büyük Osmanlı amirallerinden. Doğum târihi kesin olarak bilinmemekle beraber Çanakkale veya Edremit yakınlarındaki Kazdağı’nda 1488’de dünyâya geldiği tahmin edilmektedir. Çocuk denecek yaşta Oruç Reis’in maiyetinde levend olarak yetişti. Barbaros kardeşlerin Akdeniz’e nam ve korku salan seferlerinde bulundu. Oruç Reis’in şehit edildiği 1518’de otuz yaşlarında olup, tecrübeli, korkusuz düşmana aman vermeyen tam bir deniz akıncısıydı. Oruç Reis’in şehâdetinden sonra Barbaros kardeşlerle berâber çalıştı.
Kânûnî Sultan Süleymân Hanın, Barbaros Hayreddin Paşayı İstanbul’a dâvetinde, onunla beraber gelen reislerin arasında Sâlih Reis de vardı. Sultanın huzûruna Hayreddin Paşa ile berâber kabul edildi ve deniz albayı rütbesi verildi. Sonra bahriye sancakbeyliğine (tümamiral) terfi etti. Akdeniz’de korsan gemilerine diğer reislerle berâber göz açtırmayan Sâlih Reis, 1540’ta Korsika’nın bir limanında âni baskın neticesinde Turgut Reisle berâber esir düşüp forsaya vuruldu. Akdeniz’in kendilerine dar geldiği bu korkusuz denizciler üç yıla yakın eziyet ve sıkıntılar içinde kürek çektiler. Barbaros Hayreddin Paşa bunların bulunduğu geminin Cenova Limanında olduğunu câsusları vâsıtasıyla öğrenince yüz parçalık muhteşem donanmasıyla derhal oraya gitti. Şehrin doçunu amiral gemisine çağırarak Sâlih ve Turgut Reislerin akşama kadar teslimlerini istedi. Yoksa Cenova limanında taş taş üstünde bırakmayacağını bildirdi. Bir müddet sonra reisler getirilip teslim edildi.
Sâlih Reis, Preveze Zaferinde (1538) Donanma-yı Hümâyûnun sağ kanadına kumanda etti. 1551’de bahriye beylerbeyi (oramiral) rütbesine yükseltilerek Cezayir eyâletinin beylerbeyliğine getirildi. Fas’ın İspanyollarla anlaşmasına meydan vermeden gerekli tedbirleri alması emredilince 1553’te Fas topraklarına girdi. Böylece Osmanlı sınırları Atlas Okyanusuna kadar genişledi.
Osmanlıların Akdeniz hâkimiyetlerinde büyük gayretleri görülen Sâlih Reis, çalışkan, zeki, teşebbüs sâhibi, idâreci, kâbiliyetli bir deniz amiraliydi. Barbaros kardeşler gibi dîne, devlete hizmet etmeyi şeref sayardı. Bu meziyet ve kâbiliyetleriyle denizlerde uzun yıllar, şerefli hizmetlerinden sonra 1556 yılında Cezayir’de vefât etti.
SÂLİH ZEKİ BEY; matematikçi. 1864’te İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini bitirdikten sonra Dârüşşafaka Lisesine devam etti ve oradan mezun oldu. İki yıl, PTT Fen Şubesinde staj yaptı. Sonra üç yıl Paris’te okuduktan sonra elektrik mühendisliğinden diploma aldı. İstanbul’a döndüğü zaman yine eski görevi olan PTT’de, elektrik mühendisi oldu. 1895’te Rasathâne Müdürü, 1908’de Meclisi Maârif üyesi, 1910’da Galatasaray Sultânîsi Müdürü, 1912’de Maârif Nezâreti Müsteşarı, 1913’te İstanbul Üniversitesi (Dârülfünûn) Rektörü oldu. Yıllarca, çeşitli fakültelerde matematik profesörlüğü yaptı. Yazar Halide Edib Adıvar ile evlenip ayrıldı. Ondan bir oğlu oldu. 1921’de İstanbul’da öldü.
Asrımızda yetişen seçkin, müsbet ilim adamlarından biridir. İlimler târihi üzerindeki eserleri önemlidir. Kâmûs-ı Riyâziyyât (Matematik Ansiklopedisi) ve Âsâr-ı Bâkiye en mühim eserlerindendir. Diğer eserleriyse: Hendese, Fizik, Fonetik, Elektro-manyetizma, Termodinamik, İhtimaller Hesabı, Dalgalar Teorisi, Analitik Geometri, Hey’et-i Riyaziyye.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.