Serbest Bölge - Bilgiler
16/03/2014 15:00
Alm. Freihandelszone, Freihandelsgebiet, Fr. Zone libre, İng. Free zone, Free TradeZone. İhrâcat için yatırım ve üretimi arttırmak, yabancı sermâye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyâcını ucuz ve düzenli biçimde karşılamak, dış finansman ve ticâret imkânlarından daha çok faydalanmak üzere kânunla belirlenen ve gümrük hattı dışında bırakılan bölge.

“Serbest bölge” îlân edilen ve milletlerarası ticârete açılan bölgede sâdece mâlî mevzuat (vergi, teşvik vb.) tamâmen veya kısmen uygulanmaz. Diğer yasalar açısından serbest bölge ülkenin siyasal sınırları içindedir. Uygulamada yaygın olan serbest bölgelerin serbest ticâret merkezi durumunda olmalarıdır. Birçok gelişmiş ülkede, bâzı liman şehirlerinin hızla gelişmesinde, serbest bölge olmaları birinci derecede rol oynamıştır. New York, San Fransisko, Hamburg, Kopenhag, Marsilya ve Hong Kong böyle şehirlerdir.

İlk uygulanan şekliyle oldukça eski bir târihi olan serbest bölgelerin, modern anlamıyla ilk uygulaması 16. yüzyılda Avrupa’da başladı. On dokuzuncu yüzyılda Amerika’ya, İngiltere’nin Hong Kong’daki uygulamasıyla Uzak Doğuya yansıdı. Fakat serbest bölgelerin bütün dünyâya yayılması 1930’larda oldu. Bâzı ülkeler 1929 dünyâ ekonomik bunalımının kendi üzerlerindeki etkilerini azaltmak ve ticârî bölgelerine mal akışını hızlandırmak için serbest bölgeler kurdular. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde 1950’li yıllarda başlayan ithal ağırlıklı politikaların 1970’li yıllarda darboğazlara yol açması üzerine IMF ve Dünyâ Bankası gibi milletlerarası kuruluşlar, bu ülkelere ihrâcâta dayalı sanâyileşme stratejilerini uygulamalarını tavsiye etti. IMFve Dünyâ Bankasının, bu girişimleri tavsiye yanında, plânlama, tesis ve işletme aşamalarında danışmanlık hizmetiyle finansal ve teknolojik destek sağlaması, gelişmekte olan ülkelerde özellikle üretim serbest bölgelerinin artması sonucunu doğurdu ve dünyâda 1970’te 131 olan serbest bölge sayısı 1991’de 500’ü aştı.

Serbest bölgeler türleri îtibâriyle; Serbest Ticâret Bölgesi (Free TradeZone), Serbest Liman (Free Port), İhrâcâta Yönelik Üretim Serbest Bölgesi (Free Production Zone veya Export Processing Zone), Serbest Çevre (Free Perimeter), Serbest Depo (FreeDeposit), Antrepo (Entropot), Gümrük Antreposu (Bonded Warehouse) ve Serbest Bankacılık Bölgesi (Free Banking Zone) olarak ayrılmaktadır.

Türkiye’de serbest bölge konusu 1927 târih ve 1132 sayılı Serbest Mıntıka Hakkında Kânun ile düzenlenmiştir. Konu 1953 târih ve 6209 sayılı Serbest Bölge Kânunu ile yeniden ele alınmıştır. Bu ikinci kânunun birinci maddesi Bakanlar Kuruluna istenilen bölgede ve uygun görülecek büyüklükte serbest bölge kurma yetkisi vermekteydi. Bu yasaya dayanılarak 1956 yılında 7713 sayılı Kararnâme ile İskenderun’da bir “serbest bölge” kurulması öngörülmüştü. İki yıl sonra 10305 sayılı Kararnâme ile İstanbul’un Tuzla kesiminde bir “serbest bölge” kurulması istenmişti. Fakat bu kânûnî düzenlemelere rağmen uygulamada beklenen gelişme olmadı. Nihâyet 3 Kasım 1983 târihinde yürürlüğe giren 151 sayılı Serbest Bölgeler Teşkilâtı Hakkında Kânun HükmündeKararnâme ile serbest bölge uygulamasına geçişin temeli atıldı.

