1549-1557 yılları arasında, dünyanın en güçlü hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle, Mimar Sinan tarafından İstanbul'un en muhteşem abidesi olmak üzere inşa edilmiş yapı.
1549'da temel kazısına başlanan caminin, kaya zemine ulaşma ve temel tutturma işi üç yıl sürdü. Üç yıl da temel hizasındaki inşaat için çalışıldı. Bundan sonra inşaata bir yıl ara verildi. Bu, temelin iyice oturması, bütün ağırlık binince hiçbir yerinde en ufak bir çöküntü olmaması içindi. İnşaata bu nedenle ara verilmesi dünyanın bazı ülkelerinde, İslâm dünyasının en büyük mabedi olacak binanın yapılmasından vazgeçildiği şeklinde yorumlansa da, muhteşem eser, temellerin atılmasından sonra bir yıllık bekletme süresi de dâhil olmak üzere, sekiz yılda tamamlandı.
Süleymaniye Camii'nde asıl kubbenin iki tarafında aynı büyüklükte olmayan dörder kubbe, yapıya muhteşem bir zarafet vermektedir. İç ve dış avlularıyla geniş bir alanı kaplayan caminin esas binası 57 metre genişlikte ve 60 metre uzunlukta bir alan kaplar. Kubbesinin çapı 25,5 metre, yerden yüksekliği de 53 metredir.
Süleymaniye'nin dört minaresi ve bu minarelerin toplam 10 şerefesi vardır. Bu, Kanuni Sultan Süleyman'ın 10. Osmanlı hükümdarı oluşunu sembolize eder. Büyük minarelerin yüksekliği 74 metredir. Minare sayısının dört oluşunu da Kanuni'nin fetihten sonra 4. padişah oluşuna bağlayan tarihçiler vardır.
Mimar Sinan, cami içerisinde sesin iyi yayılması ve duyulması için harika bir teknik kullanmıştır. Bunun için bütün kubbeleri çift kubbe şeklinde yapmıştır. Ayrıca, ortadaki büyük kubbeye, içeriye doğru açık durumda, derinlikleri 50 metreye ulaşan, ağızları 5 metre olan 64 küp yerleştirmiştir. Bu küplerden, küçük kubbelerin köşelerine ve sarkıtların altına da koymuştur. Bundan başka, zeminde, sesi yansıtmak için tuğlalardan boşluk bırakmıştır. Bu sayede Süleymaniye Camii harika bir ses düzenine sahip olmuştur.
Caminin inşaatına yarayacak malzemeler; İstanbul'dan ve imparatorluğun diğer eyaletlerinden; büyük kubbeyi tutan dört somaki sütundan biri Baalbek harabelerinden, biri İskenderiye'den getirilmiş; ikisi de İstanbul'daki yıkık Bizans eserlerinden alınmıştır.
Süleymaniye yalnızca bir heybet ya da bir mimarlık başyapıtı değildir; iç süslemeleriyle de muhteşem bir yapıdır. Minber ve mihrap, mermer oymacılığının; vaiz kürsüsü ve abanoz kapılar, tahta oymacılığının en güzel örnekleridir. Askılar, billur kandiller, tunç şamdanlar eşsiz güzelliktedir. Mihrabın iki yanını süsleyen Kütahya çinileri görülmeye değerdir. Caminin 138 penceresinden giren ışık, renkli camlardan içeriye süzülürken büyüleyici bir görünüm alır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.