Alm. Wählen (n), Wahl (f), Fr. Election (f), İng. Election, polls. Kendilerine memuriyet, temsil yetkisi veya bir vekâlet verilecek, kânunî şartlara uygun kişilerin, bir kısım veya bütün vatandaşlar tarafından tercih ve tespit edilmesi işlemi; intihab. Toplu bir irâdenin birden fazla aday arasında tercihte bulunması. Tâyin etme, atama işleminin zıddı. Milletvekili, herhangi bir meclis veya encümen üyelerinin, dernek yöneticileri vs.’nin seçimi. Demokratik ülkelerde çeşitli seçim sistemleri, değişik usûllerle uygulanmaktadır.
Seçim yasakları: Seçim sırasında, kânûnen yapılması yasaklanan fiil ve işlemler.
Seçim suçları: Seçimlerin kânunlara uygun bir şekilde yapılmasını engelleyici suçlar. Hileli faaliyetler, cebir ve şiddet kullanılması, tehdit, kurulların yasaklarına aykırı hareket, görevlilerin görevi kötüye kullanmaları vs.
Seçmen: Seçime, oy vermek sûretiyle iştirak eden veya seçme hakkına sâhip olan kimse. Seçmen olabilmek için, yaş sınırının altında olmamak ve kânûnen yasaklı bulunmamak lâzımdır.
Seçim ehliyeti: Seçmek ve seçilmek ehliyeti, hakkı olup, seçimin cinsine göre kânun ve nizamnâmelerle husûsî hükümlere bağlanmıştır.
Ön seçim: Siyâsî partilerin gerek meclis adayları, gerekse mahallî idâre adaylarını tespit ettikleri seçim.
Ara seçim: Boşalan milletvekilliği, belediye başkanlığı ve muhtarlık vs. için, normal dönemler arasında yapılan seçim.
Kısmî seçim: Cumhûriyet senatosu veya meclisin münâvebeyle, nöbetleşerek yenilenen bir bölümü için yapılan seçim.
Mahallî seçim: Mahallî idare yöneticisi; belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi üyeleri, muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri için yapılan seçimdir.
Genel seçim: Bir ülke parlamentosunun yenilenmesi, dolayısıyla gerektiğinde iktidarın değişmesini sağlıyan seçimdir.
Seçim devresi: Seçim dönemi. Herhangi bir görev veya hizmet için seçilen kimselerin veya bu kimselerin meydana getirdiği meclis veya heyetlerin, vazifelerinin devam edeceği belli müddet. Türkiye’de millet meclisi ve belediye seçimleri 5 (beş) yılda bir yapılır.
Seçim giderleri: Seçimlerle ilgili işler için gereken araç, gereç ve personel giderlerinin tamâmı.
Seçim dâiresi (çevresi): Milletvekili, belediye ve il genel meclisi üyelerinin seçildikleri bölge, çevre. Türkiye’de her il bir seçim çevresidir.
Seçim bölgesi: Seçim bakımından her muhtarlığa bağlı bulunan bölge. Mahalle ve köyler birer seçim bölgesidir.
Seçim kurulları: Seçim işlerini yürüten kurullardır. Merkezde Yüksek Seçim Kurulu, her ilde İl Seçim Kurulu, her ilçede İlçe Seçim Kurulu, her sandık bölgesinde ise bir Sandık Seçim Kurulu bulunur.
Seçim sandığı: Seçimlerde kullanılan oyların atılmış olduğu ağzı kapalı-mühürlü sandık.
Seçimin yenilenmesi: Kânun ve yasaklara aykırı olarak, kurallar çiğnenerek yapılan bir seçimin, sakatlık yüzünden iptâliyle yeniden yapılması.
Seçim mazbatası: Seçim sonucunda, seçilen kimselere, seçilmekle kazandıkları sıfatın geçerli olduğunu gösteren ve bir sûreti kendilerine verilen belge.
Seçim tutanağı: Seçim sonuçlarının resmen tespit edilerek, imzâlandığı tutanak.
