Şizofreni - Bilgiler
20/01/2014 23:00
Alm. Schizophrenie (f), Fr. Schizophrènie (f), İng. Schizophrenia. Halk arasında erken bunama olarak bilinen genç yaşta başlayan, insanlar arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşma, kendine has bir dünyâda yaşama, düşünce, duygu ve davranışlarda mühim bozuklukların meydana gelmesiyle karakterli bir psikoz cinsi akıl hastalığı. Şizofreni uzun yıllardan beri psikiyatri uzmanlarını uğraştıran, fakat bugün bile tam mânâsıyla anlaşılmamış bir hastalıktır.

Şizofreni her toplumda en çok görüşülen akıl hastalıklarından bir tânesidir. Vak’aların çoğunluğu 15-45 yaşlar arasındadır. Sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda çok sayıda araştırma yapılmıştır. Çeşitli görüşler arasında irsiyet, beden yapısı, beyindeki hücrelerde biyokimyevî dengesizlikler, hormonal bozukluklar, psikolojik-sosyal ve dış etkilerle ilgili olanların en önemlileridir.

Hastalığın tipik bir başlangıç şekli yoktur. Belirtiler kısa bir zaman içinde gelişebileceği gibi oldukça sinsi ve yavaş olarak da gelişebilir. Sık rastlanan başlama şekli, ilgi azalması, kendi bedeni ve düşünceleriyle aşırı ilgilenme, zamânın akımına aldırmazlık gibi belirtilerin başgöstermesidir. Çabuk gelişen şekillerinde bâzan düşüncede dağınıklık ve bulanıklıkla başlayabilir.

Şizofrenide görülen belirtiler şunlardır: İlgi azalması, soğuk bir kişilik, bâzan panik hâli, anlamsız gülme ve ağlamalar, düşünce zincirinde bozukluklar (anlamsız konuşma, laf salatası, gerçeğe uymayan düşünceler yâni hezeyanlar), idrak bozuklukları (halüsinasyonlar), aynı anda iki zıt isteğe sâhip olma, içe kapanıklık söz konusudur. Hastanın şuuru açıktır, zaman ve mekân mefhumları umûmiyetle korunmuştur, hâfıza bozukluğu pek görülmez.

Şizofreninin değişik tipleri vardır. Bunlar “basit”, “katatonik”, “paranoid”, “ayrılmamış” olarak belirlenebilir. Eskiden beri şizofreni kötü gidişli bir hastalık olarak bilinmektedir. Zaman zaman iyileşme ve düzelme dönemleri olabilmesine rağmen “Bir şizofreni hastası her zaman hastadır.” denilir. Bâzı hastalar uzun yıllar boyunca tedâviler çerçevesinde sosyal hayatla uyumlarını devam ettirebilirler. Hekimin ve özellikle de psikiyatri uzmanlarının görevleri hastayı mümkün olan en uzun zaman boyunca sosyal adaptasyon içinde tutmaya çalışmaktır.

Şizofreninin birçok tipi olduğundan ve çok değişik belirtiler gösterebildiğinden diğer aklî hastalıklardan ayrılması güçlük arz edebilir.

Kolay ve belirli bir tedâvi şekli yoktur. Her hastanın ayrı bir şahsî özelliği olduğu unutulmamalıdır. Âni ortaya çıkan vak’aların hastâne tedâvisine alınması daha faydalıdır. Oldukça ağır seyreden, saldırganlık nöbetleri gösterebilen vak’aların hastâneye yatırılması da uygundur. Âni dönem yatıştıktan sonra da hastanın tâkibi ve tedâvinin devâmı gereklidir. Hastanın tedâvisiyle uğraşan hekim ve hasta âilesi, sabırlı, sebatlı ve ümitli olmalıdır. Hasta, hekim hekim dolaştırılmamalıdır. Müzmin hastaların belli, depo hâlindeki hastânelere yığılmaları da mahzurlu bir iştir. Bunlar için kendi çevresinden uzak olmayan, basit işlerden müteşekkil daha çok bedenî faaliyetlere dönük işler bulunması çok faydalıdır.

Şizofreni tedâvisinde kullanılan ilâçların tesiri genellikle onları yatıştırma, tedâvi ve sosyal uyuma elverişli hâle getirme yönündedir. İlâçla tedâvinin gelişmesi elektroşok metodunun tedâvide kullanılmasını azaltmış fakat tamâmıyle terk edilmemiştir. Özellikle katatonik şizofreni vak’alarında elektroşok tedâvisi kısa zamanda açılma yaptığı için tercih edilen bir yoldur. Birçok âile ve hastaların elektroşok tedâvisinden korkmaları yersizdir. Bu metod hastaya bir acı vermediği gibi uyandıktan sonra da birşey hatırlamak mümkün değildir.

Şizofreni tedâvisinde hastaya ve âilesine uygun bir yaklaşım ve yeterli bir psikoterapi de birçok merhalenin kat edilmesinde faydalıdır.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu