1220 - 1650 yılları arasında Bitlis’te hüküm sürmüş olan Şerefhanlar sülalesinin bir mensubudur.
1543 yılında doğan Emir Şeref Han’ın babası Emir Şemsettin, annesi ise Türkmen olup Tokat Bayındırlı diye bilinen Emir Han Musullu bin Külabi Bey Bin Emir Bey’in kızıdır. Babası Emir III. Şeref, Osmanlı’ya karşı geldiğinden İran’a kaçarak Şah Tahmasb’a sığınmıştır.
Şeref Han, İran Şahı Tahmasb tarafından, Nahcivan Valiliği'ne gönderilmiştir. Oradan III. Murad’a mektup yazarak Osmanlı’ya bağlılığını bildiren Şeref Han, Sultan III. Murad tarafından hediyeler gönderilerek Bitlis beyliği'ne atanmıştır. 1604 yılında Bitlis’te vefat etmiştir. Mezarları Bitlis’te, Şerefiye Külliyesinin avlusundaki türbenin içindedir.
Şerefname’nin yazarıdır. Şeref Han’ın 60 yaşında ve 1597 tarihinde tamamladığı bu eser Farsça olup Doğu Anadolu’nun tarihi, beylikleri, soy kütükleri, Bitlis Beyleri ve vuku bulan olayları anlatmaktadır. Bu eser, Farsça’nın dışında Türkçe, İngilizce, Arapça ve Rusça’ya tercüme edilmiştir. Yazdığı bu eseri “Eğri Fatihi” olarak anılan Sultan III. Mehmed’e ithaf etmiştir.
HAKKINDA YAZILANLAR
Türkiye'nin iki asırlık engelli yolu Avni Özgürel
Radikal 2/10/2005
Şerefname'de Kürtler
Yasaklamalar dolayısıyla Türkçe çevirisi ancak 1971'de çıkan Şerefname'nin Kürt tarihi ve sosyolojisi açısından ne denli önemli bir kaynak olduğunu biliyoruz. Şerefname, Bedlis (Bitlis) beyi eref Han tarafından 1597'de Farsça yazıldı. Orijinal elyazma nüshası Oxford Üniverisitesi'nin Bodleian Kütüphanesi'nde bulunan eser 1669'da yine Bitlis beylerinden Ahmed Mirza Bey ve 1681 yılında Şem'i takma isimli bir yazar tarafından iki defa Arap harfleriyle, 1930'da ise Diyarbakırlı öğretmen Süleyman Savcı tarafından Latin harfleriyle olmak üzere üç kez Türkçeye çevrildi, ancak yayımlanmadı. İlki 1971'de çıkan M. Emin Bozarslan çevirisi ise sonra tekrar basıldı.
Han'ın değerlendirmeleri
Burada Kürt beyi Şeref Han'ın Kürtler'a dair değerlendirmelerini aktarmak istiyorum. "Birbirlerinin sözüne uymaz, asla birlik ve beraberlik içerisinde hareket edemezler" diye tanımladığı Kürtler konusunda Şeref Han hayli esprili bir dille, hikâyeler anlatarak hükümler verir. Örneğin Hz. Muhammed ile görüşmeye giden heyette yer alan Buğduz adlı bir Kürt'ün çirkinliğini gördükten sonra Hz. Muhammed'in, "Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin, yoksa birleştikleri takdirde, onların elleriyle insan nesli mahvolur" dediğini nakleder sonra da ekler: "O zamandan beri bu topluluk birleşik büyük bir devlet, birleşik büyük bir saltanat kurmaya muvaffak olamamıştır." Keza, "Kürtler arasında şimdilik, genel olarak emrine uyulacak ve yargısı uygulanacak kimse olmadığı için, bu halk en ufak ve önemsiz nedenlerle ayaklanarak, önemsiz hatalar ve küçük suçlar yüzünden büyük suçlar işlerler" der.. Ve, " Kürtler üreyip kısa zamanda çoğalırlar, ancak aralarında öldürme yaygın olduğu için nesilleri çoğalmaz!" hükmüne varır...
Diyebilirsiniz ki Şeref Han'ın değerlendirmesi yanlıştır, bakın nasıl Barzani ve Talabani'nin liderliğinde birleşti Kürtler, devlet olma yolunda en önemli safhayı atlattılar v.s. Türkiye'de de Öcalan'ın otoritesini kabul ettirdiğini öne sürebilirsiniz...
Ama unutmayın ki bu fotoğraf, devam eden oyunun şu an görünen sahnesinden. Müteakip 'kareler'de neyin olduğu da daha belli değil. Son üç asırda zaman zaman ayağa kalkmış ama her defasında 'kullanılmışlığın' pençesine düşüp hüsrana uğramış bu acılı halkın şimdi önüne düşenlerin 'doğru' yerlerde saf tuttuğundan fazla emin olmamak lazım.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.