Seçimin kullanma alanları çok çeşitlidir. Parlamento üyeleri seçimi, il genel meclisi üyeleri, belediye başkan ve meclis üyeleri, mahallî ve köy muhtar - idâre heyetlerinin seçimi, siyâsî partiler, dernekler, meslek kuruluşları, sendikalar, bâzı yargı organları vs. seçimleri. Bu seçimlerin bâzısı anayasada vardır. Üniversite yönetimi ve meslek odaları seçimi, kendi üyeleri arasında yapılır. Yargı organlarının seçim usulleri daha değişiktir.
Seçilenlerin bâzısı kamu görevlisi veya memur statüsündedir. Bâzıları ise (şirket, dernek idârecileri) özel hukuka tâbidir.
Tek dereceli veya çok dereceli seçim: Tek dereceli seçimde, seçmen doğrudan doğruya yöneticilik için aday olanlara oyunu kullanır. Çok dereceli seçimde ise, seçmen, yöneticileri tâyin veya seçecek olan temsilci seçmeni seçer. Tek dereceli seçim demokrasiye en uygun seçimdir. Vasıtalı, yâni çok dereceli seçim, kamuoyunu dengelemek ve daha seçkin kimselerin seçilmesi gibi faydalar sağlarsa da; mahallî ve siyasî imtiyazlı bir zümrenin seçilmesine imkan verir. Bu yüzden demokrasiye pek uygun değildir.
Seçim sistemleri: 1) Çoğunluk sistemi, 2) Nisbî temsil sistemi, 3) Baraj sistemi.
1. Çoğunluk sistemi: Demokratik parlamenter rejimlere en uygun seçim sistemidir. Kuvvetli iktidarların doğması ve bir partinin tek başına iktidara gelmesine yol açar. Umûmiyetle iki partili sistemleri doğurur. Kolay ve basit bir sistemdir. Oyların çoğunluğunu alan aday kazanmış olur. Liste varsa, liste kazanmış olur: a) Nisbî çoğunluk, b) Mutlak çoğunluk, c) Barajlı çoğunluk olmak üzere üç çoğunluk sistemi vardır.
a) Nisbî çoğunluk: En çok sayıda oy alan liste veya aday kazanmış îlân edilir. Meselâ, A,B,C partilerinin listeleri 25.000, 22.000 ve 15.000 oy alsın. En çok oy alan liste veya aday kazanmış olur. İngiltere’de uygulanır. Partilerin çokluğu hâlinde en çok oy alamamış olan parti, mecliste çoğunluğu alabilir. Türkiye’de 1950-60 arası uygulanan nisbî çoğunluk sistemiyle toplam oyları muhâlefet partileri oylarından az olan bir parti, büyük bir çoğunlukla iktidar olmuştu. (1957 seçimlerinde oyların % 48’ini alan D.P. 424; oyların % 52’sini alan muhâlefet partileri ise toplam 186 milletvekili çıkarmışlardır.)
b) Mutlak çoğunluk: Bu sistemde, kullanılan oyların yarıdan fazlasını alan aday veya aday listesi seçimi kazanmış olur. Meselâ, kullanılan oyların toplamı: 42.000 olsun. Kazanabilmek için 21.001 oy almak gerekir. Mutlâk çoğunluğu almak çok zordur. Bazı ülkelerde birinci seçimde uygulanır. Kazanan olmazsa ikinci seçim yapılır.
c) Belli yüzde çoğunluğu sistemi: Buna “n” çoğunluk da denir. Kazanabilmek için aday veya aday listesinin; kullanılan oyların belli bir yüzdesinin çoğunluğunu alması gerekir. Meselâ, oyların % 40’ının, % 50’sinin, % 80’inin alınması hâlinde kazanılmış olacağı gibi.
