Sinemaya yeni ve eşsiz boyutlar getiren bir usta. Filmlerinin herşeyi ile ilgilenen ve en iyisi olması için gerekirse filmini iki veya üç yılda çekmekten kaçınmayan bir mükemmelliyetçi. Her filminde özgün ve etkileyici olabilen bir sinema dehası. Kendi üslubunu oluşturmuş,hiçbir kategoriye dahil edilemeyen bir üstad.
Genç yaşında fotoğrafçılıktaki yeteneğiyle dikkat çekti. Daha 14 yaşındayken bir fotoğrafını ünlü "Look" dergisine satmayı başardı. 17 yaşında bu ünlü derginin foto muhabiri olmuştu. Kubrick,fotoğrafçılıkla tatmin olmadı ve istifa etti. 1950 yılında bir boksörü anlatan "Day Of The Fight" adlı kısa bir belgeselle ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştirdi. Bunu, iki kısa film daha izledi. 1953 yılında ailesi ve arkadaşları tarafından finanse edilen ilk uzun metrajlı filmi "Fear and Desire"ı çekti. Bu filmde düşman hatlarının arkasına düşen bir grup askerin yaşam mücadelesini anlattı. Bu yapıtında,daha sonraki filmlerinin çoğunda işleyeceği, "düşman bir dünyada maddi ve manevi temelleri elinden alınan insanın kendisini anlayabilmek için verdiği mücadele" konusu belirgin bir şekilde görülür. "Killer's Kiss"(1955) ve klasik bir soygun filmi olan "The Killing"le (1956) Hollywood'un dikkatini çekti.1957 yılında Kirk Douglas'ın başrolünde olduğu "Zafer Yolları(Paths Of Glory)" filmiyle ilk başyapıtını ortaya çıkarmış oldu. Sinema tarihinin en başarılı savaş karşıtı filmlerinden olan bu yapıt,Birinci Dünya Savaşı sırasında,Fransız ordusunda görevli üç erin,akılsızca bir saldırının bozguna dönüşmesinden dolayı günah keçisi ilan edilip,idam edilmesini konu alıyordu.Cephe gerisindeki subayların terfi edebilmek için,binlerce askeri acımasızca ölüme göndermesini,Kubrick ustaca gözler önüne serdi.Özellikle askerlik sistemini sert bir şekilde sorgulayan film,Fransa'da yasaklandı ve 1970'lere kadar gösterilemedi.(Tahmin edileceği gibi film,Türkiye'de de yasaklandı ve ülkeye bile sokulmadı.)
1960 yılında,Kirk Douglas'ın ısrarıyla yönetmenliğini kabul ettiği "Spartacus" filmini çevirdi.Hollywood sistemi yüzünden her zamankinin aksine senaryosu ve son biçimi üzerinde etkili olamadığı tek filmidir.Buna rağmen özgünlüğünü koruyabilen Kubrick,dev oyuncu kadrosunun(Kirk Douglas,Tony Curtis,Jean Simmons,Laurence Olivier,Charles Laughton,Peter Ustinov) yardımıyla da sinema tarihinin en kaliteli "üstün yapım"larından birine imza attı. 1961 yılında, Marlon Brando'nun başrolünde olduğu "Tek Gözlü Jack" filmini çevirmeye başladıysa da Brando'nun kaprislerine dayanamayıp çekimleri yarıda bıraktı.Brando yönetmenliği de üstlenerek filmi tamamladı. Vladimir Nabokov'un ünlü ve olay kitabı "Lolita"yı perdeye aktarma cesaretini gösterdi.(1962) James Mason ve Sue Lyon'un başarılı performansları,içerdiği o zaman için hayli cüretkar sahneleri ve tabi Kubrick'in usta yönetimiyle film, sinema tarihinin en sansasyonel ve unutulmaz filmlerinden biri oldu.Ancak film, konusu ve bazı sahneleri yüzünden büyük tepkiler aldı ve gösteriminde engellerle karşılaştı.Bunun üzerine Kubrick, İngiltere'ye gitti ve sonraki bütün filmlerini bu ülkede çevirdi.Bu ülkeye gidene kadar usta ama klasik uslupta bir sinemacı sayılan Kubrick,bu ikinci döneminde bir sinema dehası olarak kabul edilmesini sağlayan filmlerini çekecektir. Bu dönemin ilk filmi ve başyapıtı "Dr.Strangelove"dır.(1964)Dünyayı,atom bombası atarak yok etmekle tehdit eden çılgın bir eski nazi bilimadamının neden olduğu karmaşayı anlatan film;soğuk savaş dönemini,silahlanma yarışını, militarizmi,beceriksiz politikacıları keskin ve ürkütücü bir şekilde hicveder. Peter Sellers'ın muhteşem performasının da katkısıyla(üç kişiyi canlandırmıştır) Film hem eleştirmenler hem de seyirci tarafından çok beğenildi.Kubrick,yönetmen ve senaryo dallarında oscara aday oldu.Film de en iyi film dalında aday gösterildi.
