.
Bütün bunlara rağmen Saddam Hüseyin, hâlâ Körfez Krizinin sıcak harbe dönüşmesi, binlerce Iraklı askerin öldürülmesi, sanâyi tesislerinin yerle bir edilmesi, ekonominin tamâmen işlemez hâle gelmesinden hiç sorumluluğu yokmuş gibi zaferden, iyi direnmeden halkına rahatça bahsedebilmektedir. Bir hiç uğruna 8 yıl süren İran-Irak Harbi arkasından Kuveyt İşgâli neticesinde tamâmen memleketinin mahvına sebep olan Saddam Hüseyin hakkında herhalde târihçiler çok şeyler ortaya çıkaracaklardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.