2. Nisbî temsil sistemi: Seçmenlerin düşüncelerine daha uygun temsil edilmelerini sağlar. Değişik fikir ve siyasî görüşler parlamentoya girer. Azınlıkların veya bâzı düşünce taraftarlarının, meclislerde temsîli ancak bu sistemle mümkün olur. Bu sistemle ülkedeki parti sayıları çoğalır. Ancak çoğunluk sağlamak zor olduğundan; kuvvetli ve tek partiye dayanan hükümetler kurulması da güçleşir. Seçilenler genellikle tabandan ve seçmenden uzaklaşır. Hükümet buhranlarına ve istikrarsız iktidarlara çok rastlanır. Devlet idaresi ve bürokrasi, koalisyon hükümetleri ve iktidarların parçalanmasından çok zarar görür. Türkiye bilhassa 1973-1980 devrinde bu sıkıntıları yaşamıştır.
Seçim birimi: O ülkede veya bölgede ortalama kaç geçerli oya bir milletvekili düştüğünü gösteren rakamdır. Meselâ, seçim birimi: 30.000 oy olsun. O ildeki 3 partidan A partisi: 150.000, B partisi: 90.000, C partisi: 30.000 ve D partisi: 20.000 oy alsın. Bu durumda (A= 5), (B= 3) ve (C= 1) milletvekili çıkaracak (D) partisi ise milletvekili çıkaramayacaktır. Buna “Barajlı D’hont” nisbî temsil sistemi denir. Türkiye’de 1961’den sonra en çok uygulanan sistem budur. Ancak 1965’te “Millî bakiye sistemi” adı verilen ve alınan oy sayısının, parlamentoda tam orantılı şekilde temsilini sağlayan, bir seçim sistemi tatbik edilmiştir. Buna göre millî çerçeveli, ülke çapında yapılan bir genel seçimde; her parti tek bir millî aday listesi sunar. Sandalyeler de, millî seçim birimine göre dağıtılır. Boş sandalyeler ise, en fazla oy artığı bulunan listelere ilâve edilir.
Meselâ:
Liste Alınan Oy Nüfûsa Göre Bakiye Verilen
Sayısı Sandalye Sayısı Oy Sandalye
A 4.580.000 114 20 –
B 3.231.000 80 31 1
C 2.300.000 57 20 –
D 1.592.000 39 32 1
E 332.000 8 12 –
Kullanılan oy toplamı: 12.035.000
Sandalye sayısı: 300
Seçim birimi: 41.166
Türkiye’de seçim siyâsî bakımdan, 1876 Birinci Meşrûtiyet Anayasasıyla ilk defâ uygulandı. Buna göre, her il bir seçim çevresi ve seçimler gizli olacaktı. Muvakkat Tâlimat adlı geçici bir tâlimatla(5 Kasım 1876’da) ilk Milletvekili Genel Seçimi 1877 yılında yapılmıştır. Seçim kânunu hazırlanıncaya kadar Muvakkat Tâlimatla seçimler olacaktı. Servet ilkesine göre, aday olabilmek için Türkiye’de az-çok bir emlâk sâhibi olmak gerekiyordu. İstanbul ve çevresi dışında kalan yerlerin milletvekillerini, o yerlerin idâre meclisi üyeleri gizli oyla seçtiler. İstanbul ve çevresi ise 20 seçim çevresine ayrıldı. Eşraf ve erkândan birer seçim kurulu kuruldu. Seçim çevresi halkından 25 yaşını bitiren, emlâk sâhipleri iki vekil seçti. 40 kişi olan bu vekillerse İstanbul milletvekillerini seçtiler. Birinci Meşrûtiyetin tek seçimi bu oldu.
1908’de İntihâb-ı Mebusân seçim kânunu çıktı. Buna göre, iki dereceli, servet ve çoğunluk esâsı getirildi. İlk defâ siyâsî partiler bu seçimde mücâdeleye girdi. İstiklâl Harbi sırasında ilki, (23 Nisan 1920 toplantısı için) 19 Mart 1920’de; ikincisi ise 1923’te yapılan iki seçim vardır. Servet esası kalkmış ve seçmen yaşı 18’e inmişti. 1927, 1931, 1935, 1939, 1943, 1946, 1950, 1954 ve 1957 seçimleri yapıldı. İlk dördü İntihâb-ı Mebusân Kânununa göredir. 5 Aralık 1934’te 2598 sayılı kânunla kadınlara da seçme ve seçilme hakkı verildi. Seçmen yaşı 22 oldu.
