Çağımızın mütefekkirlerinden biri, "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" der. Yaklaşık 70 sene önce söylenmiş olan bu sözün doğruluğu, günümüzde bilimsel çalışmalarla da ispatlanmıştır.
Hayata hep olumlu pencereden bakanların, hoş olmayan işlerde bile yeri geldiğinde bir güzellik aramaya çalışanların ve olayları iyiye yorma alışkanlığı edinenlerin daha sağlıklı ve ruhsal olarak daha zinde bir yaşam sürdükleri anlaşılmıştır.
Amerika'nın Kentucky Üniversitesi'nde görevli bilim adamlarınca üzerinde 15 yıl çalışılan ve sonuçları 'Journal of Personalitiy and Social Psychology' dergisinde yayınlanan araştırma, mutlu yaşayan insanların uzun yaşadığını da göstermiştir.
Çalışmayı yürüten bilim adamlarının 'Rahibe Araştırması' adı verdikleri araştırma sırasında 75-102 yaşları arasında 678 rahibe incelenmiştir. Çeşitli testlere katılan ve çocukluklarından itibaren tutukları günlüklerini bilimin hizmetine sunan rahibeler, dünyadan göçtükten sonra incelenebilmesi için beyinlerini de miras bırakmışlardır.
1999 yılında çalışmaya katılan David Snowdon ve ekibi, çalışmaları sırasında 'uzun yaşam' ile rahibelerin ilk gençlik çağlarında kaleme aldıkları yazıların 'gramer açısından giriftliği' ve fikir yoğunluğu arasında bir ilişki buldular. Fikir yoğunluğu her 10 sözcükte bir ifade edilebilen düşünce sayısıyla ölçüldü. Daha sonra yapılan çalışmada ise, günlüklerde duyguları yansıtan sözcükler, 'olumlu', 'olumsuz' ve 'nötr' olarak ayrıldı.
Yapılan uzun analizlerin sonucunda; 'olumlu' duygulara sahip oldukları gözlemlenen rahibelerin, diğer rahibelere oranla 10 yıl daha uzun yaşadığı tespit edildi.
Araştırma için rahibelerin seçilme nedeni ise, 'ideal denek' olmaları. Çünkü hepsi standart diyebileceğimiz bir yaşam tarzı ve çevreye sahip. Katılımcıların hepsi kadın, evlenmemiş, çocuksuz, içki ve sigara içmemiş ve aynı sosyo-ekonomik şartlara sahip. Bilim adamlarına göre uzun yaş gibi çetrefil konuların araştırılmasında çeşitliliğin getirdiği dış faktörlerin en alt düzeye indirilmesi sonuçların net olmasını sağlıyor. Rahibe projesi, dünyadaki yaşlı nüfusunun çoğunluğunu oluşturan kadınlar üzerinde yapılmış en kapsamlı çalışma olarak görülüyor.
Bu araştırmanın sonuçları bizlere, gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkelerdeki ortalama ömrün neden farklı olduğunu ve gelişmemiş ülkelerdeki insanların neden erken öldüğü konusunda da fikir veriyor. Sösyo-ekonomik refahın sağladığı tatmin ve mutluluk, beraberinde uzun ömrü de getiriyor. Sosyo-ekonomik konularda yaşanan sıkıntı, gerginlik ve stres ise, bir ömür törpüsü gibi hayatı da olumsuz etkiliyor.
Güzel görüp güzel düşünmek, başta hastalıklar olmak üzere bütün sıkıntılara iyimser bir bakış açısıyla bakmak, biyolojik açıdan daha rahat ve sağlıklı olmamızı sağlıyor.
Güzel düşünen insanının beyni morfin, seretonin, endorfin gibi mutluluk verici ve iyileştirici kimyasallar salgılıyor ve bu salgılar iyileşme oranında yüzde 40-50 oranında faydalı olarak, hayattan zevk alma yolunda bize de hız kazandırıyor.
Yüksek tansiyon, kronik yorgunluk sendromu, hafıza kayıpları, depresyon gibi birçok hastalıkta beynin kortizol gibi stres hormonlarının fazla salgılandığını, vücut gevşediğinde de salgılanan stres hormonlarının azaldığını söylemektedir.
Pozitif düşünmenin ortalama ömrü uzattığıyla ilgili son yıllarda yapılan araştırmalar yukarıdaki araştırmalarla da sınırlı değildir. Yale Üniversitesi araştırmacıları, pozitif düşüncenin insan ömrünü uzatmada, sigara içmemek ve düzenli egzersiz yapmaktan bile önemli olduğunu açıklamışlardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.