Neredeyse tüm konuşmacılar, aktör, müzisyen ve gösteri sanatçıları çoğunlukla avuç terlemesi, ses kısıklığı gibi ara sıra sahne korkusunu deneyimler. Eğer bu sizin başınıza gelirse, olasılıkla göz temasından kaçınırsınız ya da ileri geri sallanırsınız. Konuştuğunuzda bu monoton bir seste ve boş bir yüz ifadesiyle olabilir. Bu tür bir davranış konuşmacının benlik bilinciyle dolu olduğunun ve midesinde kelebekler uçuşmasına yenik düştüğünün ipuçlarıdır. Korku hiçbir zaman tamamen yok olmazken, profesyoneller, tıpkı Art Linkletter'ın belirttiği gibi, kelebeklerin uçmasının düzenlenebileceğini bilirler. Diğer bir deyişle, korkunuzu yönetmeyi öğrenebilirsiniz. İlk önce, sahne korkusunun son derece normal bir tepki olduğunu anlayın. Hiç kimse bundan muaf değildir. Demosthenes eski Yunanlıların büyük hatibiydi. Fakat kendisi ilk kez halka hitap ettiğinde, öyle çok be'ceriksiz ve zayıf kekeledi ki dinleyiciler gülerek onu toplantıdan uzaklaştırdı. Sonuçta, Demgfcenes tek başına haftalarca uygulama yaptı. Kekelemeyi ağzında çakıllarla konuşarak iyileştirdi ve nefes yetmezliğini de tırmanarak koşarken şiir okumak sayesinde yendi. Sonuçta, Atina dinleyicisinin nutku tutularak kendisini izlemesini sağladı. Cicero, parlak Romalı hatip şunu kabul etmişti, "Bir konuşmanın başında rengim soluyor ve iliklerime kadar, tüm ruhumda titriyorum". Sahne korkusu Churchill'i bile etkilemişti, kendisi konuşma öncesi kaygısını tıpkı midesinde dokuz buz kütlesini hissetmek olarak betimlemişti. Ve aktris Katharine Hepburnun herhangi bir canlı performanstan önce son derece gergin olması efsaneviydi. Eğer konuşma kaygısı bu denli ünlü ve yetenekli iletişim ustalarını etkileyebiliyorsa, açıkça bu herkesi de etkileyebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.