on üçüncü yüzyıl alperenlerinden Sarı Saltuk’un İslâmiyeti yaymak için giriştiği savaşları anlatan destânî eser. Fâtih Sultan Mehmed, Uzun Hasan üzerine sefere çıkarken şehzâdesi Cem Sultanı Edirne’ye gönderdi. Edirne’den Baba Dağına geçen Cem Sultan, burada Sarı Saltuk’un müridlerinden menkıbelerini dinledi ve çok beğendi. Bu menkıbeleri derleyerek bir kitap hâline getirmesi için de maiyetindeki Ebü’l-Hayr-ı Rûmî’yi vazîfelendirdi. Cem Sultanın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak menkıbeleri derleyen Ebü’l-Hayr-ı Rûmî yaklaşık olarak yedi yılda Saltuknâme’yi meydana getirdi.
Bu yazmaya göre, asıl adı Şerîf Hızır olan Sarı Saltuk, gördüğü bir rüyâ üzerine Battal Gâzinin atını ve hazret-i Hamza’nın silâhlarını alarak Allahü teâlânın dînini yaymak üzere savaşlara başlar. Yendiği ve İslâm dînini benimsettiği birHıristiyan beyi ona “çok kuvvetli” anlamına “Saltuk” adını verir. Anadolu’da, Rumeli’de, Orta Avrupa’da Hıristiyanlar üzerine sefere çıkar. Asya’da Müslüman olmayan Uygur, Hıtay, Hint beylerine, Afrika’da Habeşlere karşı savaşarak İslâm dînini yayar. Sarı Saltuk sonunda bir fedâinin hançerlemesiyle şehit düşer. Vefâtından önce Anadolu’da bütün beylerin Osman Beye tâbi olmalarını vasiyet eder.
Saltuknâme’de Sarı Saltuk’un ölümünden sonraki olaylara da yer verilmiştir. Oğulları İbrâhim ve Muhammed, babalarının yolunda Allah rızâsı için savaşlara devâm etmişler ve Osmanlı pâdişâhlarının emrine girmişlerdir.
Üç ciltten ibâret olan Saltuknâme’nin birinci ve ikinci cildinin iki yazma nüshası bulunmaktadır. Üçüncü cildin ise dört yazma nüshası vardır. Eserin Topkapı Sarayında bulunan yazması tıpkıbasım olarak Amerika’da yayımlanmıştır. Şükrü Haluk Akalın ise eseri günümüz Türkçesine çevirmiştir (1988). Eser dil, folklor, halk edebiyâtı, târih, ilâhiyât, toponomi ve antropoloji araştırmaları için çok önemli bir kaynaktır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.