1942 târihli Mebus Seçimi Kânunu da, iki dereceli sistemi kabul ediyordu. İlk defâ 1946 târihinde, Milletvekili Seçimi Kânunu ile tek dereceli sistem getirildi. Ancak, bu kânun da açık oy, gizli tasnife dayandığı için sağlıklı ve dürüst bir seçimden bahsetmek imkânsızdı.
Türkiye’de, gerçek millî irâdeyi, dürüst bir şekilde yansıtabilecek ve çok partili hayâta yol açabilecek ilk seçim kânunu, 16 Şubat 1950 târihli ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kânunu’dur. Bu kânuna göre, 14 Mayıs 1950’deki seçimle tek parti iktidarından, çoğulcu demokrasiye geçildi. 1954 ve 1957 seçimleri de aynı şekilde ve çoğunluk sistemine göre yapıldı. Kuvvetli ve millet çoğunluğuna dayanan iktidarlar işbaşına geldi. 1961 Anayasası, seçme ve seçilme hakkı ve bunların teminat altına alınması için temel ilkeleri koydu. Türkiye târihinde ilk defâ seçimlerin, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy (gizli oy), açık tasnif ve döküm esâsına göre yapılacağı belirlendi.
Çoğunluk sisteminden farklı bir sistem de seçim kânunlarıyla getirildi. 1961 seçiminde, Cumhûriyet Senatosu seçimi çoğunluk sistemine, milletvekilleri seçiminde nisbî temsil usûlüne yer verildi. 1965’te, her iki meclis seçimlerinde de, bir nisbî temsil çeşidi olan Millî Bakiye sistemi getirildi.
3. Barajlı seçim sistemi: 1969 seçimlerinde Barajlı D’hont şekline göre seçimlere bir baraj sistemi getirildi. Buna göre bir seçim çevresindeki geçerli oyların toplamı, o ilin milletvekili sayısına bölünüyor, böylece de çıkan seçim (baraj) sayısından az oy alan siyâsî partilere veya bağımsız adaylara milletvekilliği verilmiyordu. Açıkta kalan milletvekili varsa, baraj altında oy alan parti ve adaylar düşünülmeden “D’hont” sistemine göre paylaştırmak îcâb ederdi. Hiçbir parti ve aday seçim sayısına ulaşmazsa, çıkacak milletvekilleri“D’hont” sistemine göre tespit ediliyordu. Bu sisteme “Barajlı D’hont” adı verildi. Bu sistemi Anayasa mahkemesi iptal etti. Bu şekilde, yargı organı, yasama organına müdâhale ediyor ve çoğunlukla tek bir partinin iktidar olmasını engellemeye çalışıyordu.
1982 Anayasası ve akabinde çıkarılan Siyâsî Partiler ve Seçim Kânunu ile demokrasi rayına daha sağlam bir şekilde oturtuluyordu. Koalisyon ve güçsüz iktidarların memlekette anarşiyi önleyip, kalkınmayı gerçekleştirmesi imkânsızdı. Cumhûriyet Senatosu (tabiî senatörü, kontenjan ve seçimle geleni de olmak üzere) kaldırıldı. Millet meclisi üye sayısı ise 400’e indirildi. Fakat 1987’de yapılan değişiklikle tekrar 450’ye çıkarıldı. Türkiye genelinde partilere yüzde on barajı ve ayrıca, seçim çevresi barajı konuldu. Buna göre, bir seçim çevresinde, kullanılan geçerli oyların toplamının, o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyâsi partilere ve bağımsız adaylara milletvekili tahsis edilmez. Yâni bu yüzdenin altındaki bir parti o bölgede veya ilde milletvekili çıkaramıyor.
