Orta Çağda özellikle Avrupa'yı önemli ölçüde etkileyen bir tür dinsel felsefe. Skolâstik düşüncenin ayırt edici niteliği, dogmatik oluşudur. Skolâstik felsefeye göre, belli bir konuyu incelemek, o konuda Aristoteles'in yazdıklarını okumakla sınırlıdır. Hiçbir kişisel görüş, tartışma ve kuşkuya izin verilmez. Bu tür sorgulamalar şiddetli biçimde cezalandırılır. Din adamlarını yetiştirmeyi amaçlar. Felsefeden daha çok, dini konuları kanıtlamak için yararlanılır. En büyük temsilcisi Anselmus'tur (1035-1109). Ona göre, tümel kavramlar, bilincin dışında kendi başlarına vardırlar. Tümel kavramlar, nesnelerin özsel formlarıdır. İnsan, ancak Tanrı'nın yardımıyla gerçek mutluluğa ulaşabilir. Daha sonraki dönemlerde, Plâton ve Aristo'nun iddialarının insan ürünleri olan birer addan başka bir şey olmadıkları ileri sürülmüştür. On sekizinci ve 19. yüzyılda çöküş dönemine giren Skolâstik düşünce, Yeni Çağ felsefesinin pek çok düşünürü tarafından, felsefeye katkısı olmayan bir ara dönem olarak değerlendirildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.