Unutma ve hafızayı geliştirme bölümünde anlatıldığı gibi, en az bozucu etki yapan faaliyet uykudur. Gece yatmadan önce yapılan kısa bir tekrar sabah uyandıktan sonra yapılacak kısa bir tekrarla daha pekiştirilirse, öğrenilmiş malzemenin hafızaya en iyi biçimde kayıt edilmesi ve hatırlanması mümkün olur.
Gece yatmadan önce ve sabah kalktıktan sonra yapılacak olan tekrarların, ikinci ve üçüncü derecedeki malzemeye çağrışım yaptıracak ana kavram ve temel fikirler üzerinde olması gerektiği ve 2-4 dakikalık bir sürede tamamlanabileceği ilgili bölümde anlatılmıştı.
Sınav sabahı zihniniz bütünüyle sınavla ilgili olduğu için kahvaltıyı atlamayın. Sabah erken saatte insanların büyük çoğunluğu iştahlı olmaz, bir de buna sınavın verdiği gerginlik eklenince bir şeyler yeme isteği iyice kaybolur. Ancak önemli bir sınavın olduğu gün, her zamankinden daha fazla besine ve kaloriye ihtiyaç duyduğunuzu unutmayın. Normal günlerde çok hafif bir kahvaltı yapma alışkanlığındaysanız, sınav sabahı - gece geç yatmış bile olsanız -her sabah uyandığınız saatten biraz daha önce kalkın ve kahvaltınızı yapın. Sınav sabahı hiçbir sebeple telaşa kapılmamaya, acele etmek için sebep yaratmamaya ve dolayısıyla hızlı hareket etmek zorunda kalmamaya gayret edin.
Sınav şuasında yapılacak düzenlemeler
Nihayet uzun süredir beklediğiniz gün geldi. Bunca gayret, mücadele, hazırlık ve terden sonra öğretmenlerinize ve yakınlarınıza ne kadar çok bildiğinizi gösterebileceksiniz. Sınav yerine yaklaşırken yolda zihninizi pek çok şey kurcalamaya devam edecektir. (Üniversite giriş sınavı gibi büyük bir sınava giriyorsanız) "Sınav salonunu kolayca bulabilecek miyim?"
- Oturduğum yer düşünce akışını engelleyecek kötü bir yer olabilir mi?
- (Bilgisayar ile değerlendirilecek bir sınavsa) Cevap kâğıdını işaretlemede bir hata yapar mıyım?
- "Geçen defa talimatı yanlış anlamıştım, inşallah bu defa böyle bir şey olmaz."
- Acaba sınav süresi yeterli olacak mı? Geçen defa yetiştirmekte çok zorluk çekmiştim."
Bu ve buna benzer soruların zihninizi işgal etmesi son derece normaldir. Bütün bu sorular hayatınızın akışını etkileyecek bir olay öncesinde sorulması ve üzerinde ciddi olarak düşünülerek, muhtemel çözümler üretilmesi gereken sorulardır. Normal olmayan bu soruların altında ezilip, panik duygusunun yaşanması ve insanın elinin ayağının tutulması, zihninin kilitlenip kalmasıdır.
Şimdi sınavla ilgili hem akademik, hem de pratik öneme sahip konulan teker teker ele alalım:
Sınav yerinizi belirleyin
Daha önce de belirtildiği gibi, bilmediğiniz bir mekânda gireceğiniz sınavlarda yerinizi önceden bilmeniz büyük önem taşır. Bilinmeyen bir semtte bir binayı sınavdan önceki birkaç dakika içinde aramak zorunda kalmak kadar sıkıcı olan bir başka durum; üniversite gibi büyük bir kompleks içinde koşuşarak sınava gireceğiniz A3 binasını aramaktır. Benzeri bir tecrübeden geçmemiş okuyucuya belki abartılmış gelebilir ama, bazen bina içinde sınav belgenizde belirtilen salonu bulmak bile problem olabilir. Böyle günlerde binayı tanıyan personelin izinli olması ve göz önündeki görevlilerin de ilk kez o gün binayla tanışmaları sebebiyle, çok kere sorunuza doğru cevap alamazsınız.
Sınavdan önceki son dakikalarda yaşanan panik duygusu tekrar sükûnetinizi kazanıncaya kadar size zaman kaybettirecek ve zihinsel faaliyetinizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu sebeple bilmediğiniz yer ve binalara mutlak surette önceden bir keşif ziyareti yaparak yabancılığınızı atın.
Zamanında gelin
İster yıl içindeki sıradan sınavlar, ister giriş sınavları gibi özel öneme sahip sınavlar olsun, geç kalma duygusu ve bunun yarattığı telaş ve panik sınav performansını mutlak olarak olumsuz yönde etkiler. Bunca emek verilen hazırlığı zedelememek için - daha önce de belirtildiği gibi - sınav sabahı erken kalkın ve trafikteki herhangi bir "anormallik"in normal olacağını kabul ederek belirli bir zaman toleransı ile hareket edin.
