Alm. Samaniden (pl.), Fr. Samanides (pl.), İng. Samanids. İran’da devlet kuran bir hânedan. Sâmânî sülâlesinin kurucusu, Kuzey Afganistan’ın Belh bölgesi Sâmân köyünde mahallî toprak sâhibi olan Sâmân Hudâ idi. Sâmân Hudâ, düşmanlarının baskısıyla köyden çıkarak Horasan’daki Emevî Vâlisi Esed bin Abdullah’ın yanına sığındı. Esed bin Abdullah’tan himâye gören Sâmân Hudâ, Zerdüşt dînini bırakarak İslâmiyeti kabul etti.
Sâmân Hudâ ve torunları, Emevîlerden sonra Abbâsîlerin hizmetine girdi. Halife Hârûn Reşîd (786-809) ve oğlu El-Me’mûn (813-817) zamânında devlet hizmetinde vazîfe aldılar. Sâdık hizmetlerinden dolayı, Sâmânîlerden Nûh Semerkand’a; Ahmed Fergana’ya, Yahya Şaş’a ve İlyas Herat’a vâli olarak tâyin edildiler. Fergana Vâlisi Ahmed Semerkand’a hâkim olunca oğlu Nasr da, Halife El-Mu’temid’den 875’te Mâverâünnehr eyâlet vâliliğini aldı. Nasr bin Ahmed, kardeşi İsmâil’i Buhârâ Vâliliğine getirdi. Mâverâünnehr, Sâmânî Sülâlesi mensuplarının hâkimiyetine geçti. Horasan’daki Tâhirîler zayıflayınca Sistan’daki Saffârîlerle hâkimiyet mücâdelesinde bulundular. Bozkırda yaşayan gayri müslim Türklerin akınlarına karşı Mâverâünnehr ve Fergana’nın kuzey hudutlarını emniyet altına aldılar. Türklerin Müslümanlarla irtibat kurmasında köprü vazifesi gördüler. İran’da sapık îtikâd ve akımlara karşı Ehl-i sünneti müdâfaa ettiler. Abbâsîlerin düşmanı Büveyhîlerle Kuzey İran’da mücâdele etmeleri, sünnî Horasan ve Mâverâünnehr bölgelerindeki hâkimiyetlerini kuvvetlendirdi.
Sâmânîlerin hâkim olduğu bölge, 10. yüzyılda kuvvetli Türk hânedanlarının yayılma sahasına girdi. Karahanlılar, Gazneliler ve daha devlet kurmamalarına rağmen Selçuklularla mücâdele etmek zorunda kaldılar. Bütün bu dış tehlikelere ilâveten saray isyanları, merkezî idâreye karşı askerî liderler ve büyük toprak sâhiplerinin isyânı Sâmânîleri zayıf düşürdü. Bu iç ve dış tehlikeler sonunda, Mâverâünnehr bölgesi Karahanlıların; Horasan da Gaznelilerin hâkimiyetine geçti. Son Sâmânî emîri İsmâil el-Muntasır 1005’te öldürüldü.
Sâmânî hükümdârları, sünnî İslâm âleminin lideri Abbâsî halîfelerine karşı devamlı hürmette bulunup, onların takdirlerini kazandılar. Mâverâünnehr’in ticârî menfaatlerini tehlikelere karşı korudular. Bölgeyi, Orta Asya’ya giden kervan yollarına açık tutarak, ülkenin iktisâdî dengesini sağladılar. Dokuzuncu asırdan îtibâren, Abbâsîler dâhil, diğer bütün Müslüman emîrlerin ordularında vazîfe yapan Türk gulâmların çoğu Sâmânîler aracılığı ile toplanıyordu. Sâmânîler, İslâmiyeti Türkler arasında yayıp, Karahanlıların İslâm devleti hâline gelmesini sağladılar. Ülkelerinde birçok su kanalı açarak zirâati geliştirdiler. Sâmânîler devrinde, bölge iktisâdî ve sosyal bakımdan refâh içindeydi.
Sâmânî hükümdârlarının Buhârâ’daki saraylarında Arapça öğretim yapıldığı gibi Farsçaya da ehemmiyet verildi. Bilhassa Farsça çok gelişip; İran’ın millî, İslâm âleminde de tasavvuf ehlinin dili hâline geldi. Firdevsî, İranlıların millî destânı Şehnâme’yi yazmaya Sâmânîler devrinde başladı. İranlıların lirik şâiri Rûdekî, Kelile ve Dimne’yi manzum olarak Farsçaya çevirdi. Târihçi Belâmi, coğrafyacı Zeydü’l-Belhî ile filozof ve tabip İbn-i Sînâ, Sâmânîler zamânında yetiştiler. İlim ve sanat sâhipleri, başta hükümdârlar olmak üzere, emirlerce himâye ve îtibâr gördüler.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.