Selçuklu Devleti’ne adını veren Selçuk Bey, Aral Gölü ile Hazar denizi arasına hakim olan Oğuz Devleti’nin komutanlarından Dukak Subaşı’nın oğludur.
X. yüzyılın başlarında doğan ve Dukak Bey öldüğü zaman henüz 17-18 yaşlarında olan Selçuk Bey, Yabgu’nun yanında görev aldı ve yetişti. Daha sonra da Yabgu Oğuzlarına subaşı oldu.
Genç yaşına rağmen yüksek mevkilere ulaşan Selçuk Bey’in giderek artan itibarı, Oğuz Devleti’nin Yabgusu ve eşini rahatsız etti. Bir süre sonra Yabgu ile arası açılan Selçuk Bey, kendisine bağlı kalabalık Oğuz kütleleriyle, Maveraünnehir’e doğru göç etti. Çok sayıda at, deve, koyun ve sığırı da yanlarında götürdüler. Bu göçün asıl sebebi yer darlığı ve otlak yetmezliği idi.
Selçuk Bey 960’ı takip eden yıllarda Seyhun (Sırderya) nehri kenarında yine bir Oğuz şehri olan Cend’e geldi. Maveraünnehir’den daha evvel göç etmiş Müslüman Türkler de burada oturuyordu. Selçuk Bey’in Türklerle diğer İslâm ülkeleri arasında bir sınır teşkil eden Cend’e gelişi, tarihte önemli bir çağın başlangıcı sayılır.
Selçuk Bey, bu yeni bölgenin siyasî ve sosyal şartlarını da değerlendirerek, kendisine bağlı Oğuzlarla birlikte Müslüman oldu. Buhara ve Harezm gibi yakın İslâm ülkelerinden de din adamları istedi. Böylece, Türkmen adıyla da anılan bu Türk kütlesi, siyasî ve sosyal yönden yeni bir hüviyet kazanmış oluyordu. Artık o, İslâmiyet için “cihada hazır bir gazi” idi. Nitekim, Oğuz Yabgusu’nun memurları Cend şehrine yıllık vergiyi almak için geldikleri zaman “Ben kâfirlere haraç vermem” diye onları uzaklaştırdı. Gerçekten de Oğuz Yabgusu henüz Müslümanlığı kabul etmemişti.
Bundan sonra İslâmiyeti yaymak için mücadeleye başladı. Oğuz Devletine karşı yaptığı çarpışmalardan iki önemli fayda sağladı. Birinci fayda, Müslüman Oğuzların kendisine katılması ve savaşlarda görev alması oldu. İkinci fayda ise, Cend şehri ve civarında Yabgu’nun nüfuzunu kırarak kendi bağımsızlığını ilân etmesi idi. Komşu devletler de onun bağımsızlığını tanıdılar. Artık Selçuklu Devleti kurulmuş oluyordu. Şimdilik küçücük bir devlet idi ve tam bağımsız sayılamazdı.
Bu sırada Türk Karahanlı Devleti ile İranlı Sâmanî Devleti savaş halindeydiler. Sâmanî Devleti, Selçuk Bey’den yardım istedi. Selçuk Bey’in hem yeni topraklara ihtiyacı, hem de Büyük Türk Hakanlığı’nda gözü vardı. Oğlu Arslan Bey’in kumandasında gönderdiği kuvvetler sayesinde Sâmanî Devleti Karahanlılara galip geldi. Bunun sonucu ve karşılığı olarak da Buhara ile Semerkant arasında, Nûr kasabası yakınlarında bir bölge yurtluk olarak Selçuklulara verildi.
Artık Selçuklu Devleti, bir yanda Karahanlı Türk Devleti, öbür tarafta İran Sâmanî Devleti olmak üzere iki büyük devlet arasında yer almış bulunuyordu ve burada tutunmak zorundaydı. Selçuklular, iki devletle ilişkilerini bütün fırsatları değerlendirerek dengelediler.
Karahanlılar 992’de Sâmanîler başkenti Buhara’yı zaptettiler. Sâmanîler bölgeye yani Maveraünnehir’e ancak Oğuz Devletinin yardımı ile tekrar hâkim olabildiler. Fakat artık Sâmanî Devletinde huzursuzluk ve kargaşa yoğunlaşıyordu. Bundan Gazne Türk Devleti de yararlanmak istedi. Çünkü yeni Gazne Türk Devleti henüz Sâmanîlere bağımlı olmaktan kurtulamamıştı ve kurtulmak için fırsat kolluyordu.