Oturacak yeri seçin
Sınavda oturacağınız yerle ilgili iki ihtimal vardır. Ya üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi elinizdeki belgede oturacağınız yer belirlenmiştir veya giriş sınavlari dışında kalan birçok sınavda olduğu gibi, sınav salonunda dilediğiniz yere oturabilirsiniz. Birinci ihtimal için söylenecek bir şey yoktur. Ancak ikinci ihtimal geçerliyse bazı noktalan göz önünde bulundurmak yararlı olacaktır.
Eğer orta sıralarda bir yer seçerseniz, çevrenizdeki öğrencilerin hareketlerinden ve öksürme, geniz temizleme, burun çekme gibi nevrotik seslerinden rahatsız olmanız ve dikkatinizin dağılması kaçınılmazdır. Ön sıraya oturursanız bu sesler arkanızda kalacağı için, dikkatinizi dağıtma ihtimali azalacaktır. Ancak bu defa - eğer sayılan birden fazlaysa - gözetmenlerin ve denetçilerin kendi aralarındaki ilişkiler ve konuşmalar dikkatinizin dağılması için muhtemel bir tehlike oluşturacaktır. Bununla beraber büyük çoğunlukla ön sıra dikkatin dağılmasını önlemek açısından en avantajlı yerdir.
Sınav yaz aylarına rastlıyorsa, sıcak hesaba katılması gereken bir başka faktördür. Salona girdiğinizde dikkatinizi çekmese de, güneş ve sıcak çok kere cam kenarında oturanları rahatsız eder ve çalışmalarını olumsuz etkiler. Ayrıca cam kenarları çok kere ses sebebiyle başka bir olumsuzluğa daha sahiptir. Bütün bu sebeplerle cam kenarı yerine, duvar kenarını tercih etmek daha sabit ve sakin şartlarda çalışmayı mümkün kılar.
Cevap kâğıdının doldurulması
Giriş sınavları gibi, kâğıtların bilgisayarda değerlendirildiği sınavlarda, cevap kâğıdının kimlikle ilgili bilgilerinin sınav başlamadan doldurulmasına izin verilir. Bu işlemi yaparken adınızı ve kimliğinizi düz yazıyla yazmanın yanı sıra, numaranızı ve sizi tanıtacak diğer bilgileri doğru olarak kodlamanız çok büyük önem taşır. Büyük çoğunlukla yapılan hata, alfabetik ve sayısal sembollerin doğru olarak ancak yanlış sütuna işaretlenmesidir. ÖZ-DE-BİR'in 1988 yılında yaptığı üniversite giriş deneme sınavına katılan 90.000 öğrencinin % 30'unun en az bir kodlama hatası yaptığı saptanmıştır. Bu durum konuya verdiğimiz önemin abartılmış olmayıp, bütünüyle gerçek temellere dayandığının kanıtıdır.
Bu sebeple yapılmış olan işaretlemeleri iki kez gözden geçirmek son derece yerinde bir davranıştır.
Yönergeleri okuyun
Sınav sonuçlarını belirleyen en kritik noktalardan biri, yönergeleri okumak, anlamak ve bir kere daha okumaktır. Yönergelerin bir kere daha okunması, kesinlikle bir zaman kaybı değildir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu yönergeleri son derece yüzeysel olarak okuyarak (hatta okumadan göz atarak) sorulan cevaplamaya başlarlar. İş işten geçtikten sonra da cevaplandırmada temel bir hata yapmış olduklarını fark ederler.
Yönergelerin dikkatle okunması ve verilecek cevabın yönünü belirleyen, "doğru olmayan hangisidir" gibi ifadelerin algılanarak soru üzerinde düşünmeye ve cevaplandırmaya geçilmesi yararlıdır.
Zamanlamayı iyi yapın
Giriş sınavları gibi önemli ve sınırları önceden çok iyi belirlenmiş sınavlarda, hangi alandan kaç soru geleceği bellidir. Her öğrencinin zayıf ve kuvvetli olduğu alanlara ve tercih listesindeki hedeflerine göre, soru gruplarını hangi sırayla cevaplayacağını ve her gruba ne kadar süre ayıracağını önceden belirlemiş olması gerekir.
Sınav başlamadan önce bu strateji uyarınca, cevap kâğıdına onuncu, yirminci, otuzuncu dakikada geçilmiş olması gereken yerler işaretlenmelidir. Bu yapılmadığı takdirde matematik problemlerini çözmeye dalan bir öğrencinin kendisi için aynı ölçüde önemli Türkçe sorularım yapmaya zaman bulamadığına sık sık rastlanır.
Bu durumda duyduğumuz "zaman nasıl geçmiş, farkında değilim" gibi, bir ifadedir.
Soruları okuduktan sonra, cevaplar için bir zaman düzenlemesi yapmak, giriş sınavları gibi olmayan diğer sınavlar için de geçerlidir.
