Akdeniz ile Kızıldeniz’i birleştiren, kuzey-güney doğrultusunda insan yapısı bir su yolu. 1869’da ulaşıma açılan kanal, havuzlar kullanılmadan, deniz seviyesinde 169 km uzunluğunda bir geçiş sağlar. Kanal, Hint Okyanusu ile Akdeniz ve Atlas Okyanusunu Avrupa kıyılarına bağlayan en kısa deniz yoludur.
Târihi: Antik Mısır zamanlarında M.Ö. 20. asrın başlarında Nil deltasını, Kızıldeniz’e şimdiki Süveyş Kanalı yakınında bağlayacak bir tatlı su kanalı muhtemelen Firavun Birinci Sesostris zamânında kazılmıştır. Daha sonra Firavun İkinci Necho zamânında M.Ö. 600 civârında restore edilmiş ve Pers Fâtihi Birinci Darius tarafından M.Ö. 500’de tamamlanmıştır. Daha sonraki Ptoleme ve Roma işgâlleri sırasında kanal defâlarca restore edilmiş ve terk edilmiştir. M.S. 7. asırda Aşağı Mısır’ın Arap kumandanı Amr bin Âs radıyallahü anh, bu kanalı tekrar açarak Nil Vâdisinden Mekke’ye nakledilen tahıl için kullanmıştır. Sekizinci asırda, Halîfe Mansur, kanalı askerî sebeplerden dolayı bloke etmiş ve kanal kullanılmaz duruma gelmiştir.
Yeni bir kanal kazılması maksadıyla teşebbüse geçilmesi için 1000 yıldan fazla zaman geçti. Onsekizinci asrın sonunda, Napolyon, Mısır’da bulunduğu sıralarda Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbiriyle irtibatlayan bir kanal yaptırmak istedi. Ama Fransa ilim adamlarından kurulan bir heyet yanılarak Kızıldeniz’in sularının Akdeniz’in sularından yüksek seviyede olduğunu iddia edip, havuzlarla çalışan bir kanaldan başka bir tür kanalın yapılamayacağını söyleyince bu proje terk edildi. Daha başka birçok plân hazırlanılarak kapaksız kanalın mümkün olduğunun isbatı yapıldı, ancak bu uzun zaman aldı.
Süveyş Kanal Şirketinin kurulması: 1830’larda Ferdinand de Lesseps Mısır’da Fransız diplomatıyken geleceğin Mısır Vâlisi Said Paşa ile tanıştı. 1854’te Mısır’a tekrar gittiğinde Said Paşa’dan iki imtiyaz aldı. 30 Ekim 1854 ve 5 Ocak 1856 târihli bu iki anlaşmanın neticesinde alınan kararlara göre, bütün milletlerin geçişine müsaade edilecek olan bir kanal yaptırılacak, ayrıca 99 seneliğine kanalı işletecek bir şirket kurulacaktı. 15 ralık 1858’de “The Compagnie Universelle du Canal Maritime de Suez”, yâni “Süvyeş Kanal Şirketi” ihdas edildi.
Kanal inşaatı: Süveyş Kanalı inşaatına 25 Nisan 1859 târihinde başlandı. Kazma işinin yapılacağı bölge çöl olduğundan birçok güçlükler çıktı. Kazma işi 11 sene devam etti. Önce 6 metre derinliğinde bir servis kanalı kazıldı. Böylece Mavnalarla lüzumlu malzemenin taşınması kolaylaştı. Kahire yakınlarındaki Bulak bölgesinden başlayıp, batı-doğu itikâmetinde İsmailiye’ye kadar süren ve buradan da ikiye ayrılarak, kuzey-güney istikametinde devam ederek, birisi Port Said’e, diğeri Süveyş’e ulaşan bu yardımcı kanaldan halk da istifâde etti. Böylece Süveyş Kanalı inşaatını ikmâl bakımından destekleyen bir tatlı su kanalı açılmakla kalınmıyor, aynı zamanda Nil ile İsmailiye arasında su yolu irtibâtı temin ediliyordu.
Süveyş Kanalı inşaatında, teknik problemler ortaya çıktı. Üstelik bir arada çalışan İngilizler ve Fransızlar birbirlerinin niyetinden şüpheli olduğundan politik güçlükler zuhur etti. En büyük meseleyse finansman problemiydi. 130 milyon Fransız altını tahmin edilen harcamalar (41.860.00 dolar), 287 milyon Fransız altınına (92.414.000 dolar) ulaştı. 10 sene devam eden çalışmalarda 20 bin işçi çalıştırıldı. Bütün mânilere rağmen, kanal 17 Kasım 1869’da trafiğe açıldı. Açılışta gemilerden müteşekkil bir konvoy düzenlendi. Bu konvoyun başında Fransa’nın kraliyet yatı I’Aigle ve bunun güvertesinde de Prenses Ejgénie bulunuyordu. Açılışa Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından, hem Ortadoğu hem de Avrupa ülkelerini temsil edecek şekilde birkaç bin kişi dâvet edildi. 1875’ten sonra, kanal İngilizlerin ve Fransız özel sektörünün eline geçti.