Sâmanî Devleti, Büyük Hakanlığı elinde tutan kuvvetli Karahanlı Devleti ile, gittikçe kuvvetlenen Selçuk ve Gazne Türk devletleri arasında yok olmaya mahkûmdu. Türk devletleri de Büyük Hakanlık için birbirleriyle mücadele verdiler ve yavaş yavaş üstünlüklerini kabul ettirdiler.
Mikail, Arslan, İsrafil, Yusuf ve Musa adındaki oğullarıyla birlikte Büyük Selçuklu Devleti’nin temellerini atan Selçuk Bey 1009 yılında ve 100 yaşlarında öldüğü zaman devleti iyice teşkilâtlanmış, Selçuklu İmparatorluğunun temelleri tamamen atılmıştı.
xxxxxxxxx
English Biography
SELJUK BEY
Seljuk Bey, who gave his name to Seljukian state, is the son of Dukak Subaşı, one of the commanders of Oghuz State dominating over the region between Aral lake and Caspian sea.
Seljuk Bey, who was born in early Xth century and was only 17-18 when Dukak Bey died, took service under Yabgu and grew up there. Then he became chief inspector of Yabgu Oghuzes.
Seljuk Bey's growing credit reaching higher positions despite his young age, disturbed Yabgu of Oghuz state and his wife. Yabgu and Seljuk Bey being on strained terms Seljuk Bey migrated toward Maveraunnehir together with crowded Oghuz masses under his command. They took many horses, camels, sheep and cattle with them. The real reason for this migration was the scantiness of place and inadequate pasture. Seljuk Bey went to another Oghuz city near Seyhun river in years following 960. The Muslim Turks who had immigrated from Maveraunnehir were there. Seljuk Bey's going to Cend, which forms a border between Turks and other Islam countries, can be considered as the beginning of an important age in history.
Seljuk bey, assessing the political and social conditions of this new region, converted into Islam together with Oghuzes together with himself. Thus, this Turkish mass, also called Turkmens, gained a new identity in political and social aspect. Now he was a "ghazi ready for jihad" for Islam. As a matter of fact, when the officials of Oghuz Yabgu came Cend city to collect annual taxes, he sent them back saying "I do not pay to unbelievers". Indeed, Oghuz Yabgu had not accepted Islam yet.
Then he began to fight to spread Islam. He obtained two important benefits from his conflicts against Oghuz state. The first benefit was that he made Muslim Oghuzes join him and took part in wars. The second profit was that he proclaimed independence by breaking the influence of Yabgu in Cend city and its vicinity. Neighboring states also recognized his independence. Now, Seljukian State was established. It was only a small state yet, and could not be considered totally independent.
In the meantime, Turkish Karahanli State and Persian Samani State were in war. Samani State, demanded assistance from Seljuk Bey. Seljuk Bey both needed new territories and wanted Great Turkish Sultanate. Samani state defeated Karahanlis thanks to his forces he sent under command of his son Arslan Bey. As a consequence, a region between Buhara and Semerkant near Nur town, was given to Seljukians as native country in return.
Now Seljukian State was between two major states Karahanli Turkish State on one side and Iran Samani State on the other side, and had to keep its existence between them. Seljukians balanced their relations with the two states taking advantage of all possibilities.
Karahanlis seized Buhara, the capital city of Samanis in 992. Samanis could dominate on the region again only with assistance of Oghuz State. But now chaos and discomfort in Samani State were growing. Ghazni Turkish State wanted to take advantage of this. Because, new Ghazni Turkish State could not save its itself from being dependant on Samanis yet, and sought possibilities to do so.
It was Samani State's fate to be eliminated between strong Karahanli State holding Great Khan Position and strengthening Seljukian and Ghazni Turkish states. Turkish states also fought wars among themselves for Great Khan Position and made themselves accepted as superior gradually.
When Seljuk Bey, who set the foundations of Great Seljukian State together with his sons Mikail, Arslan, İsrafil, Yusuf and Musa, died in 1009 about his 100, he had organized his state rather well.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.