Üniversitede yaptığımız kısa cevap esasına dayanan vize sınavlarında birçok öğrencinin, "Zaman yetmediği için bu soruyu cevaplayamadım" gibi açıklamalarına sık rastlıyoruz. Öğrencinin kendisini ve zihnini organize edemediğini gösteren bu ifade beklenen sempatiyi doğurmaktan çok uzaktır. Bu sebeple sınava başlamadan önce kısa bir süre durup iki temel kriteri kullanarak zamanlama yapmakta büyük yarar vardır. Bu kriterler, sorulan sorular konusundaki "bilginiz" ve soruların puan değeridir. Bunlar zamanlamanız konusunda size ışık tutacaktır.
Çok önemli bir nokta da; bir soruya mükemmel cevap verip, bir başka soruyu bütünüyle boş bırakmaktansa, cevabı tam olarak bilmeseniz bile aklıselim çerçevesinde her soruya bir cevap yazmanızdır.
Kâğıdınızı gözden geçirin
İster test biçiminde olsun, ister düz yazı, her türlü sınavın sonunda cevaplarınızı kontrol etmek için mutlaka bir süre ayırın. Bu süreyi test sınavlarında cevapların doğru sıraya işlenip işlenmediğini kontrol etmek için, diğer tip sınavlarda noktalama hatalarını, cümle düşüklüklerini ve ifade bozukluklarını düzeltmek için kullanın.
Kısaca tekrarlamak gerekirse sınavın son birkaç dakikasını kâğıdınıza objektif bir gözle bakmak, dil bilgisi, yazı ve ifade hatalarını düzeltmek için kullanmak, büyük çoğunlukla, karşılığı fazlasıyla alınan bir tutumdur.
El yazınız düzgün olsun
Hiçbir şey kötü bir el yazısı kadar olumsuz bir izlenim uyandıramaz. Bir insanı tanımaksızın onunla ilgili fikir veren özelliği yazısıdır. Eğitim gören bir kişiden düzgün bir yazı beklenir. Ancak Türkiye'de yazı eğitiminin ilkokulda sistemli bir şekilde ele alınmaması ve bu konuya gereken önemin verilmemesi sebebiyle öğrencilerin büyük çoğunluğunun yazısı, gördükleri eğitim düzeyinin çok altındaki kişilerden beklenen yazıya benzer.
Kötü yazı, sınav sırasında özellikle heyecan ve yorgunluk sebebiyle, daha da bozularak iyice okunmaz ve içinden çıkılmaz hale gelir. Sınavı değerlendiren öğretmen çok sayıda kâğıt okumaktan ötürü yorgun olduğu için, kötü yazılmış ve anlaşılması güç bir kâğıda hoşgörülü olmaz.
Gerek kâğıda yansıyan bilginiz oranında başarılı olmak, gerek sizi tanıyanlar ve tanımayanlarca gördüğünüz eğilim ölçüsünde itibar görmek için - eğer iyi değilse - yazınızı düzeltmek için çaba harcamanız gerekmekledir. Bunun için kareli bir deftere, harflere kendi ölçüleri oranında yer ayırarak yazdığınız takdirde, kısa bir süre sonra gayretinizin karşılığını aldığınızı göreceksiniz.
SORULARI TEKRAR DÜŞÜNMEK VE CEVAPLARI DEĞİŞTİRMEK
Çoktan seçmeli sınavlarda verilmiş olan bir cevabı değiştirmek konusu ayrıntılı olarak incelenmiş ve üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalardan çıkan sonuçlara göre, eğer bir başka cevabın doğru olduğu konusunda iyi sebepleriniz varsa cevabı değiştirin. Yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara göre, bu ölçütü kullananların, bu ölçütü kullanamayanlara kıyasla cevaplarını yanlıştan doğruya değiştirme şansları iki katı daha fazladır. Buna karşılık bu ölçütü kullanmayanların doğru cevaplarını yanlış çevirme ihtimali de iki kere daha yüksektir.
TAHMİNDE BULUNMAK
Girdiğiniz sınav, yanlış cevaplardan ötürü bir ceza sistemi getiriyorsa, önerimiz, cevabından en az % 40 emin olmadığınız bir soruyu işaretlememenizdir. Giriş sınavlarında rasgele tahmin ihtimalini ortadan kaldırmak için her dört yanlış bir doğruyu götürmektedir. Buna karşılık Açık Öğretim Fakültesi sınavları gibi bazı sınavlar yanlış cevaba puan kırmaz. Böyle bir sınavda cevabım bilmediğiniz bir soruda, önce cevap olamayacak seçenekleri elemek ve kalanlar arasında bir tahmin yapmak uygun bir yoldur.
Eğer doğru cevapla ilgili hiçbir fikriniz yoksa, A, B, C, D ve E seçeneklerinden hangisini seçeceksiniz? Yapılan araştırmalar sınav cevaplarını hazırlayanların doğru cevabı "B" seçeneğine koyma eğilimlerinin diğer seçeneklerden biraz daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. A ve E çok uçta, C tam ortada kalmakta, B, D'den daha fazla başlangıca yakın görülmektedir. Ancak eğer doğru cevapla ilgili bir ipucunuz varsa, bu formül yerine onu kullanın.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.