Alm. Schamanismus (m), Fr. Chamanisme (m), İng. Shamanism. Asya’da yayılan bozuk dinlerden birinin adı. Şâmânîler, ilâhî (semâvî) dinlerden hiçbirine inanmayan, yıldızlara, aya, güneşe, heykellere, cinne tapınan kimselerdir. Şâman, bu bozuk inancın en yüksek din adamıdır. Şamanizm inancı Orta ve Doğu Asya’da yaşayan kavimler arasında yayılmıştır.
İnsanlığın ikinci babası olarak kabul edilen Nûh aleyhisselâmın üçüncü oğlu Yâfes, yüzlerce torunlarıyla Asya’nın ortalarına yerleşti. Orada çoğalarak, doğu Asya’ya ve o zaman mevcut olan karayollarıyla Okyanus adalarına yayıldılar. Yâfes, evlâtları çoğalınca, onlara reis olmuştu. Bunların hepsi, dedeleri Nûh aleyhisselâmın gösterdiği gibiAllahü teâlâya ibâdet ediyordu. Yâfes, nehirden geçerken boğulunca, Türk ismindeki küçük oğlu, babasının yerini tuttu. Bunun evlâdı çoğalarak bunlara Türk denildi. Bu Türkler, ecdâdı gibi Müslüman, sabırlı, çalışkan insanlardı. Bunlar da, zamanla çoğalarak Asya’ya yayıldı.
Yâfes’in ölümünden nice yıllar sonra insanlar azmaya, Nûh aleyhisselâmın ve oğlu Yâfes’in dînini, nasîhatlarını unutarak iptidâî bir şekilde yaşamaya başladılar. Bunlardan Türklerin yurdu, Âsurîler tarafından işgâl edildi. Âsurîler güneşe, yıldızlara tapıyordu. Türklerin o zaman başlarına geçen bâzı hükümdarlar, semâvî dîni bozarak, onları puta taptırmaya alıştırdılar. Orta ve Doğu Asya’da yaşayan kavimler, yıldızlara, aya, güneşe, heykellere, cinne tapınmaya koyuldular. Bu sûretle Asya’da, birçok bozuk inançlar, sapık yollar ortaya çıktı.
Böyle uydurulan, meydana çıkan sapık yollardan biri de Şâmânîliktir. Avrupalıların Şamanizm dediği bu bozuk yol, vaktiyle doğu Asya’da putperestlerin uydurduğu bir inanç olup, bugün Sibirya’daki ve Okyanus adalarındaki vahşîler arasında yayılmış haldedir. Tapındıkları şeylerin en büyüğüne şeytan derler. Şâmân dedikleri papazları, bir at kuyruğu takar. Güyâ cinnî kovmak için boyunlarına bir davul asarlar. Bu davulu ara sıra çalarlar. Sihir, yâni büyücülük, burada kerâmet sayılır. Şamanizm de, Brehmen ve Buda dinleri gibi, peygamberlerin getirdiği hak dinlerin, asırlar boyunca câhiller, zâlimler tarafından bozulması, değiştirilmesiyle meydana gelmiştir.
Mîlâdî 610 yıllarında, Mekke-i mükerremeden yeryüzüne doğan İslâm güneşi, ilmî, ahlâkî ve her türlü fazîlet ışıklarını dünyâya saçınca, Romalıların, Asyaya kadar yayılan sefâhat ve ahlâksızlıkları ve Asya’yı, Afrika’yı kaplamış olan inançsızlık, câhillik ve vahşet altında yetişmiş diktatörler, sömürdükleri insanların İslâmiyeti işitmelerine, anlamalarına mâni oldular. Bu engeller kılıç gücüyle ortadan kaldırıldı. Türk hâkanları, asâletleri ve uyanık olmaları sebebiyle İslâmiyetin yayılmasına mâni olmadılar. Mîlâdî 9. asır ortalarında Müslümanlığı kabul eden Türkler, daha önce bâtıl, bozuk inançlarını hemen terk ettiler. Türkün asâletiyle İslâmiyetin şerefi bir araya gelerek, nice asırlar, İslâm nûrunun dünyâya yayılmasında büyük hizmetler gördüler. İslâmiyetle şereflenemeyen bâzı Türk boyları, meselâ bunlardan bugün Sibirya’da yaşayan Yâkutlar, hâlâ puta tapmaktadır. Hattâ, Orta Asya’dan büyük göçlerle batıya giden ve Avrupa’da yerleşen Türk boylarından Bulgarlar, Macarlar vs. Hıristiyanlaşarak Türklüklerini de kaybetmişlerdir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.