1994 yılı îtibâriyle Türkiye’de Mersin, Antalya, Ege ve İstanbul Atatürk HavalimanıI. ve II. Kısım Serbest Bölgeleri olmak üzere 4 serbest bölge faaliyette bulunmaktadır. Bunların dışında 5 yeni serbest bölge daha kurulması için çalışmalar yapılmaktadır. Bunlar; Adana-Yumurtalık, İzmir-Aliağa, Trabzon ve İstanbul-Trakya serbest bölgeleriyle İstanbul Atatürk Havalimanı Kıyı Bankacılığı Merkezidir.

Türkiye’de serbest bölgelerin yerlerini, sınırlarını, kurucu ve işleticilerini belirlemek Bakanlar kurulunun yetkisindedir. Yer olarak özel veya kamu arâzisi belirlenebilmekte, kurucu ve işleticiler ise kamu kurumları veya yerli-yabancı gerçek ve tüzel kişiler olabilmektedir. İlk kurulan serbest bölgelerin arâzi ve alt yapı finansmanı kamu tarafından sağlandı. Fakat zamanla altyapı finansmanı yanında bölge arâzisi sâhipliği, tesislerin mülkiyeti ve işletmecilik de özel sektöre bırakılmaya başlandı. Serbest bölgelerde faaliyet göstermek isteyen firmalar faaliyet ruhsatı almak için DPT’ye bağlı Serbest Bölgeler Başkanlığına başvurmaktadırlar. Projelerinin GSMH (Gayrisâfi Millî Hâsıla’ya katkı düzeyleriyle yabancı sermâye girişi sağlamaları, değerlendirmelerde esas teşkil eden prensiplerin başında gelmektedir.

Serbest bölgelerde faaliyet gösteren girişimcilerin, bölgedeki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri her türlü vergiden, bölgelere yurt dışından getirilen her türlü mal da gümrük vb. ödemelerden muaf tutulmaktadır. Serbest bölgelere Türkiye’den ithal edilen mallarda Türkiye’nin ihrâcât fiyatlarıyla temin edilebildiğinden daha düşük mâliyette olmaktadır. Serbest bölgelerdeki firmalar, kazançlarını istedikleri ülkeye transfer edebilmekte; Türkiye’nin diğer kesimlerine getirilen kazançlar vergiden muaf tutulmaktadır. Bu bölgelerde faaliyet gösteren firmalar ve serbest bölge bankaları da bu teşviklerden aynen faydalanabildikleri için, çok uygun şartlarda döviz kredileri ve Kaynak Kullanımı Destek Fonu Kredileri temin edebilmektedirler. İşlemlerin konvertibl dövizler cinsinden yapılması enflasyonun etkisini ortadan kaldırmaktadır. Teşviklerde yerli-yabancı firma ayırımı yapılmamaktadır. Bu avantajlar yanında işçi ücretlerinin vergi dışı tutulması, grev ve lokavtın bölgenin kurulmasından îtibâren 10 yıl süreyle yasaklanması, hammadde ve ana girdilerin oldukça ucuza temin edilebilmesi, her türlü bürokrasinin asgarî düzeye indirilmeye çalışılması, iş sâhibi firmaların devir hakkına sâhip olmaları gibi faktörler de Türkiye serbest bölgelerinin diğer ülke serbest bölgelerine karşı rekâbet edebilmesi için avantaj sağlamaktadır.

Türkiye serbest bölgelerinde bankacılık faaliyetlerine imkân veren kânûnî düzenlemeler 1985’te başlatıldı. Ancak kıyı bankacılığı için çalışmalar 1990 yılından îtibâren başladı. Serbest bölge bankacılığı; Türkiye’de fiilen bankacılık faaliyetlerinde bulunmamakla berâber, sâdece serbest bölgelerle sınırlı bankacılık işlemleri yapmak üzere şube açılması veya müstakil banka kurulması şeklinde gerçekleşmektedir. Kıyı bankacılığı ise, temelde ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kullanılmasını amaçlayan, dıştan dışa bankacılık olarak da tanımlanan ve genelde millî bankacılığı düzenleyen kânun ve yönetmeliklerden bağımsız olan bir bankacılık türüdür.

Serbest bölgelerin ülke ekonomilerine sağlayabileceği katkılar arasında Türkiye ekonomisi açısından ihrâcâta ve döviz gelirlerine olumlu etkileri ön plânda yer almakta; yabancı sermâyeyi cezbetme özelliği ve kıyı bankacılığı faaliyetleri sâyesinde iç yatırımlara milletlerarası piyasalardan finansman sağlanması avantajı da büyük önem taşımaktadır.

Önceki
Önceki Konu:
Kromatografi
Sonraki
Sonraki Konu:
Kistler

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu