Türk edebiyatının Batı tesirinde gelişen ilk dönemi. Tanzimat Edebiyatı, 1860’ta Tercüman-ı Ahvâl gazetesinin çıkmasıyla başladı. Servet-i Fünun edebiyatının başladığı 1896 târihine kadar devam etti.
Tanzimat edebiyatı, Divan edebiyatına ve Osmanlı hayat tarzına, örf ve âdetlerine tepki olarak doğdu. İlimde, teknikte ilerlemek, eski ihtişamlı günlerimize kavuşmak yerine, daha ziyâde batının yaşama tarzını, âdetlerini ve edebiyatını benimsemek gerektiğine inanan bu devir şâir ve yazarları yeni bir edebiyat hareketi başlattılar.
Şinâsi, 1860’ta Âgâh Efendiyle berâber Tercüman-ı Ahvâl gazetesini, 1862’de de Tasvir-i Efkâr’ı yayınladı. Bu gazeteler vâsıtasıyla batı taraftarı fikirlerini yaymaya başladı. Şinâsi’den sonra bu edebiyatın başlıca temsilcileri olan Nâmık Kemâl, Ziyâ Paşa, Ali Süâvî ve Ahmed Midhat eserlerinde batılı fikirlerini yaymaya çalıştılar. Tanzimat her sahada bir dışa dönüş olduğu gibi edebiyatta da dışa (Batıya) dönüş vardır.
Tanzimat yazar ve şâirlerinin ayrı ayrı kişilikleri görülür. Hepsinin müşterek taraflarıysa Batı hayranı olmalarıdır. Fransız kültürüyle yetişmişlerdir. Onlar, 18. yüzyılda yaşamış Montesquieu, J.J. Rousseau, Voltaire gibi yazarların düşüncelerine bağlanmışlardır. Vatan, millet, adâlet ve meşrutiyete olan hayranlıklarını dile getirirler. Hepsi, “sanat cemiyet içindir” görüşünü benimsemişlerdir. Edebiyat yoluyla milleti yükseltmeye, dertlere çâre bulmaya uğraşırlar. Yeni fikirler içinde yoğrulmuş bir nesil yetiştirmek arzusundadırlar.
Edip olarak Tanzimatçılar çok yönlüdürler. Hem şâir, hem romancı, tiyatro yazarı, târihçi, tenkitçi, hem de gazeteci olarak çalışmışlardır. Çoğu gizli ihtilâl gruplarına katıldıklarından bir kısmı yurttan kaçmış, bâzıları da hapis, sürgün hayâtı yaşamıştır.
Tanzimat edebiyatını üslup ve düşünce yönünden hazırlayan eserler, metinler ve belgeler üzerinde şimdiye kadar yeteri kadar durulmamıştır. Ahmed Hamdi Tanpınar’ın On dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Târihi ve Prof. Mehmed Kaplan’ın bu döneme âit bâzı incelemeleri vardır.
Bu edebiyatı temsil eden kişilerin çoğu şâir olmalarına rağmen esas değişikliği nesirde yapmışlardır. Batıdan alınan fikir ve kavramlarla nesri büsbütün değiştirmişlerdir. Tanzimatla edebiyatımıza “roman, hikâye, tiyatro, makâle, nutuk” gibi nesir çeşitleri girmiştir. Önceki nesirde, konuya girmeden yapılması âdet olan başlangıç yazılarını attılar, kestirmeden esasa girmek yolunu kullanmaya başladılar. Şâşaalı üslûbu, güzellik ve sanat değerini geri plâna bıraktılar.
Tanzimat devri roman ve hikâyecileri Ahmed Midhat, Emin Nihad, Şemseddin Sâmi, Nâmık Kemâl, Mehmed Murad, Samipaşazâde Sezâi, Recâizâde Ekrem, Nâbizâde Nâzım’dır. Sadullah Paşa, Münif Paşa ve Yusuf Kâmil Paşa da Tanzimat edebiyatını hazırlayanlar arasında görülür.
İlk Tanzimatçılar, Divan şiirinin nazım şekillerinde bir değişiklik yapmadılar. Vezin olarak aruzu kullandılar. Hece vezni de hemen hepsinde vardır. Divan Edebiyatının zengin kâfiyelerine önem verdiler. Başlangıçta sâde bir dil kullanmak istedilerse de bunu uygulayamadılar. Sâdelikten uzak ve halk diline yabancı bir lisan kullandılar. Divan şiirindeki mecaz ve mazmunlardan sıyrılmaya çalıştılar. Tema yönüyle Divan şiirinden tamâmen ayrılan Tanzimat şiirinde yeni fikirler, ferdî temalar ve felsefî düşünüşün ağır bastığı görülür.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.