1968 yılında, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi "bilim-kurgu"filmi olarak kabul edilen "2001-Uzay Yolu Macerası"nı, yaklaşık üç yıllık bir hazırlık dönemi sonunda gerçekleştirdi.Özel efektleri o güne dek görülmemiş bir başarıyla kullandı(Bu sayede,tek oscarı olan,En İyi Özel Efekt Oscarı'nı kazandı) Arthur C.Clarke'ın kitabından yola çıkarak birlikte hazırladıkları senaryoyla çekilen film; İnsanlığın gelecekteki yaşayışı,teknoloji karşısındaki konumu, evrenin sırlarına vakıf olup olamayacağı konularına özgün ve felsefi bir bakış açısı getiriyordu. Görkemli bir sinematik anlatıma sahip olan film,Kubrick'e yeni oscar adaylıkları ve artan bir hayran kitlesi kazandırdı.
Yönetmenin bir diğer başyapıtı 1971 yılındaki "Otomatik Portakal(A Clockwork Orange) filmi oldu.Anthony Burgess'in aynı isimli romanından uyarlanan filmde bir grup genç serserinin topluma karşı uyguladıkları şiddet ve buna karşılık toplum ve devletin de onlara daha da büyük bir şiddet uygulayarak onları pasifize etmeleri anlatılıyordu.Günümüz toplumlarının içine saplandığı şiddet batağına dikkat çeken film,seyirciyi şok eden vahşet ve seks sahneleriyle(tecavüz dahil) büyük yankı uyandırdı ve birçok ülkede yasaklandı.Kubrick,Oscarlara aday oldu ama kazanamadı.
1975 yılında önceki filmlerine nazaran,konusu ve anlatımı açısından klasik ve suya sabuna dokunmayan bir film olan "Barry Lyndon"ı yönetti.18.yüzyıl İngiltere'sinde,İrlandalı bir serüvencinin soylular arasındaki maceralarını anlatan bir roman uyarlaması olan film,özellikle teknik açıdan çok etkileyicidir.Filmin gerçekçi olması için Kubrick, çekimleri mum ışığında ve kendi geliştirdiği özel kameralarla gerçekleştirdi. Bu filmde, Kubrick için anlatılan konu değil, anlatmanın kendisi önem kazanmıştı. Film dört dalda oscar kazandı ama Kubrick yine eli boş dönüyordu.
1980 yılında,Stephen King'in korku romanından uyarlanan "Shining" filmini çekti.Jack Nicholson ve Shelley Duvall'ın başrollerinde olduğu bu yapıtında,sakin sakin romanını yazmak için ailesiyle ıssız bir otele taşınan eski bir öğretmenin zamanla aklını oynatarak,ailesini öldürmeye kalkmasını yine kendine özgü bir üslupla anlattı.Seyircileri ve eleştirmenleri ikiye bölen film,romanın yazarı Stephen King tarafından beğenilmedi.
Yedi yıllık bir aradan sonra bir diğer savaş karşıtı filmi olan "Full Metal Jacket"ı yönetti.(1987) İnsanların savaş makineleri ve katil düzeyine düşürülmelerini vurgulamak için karakterlerin isimlerini özellikle belirtmedi.Görünüşte Vietnam'ı konu alan filmde,mekanların isimleri de belirtilmiyordu.İlk bölümünde,askerlerin eğitimi,ikinci bölümünde savaşa sürülmeleri,vahşi ve anlamsız öldürme olaylarını anlatan film,Kubrick'i bir kez daha gündeme getirdi.
Son filmi "Eyes Wide Shut" (1999) oldu.Çekimleri 2 yıldan fazla süren filmde, Evli bir çiftin öyküsü etrafında cinsel hayatın bir irdelemesini yaptı.Tom Cruise ve Nicole Kidman çiftinin başrollerinde oynadıkları film,özellikle erotik sahneleri yüzünden çok konuşuldu ama fazla beğeni toplamadı.
Kubrick,film gösterime girmeden uykusunda geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.Gerçekleştirme fırsatı bulamadığı "AI-(Yapay Zeka)" adlı fütüristik film projesi ise şu sıralarda Steven Spielberg tarafından filme alınıyor.