1987 genel seçimleri öncesinde çıkarılan bir kânunla, bir çeşit Dar Bölge Sistemine geçildi. Buna göre, her ilin nüfûsuna göre tespit edilen milletvekili sayısı 6’yı geçerse, o il birden fazla seçim çevresine ayrılıyor. 6 milletvekili çıkaracak olan bölgelerde partiler birer kontenjan adayı gösteriyor. Bu sayı, toplam milletvekili sayısının % 10’u olan 45’e ulaşmazsa diğer bölgelerden dolduruluyor. Bir seçim bölgesinde en çok oyu alan partinin kontenjan adayı kazanmış oluyor. Geri kalan milletvekilleri; 5 çıkaracak olan bölgelerde % 20’yi, 4 çıkaracak yerlerde % 25’i, 3 çıkaracak yerlerde % 33’ü, 2 çıkaracak yerlerde % 50’yi geçen partiler arasında paylaştırılıyor.
1991 seçimlerinden önce çıkarılan bir kânunla, 2 ve 3 milletvekili çıkaracak olan yerlerde % 25 barajı kabul edildi. Ayrıca, bir seçmen, oy verdiği partiden yalnız bir adaya tercih işâreti koyabiliyordu. Bu tercih işâretleri toplamı, o partinin, o bölgeden aldığı oyların % 15’ini geçerse, o aday birinci sıraya geçmiş oluyordu.
Bu şekilde kuvvetli ve tek partili iktidarlar dönemi başlatılmak istendi.
Mahallî İdârelerde İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi seçimlerinde istikrarı sağlamak için 1984 târihli 2972 sayılı kânunla seçimde Baraj Usûlü kabul edilmiştir. Buna göre, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekâbül eden sayı bütün partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından çıkarılır. Bu çıkarmadan sonra geriye kalan oy, oyu kalmayan siyâsi partiler ve bağımsız adaylar üye tahsisinde hesâba katılmaz.
Milletvekili seçiminin başlangıç târihini ve oy verme gününü kânun tespit eder. Seçimlerle ilgili işlemlere, seçmen kütüklerinin yazılması ile başlanır. Her seçim bölgesi için bir seçmen kütüğü düzenlenir. Ancak, bu düzenlemeden sonraki altı ay içinde ikinci bir seçim olursa, yeni bir kütük düzenlenmez. Seçmen kütüklerine yazılı olmayan oy kullanamaz. Oturduğu yere en yakın seçim bölgesi ve sandığında oy kullanma hakkı vardır. Birden çok seçmen kütüğüne yazılmak ve birden çok oy vermek yasaktır.
Seçim kurulları: Türkiye’de seçim işleri, seçim kurulları tarafından yapılır. Bağımsız yargı denetimi seçimlerde esastır.
Yüksek Seçim Kurulu: Ankara’da bulunur. Seçimlerin başlangıcından sonuna kadar düzen içinde geçmesini sağlar.
Seçimlerin dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçimlerle ilgili bütün şikayet, itiraz ve yolsuzlukları inceler, kesin karara bağlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin seçim tutanaklarını kabul eder. Yedi asil, dört yedek üyeden meydana gelen bir kuruldur. Bu üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasında gizli oyla seçilir. Bunlar aralarından gizli oyla ve salt çoğunlukla bir başkan ve bir başkan vekili seçerler. İki Yargıtay ve iki Danıştay üyesi kura ile yedek üyeliğe ayrılır. Başkan ve başkan vekili ad çekmeye dâhil değildir.
İl seçim kurulu: İl seçim çevresinde kânunla tespit edilen vazifeleri görür. Seçimleri düzenle yürütür. İl merkezindeki derecesi en yüksek hâkim, başkandır. Diğer iki yüksek dereceli hâkim de üye olur. Yargı organında iki hâkim de yedek üyedir.
İlçe seçim kurulu: Her ilçe çevresinde, kânunun verdiği görevleri yapar. Seçimi düzenle yaptırır. İlçenin en yüksek dereceli hâkiminin başkanlığı ile diğer altı üyeden meydana gelir. Dördü siyâsî partilerden ikisi de öğretmenlerdendir. İki öğretmen yedek üyesi de vardır.
Sandık kurulu: Sandık çevresinde seçimi yapan ve İlçe Seçim Kurulu tarafından kurulan bir başkan ve dört üyeden meydana gelir.
Seçim sonuçları hakkında şikâyet ve itirazlar kânunla tespit edilmiş olup, kurullara aşağıdan yukarı doğru yapılır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.