Alm. Bescheidungsfeier (f), Fr. Fete (f), de circoncision, İng. Circumcision feast. Erkek çocukların sünet olmalarında yapılan merâsim. Sünnet, erkek çocukların tenâsül organının ucundaki deri kılıfın kesilmesi (işlemi)dir. Arapçada hıtân denilir. İslâmiyette erkek çocukların sünnet edilmesi dînî bir vazifedir. İslâmiyetin şiârıdır. Yâni Müslüman olmanın alâmetlerinden işâretlerinden sayılmıştır. Müslümanlar, herhangi bir zamanda, Yahûdîler çocuk yedi günlükken sünnet yaparlar.
Çocuğun sünnet olmasının belli bir yaşı yoktur. Ancak, yedi ile on iki yaş arası en iyisidir. Sünnet olmayanlarda çeşitli hastalıklar görülür. Fransız kitapları bu hastalıkları Affection du Prepuce adı altında uzun anlatmaktadırlar. Bunlardan birkaçı ise tehlikelidir. Bu sebeple, Avrupa’da ve Amerika’da Hıristiyanlar sağlık sebebiyle, kendilerini ve çocuklarını sünnet ettirmektedirler. Artık tabâbet yoluyla varılan sonuç, sünneti bugün tıbbî bir zarûret, farîza hâline getirmiştir. Nitekim Dr. Dubais Raymond’un; “Sünnet çiçek aşısı gibi bütün erkeklere mecbur edilmelidir.” sözü de bu hususu vurgulamaktadır.
Sünnetin târihi çok eskidir. İnsanla başlar. Çünkü Peygamberler aleyhimüsselâmın âdetidir. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Beş şey fıtrattandır: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyık kısaltmak.” buyurmuşlardır.
Müslüman ülkelerinde bütün erkek çocuklar, ergenlik çağına gelmeden önce bir düğün havası içinde sünnet olurlar. Bu bakımdan sünnet olmaya halk arasında yaygın olarak Sünnet düğünü denir. Yüzyıllardan beri Müslümanlar çocuklarının sünnet düğünlerine ayrı bir önem verirler bunu genellikle âilede birinci mürüvvet olarak kabul ederlerdi. Sünnete karar verilince herkes durumuna göre hazırlıklara başlar. Sandıktan işlemeli yatak takımları çıkarılır, oda takımlarının yüzleri yenilenir, kaplar kalaylanır, ev halkına yeni yeni elbiseler yaptırırlardı. Çocuğun yatağı süslenir. Genellikle işlemeli bir torba içindeki yüce kitabımız Kur’ân-ı kerim baş ucuna asılırdı. Durumu müsâit olan âileler fakir çocukları da tespit edip, onları da sünnet ettirirlerdi. Bugün hayır kurumları, toplu sünnet düğünleriyle bu geleneği devam ettirmektedirler.
Sünnet günü çocuk giydirilir, bineceği at hazırlanır, duâlarla ata bindirilirdi. Sonra evliyâ türbeleri ziyâret edilir, sonra alay hâlinde davullar çalarak sokaklar dolaşılırdı. Eve gelen çocuk, hediyeler verilmeden attan inmez, yakınları, akrabâları hediyeleri verdikten sonra, duâlarla indirilip içeri alınırdı.
Sünnetten önce veya sonra Kur’ân-ı kerîm ve mevlid okunurdu. Sünnet çocuğu el öptükten sonra bâzı yerlerde kirve, bâzı yerlerde sâdıç denilen âilenin çok sevdiği bir şahıs tarafından sıkıca tutulurdu. Mesleğinde usta, eli çabuk sünnetçi, hep bir ağızdan getirilen bayram tekbirleri arasında sünnet ediverirdi. Hemen süslü yatağa yatırılan çocuğa “Mâşaallah, bârekallah” deyip, hayır duâ edilirdi. Misâfirlere şerbet, şekerleme ve benzeri ikramlarda bulunulurdu. Bundan sonra misafirler sırayla çocuğun yatağının yanına gelirler, hediyeler verip ayrılırlardı. Erkeklerden sonra ziyâret sırası hanımlara gelirdi.
Saraylardaki, konaklardaki sünnet düğünleri dillere destan olurdu. Şehzâdelerin sünnet düğünlerinden bâzıları hâlâ anlatılmaktadır. Hali vakti iyi âilelerin sünnetlerinde, kaynayan kazanlarla fakir fukara da doyardı. Misafirlerin yanında herkese açık olan sünnet düğün evi, bayram yeri gibi olurdu.
Eskiden genellikle etli pilav, zerde ikram etmek âdet hâlindeydi. Ayrıca lokum, şerbet gibi şeyler de verilirdi. Günümüzde eski ihtişamında olmasa bile bu güzel âdet her yerde benzeri şekilde devam etmektedir. Örf ve âdetlerine çok bağlı olan Anadolu halkı, sünnet düğünlerine aynı önemi vermektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.