- - - - - - - -
Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:
Stanley Kubrick, 26 Temmuz 1928'de, New York'un Bronx semtinde doğdu. 17 yaşında Look dergisinde fotoğrafçı olarak çalışmaya başladı ve burada çalıştığı birkaç yıl içinde tüm Amerika'yı baştan sona gezdi. Tüm bu geziler Kubrick'in dünyayı tanımasına yardımcı oldu. Üniversitenin öğrencisi olmamasına rağmen Columbia Üniversitesi'nde Lionel Trilling, Mark Van Doren, ve Moses Hadas gibi ünlü profesörler tarafından verilen derslere katıldı ve Modern Sanatlar Müzesi'nin programı her değiştiğinde yakından takip etti. Washington Square'deki Marshal ve Manhattan klüplerinde paralı satranç maçları yaptı.
1951'de, 23 yaşındayken, Kubrick o ana kadar kazandığı tüm parayla bir film çekmeye karar verdi. Bu, Look dergisinde iken fotoğraflarını çektiği boksör Walter Cartier'i konu alan 16 dakikalık kısa bir belgesel filmiydi. Filmi çekmek için kullandığı tüm ekipmanı kullanmayı, kiraladığı yerdeki satıcıdan öğrenmişti. Yönetmenlikten montaja, sesten görüntü yönetmenliğine kadar herşeyi kendisi yaptı. Film, RKO adlı bir şirket tarafından satın alındı ve New York'taki Paramount sinemasında gösterilerek Kubrick'e ufak bir kâr getirdi. Tüm zamanını film çekmeye ayırabilmek için Look dergisindeki işinden ayrıldı. RKO, "Flying Padre" adlı kısa bir belgesel çekmesi için teklif yaptı. Bu, Rahip Fred Stadtmueller'ı anlatan 9 dakikalık bir filmdi. Yine bu filmde de montajdan görüntü yönetmenliğine kadar her alanda Kubrick'in imzası vardı. 1953 yılında Uluslararası Denizciler Federasyonu için "Seafarers" adında 30 dakikalık bir kısa belgesel çekmek için anlaştı. Bu Kubrick'in renkli olarak çektiği ilk film oldu. 1955'te yine tanıdıklarından aldığı borçla 40.000 dolara ikinci uzun metrajlı filmi "Killer's Kiss"i çekti.
1956'ta yapımcı James B. Harris ile tanıştı ve ilk stüdyo filmi "The Killing"i çekmek için Hollywood'a gitti. "The Killing" filminden sonra MGM şirketinin yapım sorumlusu, Kubrick ve Harris ile anlaşma imzaladı. Kubrick, roman yazarı Calder Willingham ile birlikte Stefan Zweig'ın "The Burning Secret" adlı romanından bir senaryo uyarladı ama bu proje hiçbir zaman hayata geçirilmedi. Sonraları Kubrick ve Willinghom, Humphrey Cobb'un Paths of Glory romanından bir senaryo uyarladılar. Kirk Douglas filmde oynamayı kabul edene kadar tüm stüdyolar filmi reddetti. Sonuç ise Kubrick'in ilk klasik filmi oldu ve çoğu zaman savaş hakkında yapılmış en iyi filmler arasında gösterildi. Kubrick, bundan sonraki birkaç yılı hayata geçiremediği projeler üzerinde çalışarak geçirdi. Bunlar Kirk Douglas'ın oynamasını planladığı "I Stole 16 Million Dollars" ve Amerikan İç Savaşını konu alan bir başka senaryoydu. Ayrıca Marlon Brando ile birlikte 6 ay, "One Eyed Jacks" filmi için birlikte çalıştı. Daha sonra Brando filmi kendisi yönetmeye karar verdi. 1959'da Kirk Douglas, "Spartacus" filminin yapımcılığını üstlenmişti. Çekimler başladıktan iki hafta sonra yönetmen Anthony Mann kovuldu ve Douglas, Kubrick'e filmi yönetmesini teklif etti. Kubrick'in çektiği film Akademi Ödüllerinde büyük başarı kazandı.
Soğuk Savaş yılları Kubrick'i oldukça etkiledi ve Red Alert romanından Dr. Stranglove adlı bir senaryoyu uyarladı. Film gösterildiğinde büyük bir hit oldu ve senaryo, yönetmen ve yapımcı dallarında Kubrick, Oscar'a aday gösterildi. Kubrick'in bir sonraki planı Napolyon ile ilgili bir film yapmaktı. Fakat bütçenin çok yüksek olması sebebiyle bunu gerçekleştiremedi. Gelecekte geçen iki bilimkurgu filminden sonra Kubrick yön değiştirdi ve William Makepeace Thackery'nin romanından uyarladığı bir 18. Yüzyıl hikayesi olan "Barry Lyndon"u yaptı. 11 milyon dolara malolan bu dram filmi gişede çok büyük bir başarı elde etmese de eleştirmenler tarafından çok beğenildi. Film 7 dalda Oscar adayı oldu.