Modernizasyon: Trafik artışına ayak uydurmak için, kanal firması devamlı olarak kanalı geliştirdi. 1869’dan sonra, bu gelişme hızlandı. 1870’te kanal, yüzeyde 60 m, derinde de 22 m genişliğe ulaştı. 1956’da millîleştirmeden sonra yüzey, genişliği 150 m’ye vardı. 10 m derinlikteki zemin genişliği ise 60 m oldu. Aynı sene tatlı su kanalının genişliği 7,5 m’den 10,7 m’ye ulaştı. Kanalda yapılan bu tadilatlar 322 milyar dolar tuttu. Ancak kanal boyu seyahati 45 saatten 15 saate indi.
Güzergâh: Kanalda güney istikâmetine ilerleyenler önce Port Said’e gelirler. Tuzlu Manzala Gölünün bataklık bölgesini geçip Port Said’in 50 km güneyinde 11 km’lik 1949-1951 senelerinde kazılmış geçiş bölgesine varılır. Bu bölgede iki gemi karşılıklı olarak rahatça geçebilir. Diğer taraflarda karşılıklı geçiş çok zordur. Kanalın hemen hemen yarısına yakın yerinde İsmailiye şehri civârında Timsah Gölü bulunur. Kanal, gölün içinden geçer. Kanal İdâre Heyeti, Timsah Gölünün kıyısında yerleşmiştir. Buradan Kızıldeniz’e gitmek isteyen sırasıyla Büyük Acı Göl, Küçük Acı Göl, çölün doğu ucu ve Tevfik Limanından geçer.
Kanalın ekonomik yönü: Süveyş Kanalı’nın dünyânın ekonomisine mühim tesirleri olmuştur. Kanal bir pencere misâli kıtaları birbirine bağlamış ve karşı karşıya getirmiştir. Avrupa’dan Doğu Afrika’ya, Doğu Asya’ya ve Okyanuslara yeni bir güzergâh temin etmiştir. Kanal, önceleri Ümit Burnu’nu ve Afrika sâhillerini baştan başa dolaşan gemilerin yolunu kısaltmıştır. Meselâ, Londra’dan Karaçi’ye gitmek için kanal yolunu tercih eden 9880 km Ümit Burnundan giden 17.400 km yol kat eder. Yolun kısalması demek gemilerin çabuk geri dönebilmesi ve bu da gemilerin performansının üç katına çıkması demektir. Bu sebeple nakliyat ücretleri fazla tutmamış ve eşyâlar daha ucuza nakledilmiş olur.
Yukarıda saydığımız faydaları kanalın trafiğine tesir etmiştir. 1870 ile 1966 seneleri arasında yılda ortalama 500 gemi geçerken 1970’lerden îtibâren yılda 20.000’e çıkmıştır. Bu artışın başlıca sebebini Ortadoğu petrolleri teşkil eder.
Kanalın Mısır tarafından millîleştirilmesi: 26 Temmuz 1956’da Cumhurbaşkanı Nâsır’ın idâresindeki hükûmet kanalı millîleştirerek şirketi tasfiye etti. Ekim ayında İsrail, İngiltere, Fransa kuvvetleri Mısır’a saldırdı. İngiliz ve Fransa birlikleri kanalın iki yanını işgâl ettiler. Ancak ABD ve Rusya’nın kuvvetli baskıları neticesinde bu birlikler BM kontrolünde geri çekildiler.
Kanal Şirketi ilk önceleri Nâsır’ın millîleştirmesini tanımayarak kanalı bildiği gibi idâre etmeye devam etti. Nâsır kuvvet kullanmak istemediğinden bu durum bir müddet sürdü. Ancak Dünyâ Bankasının 13 Temmuz 1958’de Mısır hükûmeti ile kanalın idâresi ve mâlî durumu üzerinde imzâladığı antlaşma Kanal Şirketini mâlî yönden yıktığından, kuruluş kendiliğinden ortadan kalktı. Hükümetin, şirketin yurtdışı varlıklarından olan devlet hissesini hibe etmesi ve 28,3 milyon Mısır lirası tazminat ödemesiyle de mesele kapanmış oldu.
Kanalın siyâsî durumu: Kanalın bir kamu kuruluşu olması ona özel bir siyâsî statü kazandırmıştır. 1888’de İstanbul Antlaşması ile getirilen bu statü aynı zamanda kanaldan hangi ülkeye âit ve mâhiyeti ne olursa olsun bütün gemilerin faydalanmasına imkân tanımıştır. Antlaşmayı imzâlayan devletlerden olan Avusturya, Macaristan, Fransa, Almanya, Türkiye, İtalya, Hollanda ve Rusya’nın günümüz politikaları da anlaşmayla ters düşmediğinden yeni bir karara ihtiyaç duyulmamaktadır.
Mısır’ın İsrail gemilerine ve İsrail malı taşıyanlara koyduğu geçiş ambargosu 1951’de Birleşmiş Milletlerin verdiği emirle sona ermiştir. Arap-İsrail Savaşı sırasında, İsrail birliklerinin 5 Haziran 1967’de kanalın doğu kıyısını işgâl etmesi üzerine, Mısır bu târihten başlayarak sekiz sene müddetle kanalı kapadı. 5 Haziran 1975’te kanal tekrar ulaşıma açıldı. Mısır’ın bu müddet içinde bir trilyon lira geçiş parası elde edebileceği düşünülürse de, diğer devletlere âit gemilerin yollarının uzaması dolayısıyle yaptıkları zarar bu miktarın çok üstündedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.