Taşköprülüzâde Usameddin Ahmed bin Mustafa, 2 Aralık 1494’de Bursa’da doğdu. Dedesi Hayreddin Halil’in Taşköprüdeki Muzafferiye Medresesinde müderrislik yapmış olması nedeniyle ailesi Taşköprülüler olarak tanınmıştı. Taşköprülülerin babası Muslihüddin Mustafa Efendi ise Fatih Medreselerinde müderrislik yapmış bilgin bir kişiydi.
Taşköprülüzâde ilk eğitimini babasından ve amcası Kemaleddin Kasım’dan aldı. Çeşitli bilim dalları hakkında bilgi edindikten sonra İstanbul’da eğitimini tamamlayarak l525’de müderris oldu ve Dimetoka’daki Oruç Paşa Medresesi’ne tayin edildi. Daha sonra İstanbul, Üsküp ve Edirne’de çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. 1545’te Bursa kadısı oldu. 1551’de İstanbul kadılığına tayin edildi. Bu görevi sırasında gözleri kör oldu ve hayatının geri kalan kısmını kitap yazmakla geçirdi. 16 Nisan 1561’de öldü.
Taşköprülüzâde. Kendisi, Kanuni Sultan Süleyman devri ulemasından olduğu halde, Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren her padişahın dönemini bir “tabaka” olarak ele alarak, Osmanlı uleması ve eserleri ile ilgili ulaşıp kaydedebildiği bütün bilgileri on tabakadan oluşan bu eserinde derlemeyi başarmıştır. Fatih devri ulemasıyla ilgili bilgiler esas itibarıyla ona ayırdığı yedinci tabakada bulunmakla beraber, daha önceki ve sonraki tabakalarda da onlarla ilgili önemli bilgiler verilmektedir.
Taşköprülüzâde Fatih döneminden bir asır sonra yaşamış olmasına rağmen, o dönem hakkında ve özellikle kendisinin de iki defa müderrislik yapttığı (1539-1544 ile 1547-1551) Sahn Medreseleri hocalarıyla ilgili, başka bir kaynakta bulunmayan ve daha sonra yazılan Osmanlı kaynaklarında sıkça tekrarlanan ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Taşköprülüzâde’nin anne tarafından dedesinden, baba tarafından dedesi Hayrettin Halil b. Kasım (Öl: 1474-75)(Molla Hüsrev’in kardeşinin talebesi) ile babasının dayısı ve hocası Muhammed b. İbrahim el- Niksari (öl: 1495-96) den naklettiği haberler arasında, Fatih’in Taşköprülüzâde’nin dedesini Sahn medreselerine atamak istediğini, ancak onun bunu kabul etmediğini; babası ve hocası Muslihiddin Mustafa b. Halil’in ( 1453-1528-29) Semaniye Medreselerinden birisinde müderrislik yaptığını, amcası Kasım b. Halil ‘in (1463-1513) Sahn müderrislerinden Tokatlı Molla Lütfi, Molla ibn el- Müeyyed’in ve Molla el-İzari’den ders gördüğünü kaydeder.(s:54)
Taşköprülü-zade’nin kendi hocaları ile babasının hocalarının biyografilerine dikkatle bakıldığı zaman, kendisinin Sahn Medreseleri konusunda birçok bilgiye ulaşma imkanına sahip olduğu anlaşılır.Ulema muhitinde doğup büyüyen ve ulema tarikinin içinde küçük yaştan itibaren bütün hayatını geçiren Taşköprülüzâde, Şakayık adlı eserinde Sahn medreselerinin “Programı” ve “Tedrisat Nizamnamesi”nin hazırlayıcıları olarak ileri sürülen molla Hüsrev ile Ali Kuşçu’nun biyografilerini verir.
Taşköprülüzâde Osmanlı Türklerinin ilk bilim tarihçisidir.Taşköprülüzâde’nin 25 kadar eserinden ikisi, bilim tarihi bakımından çok önemlidir.
1- “Miftah-üs-saade ve misbah-üs siyade” adlı eseri, o dönemdeki bilimlerden ve her bilim dalıyla ilgili eserlerden ve yazarlarından söz eder. 1500 sayfa tutan ve Arapça yazılan bu kitap, yazarın oğlu Kemaleddin Mehmet tarafından “Mevzuat-ül-ulum” adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Kitapta, tıp, kimya, botanik, zooloji, matematik ve fizik gibi bilimlerin o günkü durumları hakkında çok değerli ve aydınlatıcı bilgiler bulunmaktadır. Dr. Adıvar, bu eseri, Osmanlı Türklerindeki ansiklopedilerin en önemlilerinden biri olarak nitelendirmektedir.
2- “Şakaik-ı Numaniye”, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 16. yüzyıl ortalarına kadar olan dönemdeki Osmanlı bilginlerinin hayat hikayelerinden söz eder. Fatih devri ilim hayatı ve uleması ile ilgili en çok bilgi veren kaynaktır.
Yazan: ABDURRAHMAN AKDÜZEN
x
Osmanlı Bilginleri
eş-Şakâiku’n-Nu'mâniyye fi ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye
Taşköprülüzâde Ahmet Efendi,
Arapçadan Çeviren: Muharrem Tan
İz Yayınları
Kanuni döneminin ünlü bilginlerinden Taşköprülüzâde (Taşköprîzâde) Ahmet Efendi Arapça olarak kaleme aldığı Şakâyık’ta Osmanlı bilim dünyasından 502 seçkin simanın entelektüel biyografilerini bir araya getiriyor. İslam tabakat literatürüne Osmanlı-Türk ilim tarihi açısından özgün bir katkı niteliğindeki eser, alim, müderris, tasavvuf büyüğü ve tabipleri, kısacası hem naklî hem de aklî ilim erbabını içeriyor. Bu önemli eseri, klasik bir Türkçe tercümesinde yer alan Nakşî Ahmed’e ait 48 özgün minyatürle birlikte okuyucuya sunuyoruz.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.