Kubrick yine yazar, yönetmen ve yapımcı dallarında aday oldu ve kazanamadı. Kubrick'in bir sonraki filmi "Full Metal Jacket" için aradan 7 yıl geçti. Ünlü "Platoon" filminin hemen arkasından vizyona girmesine rağmen hem seyirciler hem de eleştirmenlerce büyük bir başarı olarak görüldü. Tüm bunlara rağmen sadece senaryo dalında Oscar'a aday gösterildi. "Dr. Strangelove" filminin orjinal negatiflerinin kaybolması üzerine eldeki baskılardan yapılabilecek en kaliteli kopyayı oluşturdu. Kubrick, Mayıs 1990'da Martin Scorsese, Woody Allen, Francis Coppola, Steven Spielberg, Robert Redford, Sydney Pollack, George Lucas gibi yönetmenlerle beraber filmlerin korunması ve yenilenmesi üzerinde çalışan Film Foundation'ı kurdu.
1993'ün Kasım ayında L.A Times'da Stanley Kubrick'in yapay zekayı konu alan "AI" adlı bir bilimkurgu filmini yönetip yapımcılığını üstleneceği bildirildi. 1991'de, Kubrick efektlerin yetersiz olacağını düşündüğü için projeyi durdurmuştu. Ama "Jurassic Park"taki teknolojiyi gördükten sonra çok etkilenmiş ve filmi bir sene içinde çekmeye karar vermişti. Gelecekte geçen filmde yüksek teknoloji ürünü robotlar olacak ve buzulların erimesi üzerine aralarında New York'un da bulunduğu şehirler sular altında kalacaktı. Çok gizli bir şekilde yürütülen projede Warner Bross hiç bir açıklama yapmıyordu. Kubrick, filmi yapmak için bir Nazi hikayesini konu alan "Wartime Lies" adlı filmi yapmaktan vazgeçti.
1995'in Aralık ayının ortalarında, Warner Bross, Stanley Kubrick'in "AI" adlı film için çalışmalarını sürdürdüğünü ama daha önce başrollerinde Tom Cruise ve Nicole Kidman'ın oynayacağı "Eyes Wide Shut" adlı filmi çekeceğini bildirdi. Eylül 1997'de 54. Uluslararası Venedik Film Festivalinde, Kubrick'e, Altın Aslan ödülü verildi. Mart 1999'un ilk haftasında Kubrick, "Eyes Wide Shut" filminin bir öngösterimini Warner Bross'un stüdyo başkanları, Tom Cruise ve Nicole Kidman için yaptı. Tepkiler çok iyiydi ve Kubrick, film için çok heyecanlıydı. Bir iddiaya göre bunun şimdiye kadar yaptığı en iyi film olduğunu söylemişti. 7 Mart 1999'da Stanley Kubrick uykusunda kalp krizinden hayata gözlerini yumduğunda 70 yaşındaydı.
Gençliğinden ölümüne değin ilgisini yitirmediği üç tutkusu yani jazz, fotoğrafçılık ve satranç rejisine çok önemli katkılar yaptılar. Setlerde, çekimler arasında oyuncularıyla maç yapmasıyla tanınan yönetmeni satranca ilgisi planlarındaki matematiksel kesinliğe katkıda bulunmuş mizansen ve montaj anlayışını geliştirmiştir. Profesyonel fotoğrafçılığı planlarını gerçekçi anlayışla yüceltmiş, estetik birikimini artırmış ve ışık kullanımını mükemmelleştirmiştir. Jazz tutkusu ise ritim ve kurgu anlayışını geliştirmiş, müzik seçiminin de yetkinleşmesini sağlamıştır.
Kubrick'in en belirleyici özelliğinden biri de entelektüelliğidir. Sahip olduğu eşsiz kültürel donanımı filmlerine mutlaka aktarır. Her Kubrick filmi, özellikle olgunluk döneminde yaptıkları, yanıtlarından daha fazla soruyu arkalarında bırakırlar. On üç Kubrick filmi, bilimkurgudan savaş filmine, tarihsel epikten tutku öyküsüne çok değişik bir yelpazeye yayılırlar. Hemen hepsi yönetmenin belirli bir tür için gerçekleştirdiği laboratuar çalışması ve o türün kilometre taşlarından biridir. 2001, Doktor Garipaşk ve Otomatik Portakal filmlerinin üçü de bilimkurgudur, ama birbirlerine hiç benzemezler.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.