Sizin bedeliniz nedir? Satın alınabilir misiniz? Eğer öyleyse, ucuz mu yoksa pahalı mısınız? Filmlerde ilkeleri için kendilerini feda etmeye hazır kahramanları hayranlıkla seyrederiz. Neyi kastettiğimi bilirsiniz; kahramanımız kötü insanlara tutsak düşer ve bunlar bilmek istediklerini ona söyletmek için işkence ederler. Kahramanımız pes eder mi? Kesinlikle hayır, sırlarını açığa çıkarmaktansa acı çekmeyi tercih eder. İyi fikir, fakat siz aynı durumda olsaydınız ne yapardınız? Sizin kişisel acı eşiğiniz nedir, ki bu aşıldığında benliğinizden kaçmaya sebep olur? Hangi noktada, "Geri kalanınız beni ilgilendirmiyor, ben 1 numarayı arıyorum," dersiniz. Birçok televizyon şovu çoğu insanın bir miktar para için ihanete hazır olduğunu gösteriyor. Sadece, Survivor'a bir göz atın. Yarışmacılar bir arada olduklarında hepsi de samimi görünüyor fakat ayrıldıklarında, "Onlara yalan söylemenin kötü olduğunu biliyorum fakat burada 1 milyon dolar için oynuyoruz, bu şaka değil," tarzında açıklamalarda bulunurlar. Hımmm, fazlasıyla kolay..... Bizlere yaşamda rehberlik edecek ilkelere ve değerlere ihtiyaç duyarız aksi takdirde tıpkı sonbahar yaprakları gibi rüzgarda oradan oraya sürükleniriz. Değerler ve ilkeler yolumuzu izlememiz ve güven yaratılması için bir fırsat sağlar. Sadece başka insanlara güvenmek değil, en önemlisi kendimize güven duymak. Eğer kim olduğumuzu ve neye inandığımızı bilirsek, ilişkileri keşfetme ve hakikat içinde büyüme özgürlüğüne sahip oluruz. Eğer neye inandığımız hakkında hiçbir fikrimiz yoksa, herhangi bir şeye kapılıp gideriz. Hakikat cesaret ister; inandığımız şey için ayağa kalkma cesareti. Zorunlu olarak muhalif bir biçimde değil, nazik fakat kesin bir biçimde. Tıpkı bir meşe ağacı gibi, rüzgârda nazikçe sallanan fakat sağlam bir biçimde toprağa kök salmış. Eğer neye inandığımızı bilirsek diğer insanların fikirlerini ve diğer kültürlerin değerlerini irdeleyebileceğimiz istikrarlı bir temele sahip oluruz. Bu temelden hareketle, hakikat ve güvene dayalı derin ve meydan okuyucu dostluklar kurabiliriz. Değerlerimizle eylemlerimiz arasındaki bütünlük, bizimle temas eden herkesin açıkça fark ettiği ruh gücünü kazandırır. Bütünlük yoksunluğu da yine aynı şekilde hemen kendini gösterir. Öyleyse bunu nasıl ortaya çıkarırsınız? Hangi değerler ve ilkeler sizin için daha önemli? Bir listeyle başlayın. Hayran olduğunuz bütün gerçek ya da kurgusal kişileri düşünün, sonra neden bunlara hayranlık duyduğunuzu yazın. Örneğin ben Martin Luther King'e hayranım çünkü bunu yapmanın inanılmaz biçimde tehlikeli olduğu bir dönemde bile ırksal eşitliği savundu. Gladyatör''deki karakter Maximus hayranlık uyandırıyor çünkü adaleti savunuyor. Muhammed Ali dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanından dini inançlarını seçme hakkı için vazgeçti. Bir kez listeyi yaptığınızda, bu insanların sizde hayranlık uyandıran hangi değerler ya da ilkeleri temsil ettiğini tanımlayın. Değerler genelde sadece tek bir sözcükten ibarettir fakat iki farklı tür mevcuttur. "Asli değerler" kendi içlerinde değere sahiptir; özgürlük, adalet, dürüstlük ve eşitliği kapsar. "Araçsal değerler" eylem aracılığıyla değere sahiptir. Örneğin, üretkenlik bir değerdir fakat kendi içinde bir değere sahip değildir, sadece eylem sayesinde bir değere sahip olur. Değerler hakkında kaydedilecek bir diğer husus ise değerlerin kendilerini görmediğimiz, sadece onları yansıtan eylemleri gördüğümüzdür. Örneğin benim dürüst birisi olduğuma inanıyorsanız bu alnımda "dürüst" yazdığı için değildir. Belli bir süre davranışımı gözlemlediniz ve davranışımın hakikate sadık olduğu sonucuna vardınız; yani, ben dürüstüm. Bu şekilde, değerler tıpkı buzdağları gibidir, çoğu yüzeyin altında gizlidir. Yüzeyin üstündeki görerek altında ne olduğunu tahmin etmek zorundayız.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.