Alm. Tennis (-spiel) (n), Fr. Tennis (m), İng. Tennis. Dikdörtgen şeklindeki kort adı verilen bir sahada iki veya dört kişi tarafından oynanan bir oyun. Topa raketle vurularak sahanın ortasındaki ağın üzerinden geçirilir. Gâye topa karşı oyuncunun karşılayamayacağı bir şekilde vurarak puan kazanmaktır. İlk defâ İngiltere’de çimenler üzerinde oynanan bu oyuna çim tenisi denmekteydi. Bugün sâdece tenis olarak adlandırılır.
Her yaşta insan tarafından amatör ve profesyonel olarak oynanan popüler bir oyun olan tenisin oyun kuralları 1913’te kurulan Milletlerarası Çim Tenis Federasyonu tarafından tespit edildi.
Tenis kortunun uzunluğu 23,77 m, eni 8,2 m’dir. Dört kişinin oynadığı kortlar biraz daha geniştir. Kortun tam ortasında 0,91 m yükseklikte bir ağ orta çizgiden her iki tarafa 6,4 m uzaklıkta servis çizgileri bulunur. Çift kişiyle oynanan kortlarda bir de kortun boyuna olan diğer bir çizgi vardır. Kortun yüzeyi çimen, beton, tahta gibi maddelerle kaplı olabilir.
Oyunda kullanılan top, çapı 6,35 cm ve sarı veya beyaz bir bezle kaplı bir küredir. Top 254 cm’den bırakıldığında 134,62-147,32 cm zıplayacak şekilde şişirilir. ABD’de daha çok zıplayan basınçlı toplar da kullanılır. Topa vurmaya yarayan raket tahta, demir, alüminyum veya plastikten yapılıp, ağırlığı 368,5-425 gram olmakla birlikte, ağırlık ve büyüklük husûsunda herhangi bir tahdit yoktur. Boyu 71 cm olan raketin bir sapı bir de naylon tellerle örtülü oval topa vurma kısmı vardır.
Puanlama: Oyunda alınan puanlar sayı, oyun, set ve maç olarak adlandırılır. Topu karşı tarafa geçiremeyen tarafın karşısındaki rakip puan kazanır. Bir tarafın oyunu kazanabilmesi için dört sayı kazanması gerekir. İlk üç sayıda kazanılan puanlar sırayla 15, 30 ve 40’tır. Dördüncü sayı oyun sayısıdır. Her iki tarafın 3 sayı neticesinde puanlarının 40-40 eşit olması hâlinde oyunu kazanmak için bir avantaj olmak üzere peşpeşe iki sayı almak icâbeder. Alamazsa tekrar berâbere olur. 30-0’lık bir skora 30-Löve adı verilir. Altı oyun kazanıldığında set kazanılmış olur. Netice 5-5 ise, seti kazanmak için bir tarafın peşpeşe iki oyun kazanması gerekir. Oyun eğer erkek ve kadınlı oynanıyorsa üç setin ikisini, erkekler oynuyorsa beş setin üçünü alan maçı kazanır
Puanlamadaki enteresan kâideler maçların çok uzun sürmesine sebep olabilir. Teklerde en uzun maç 1966’da Varşova’da King’s Cup Turnuvasında oynanmış ve 126 oyun neticesinde maç 27-29, 31-29, 6-4 skoruyla, çiftlerde 1967’de Newport Casino Dâvetinde 147 oyun neticesinde maç 3-6, 49-47, 22-20 skoruyla bitmişti. Bu tür uzun maratonları önlemek için 1970’te puan sisteminde bâzı değişiklikler yapıldı. Buna göre oyunlar 6-6 ise sırayla atılan 9 servisten 5’ini atan seti veya maçı kazanır. Âni-ölüm sistemi denen bu kuralın bulucusu ABD’li James Van Alen 1958’de Vass diye adlandıran bir sistem geliştirdi. Bu sistemin de skora tesir eden bâzı husûsiyetleri vardı.
Oyun kuralları: Hangi oyuncunun hangi tarafta oynayacağını ve hangisinin ilk servisi atacağını tespit etmek için para atılır. İlk servis kort dışından atılır. Atılan serviste top ağa ve karşı sahanın dışına çıkmaması gerekir. Peşpeşe iki servisi kaybeden sayıyı kaybeder. Ağa çarparak karşı sahaya düşen servise “let ball” denir. Bu durumda servis yenilenir. Ağa değme oyun içinde olursa oyun devam eder. Servisler sırayla kortun sağ ve sol dışından atılır. Tek sayılı oyunlarda kort değiştirilir. Topa yere vurmadan veya bir kere zıpladıktan sonra vurulur.
Oyunun esasları: Topa vuruş şekilleri servis, ön ve arka sürüşler, vole ve küt inme olmak üzere beş türlüdür. Raketin tutuş şekli oyuncuya bağlıdır; doğulu, kıtasal ve batılı gibi adlar alır. Doğulu ve kıtasal tutuş şeklinde raketin iki yüzü, batılı şekildeyse raketin tek yüzü kullanılır. Ön ve arka sürüşler topun yatay vuruşla karşı sahaya gönderilmesidir. Vole, topun raketle duvar gibi kesilmesi; küt inme, yüksek toplara servis atar gibi vurulmasıdır.
Tenis oyununun başlangıcı: 1873’te İngiliz Walter C. Wingfield tarafından başlatıldı. Çim sahalarda zevk olarak oynanıyordu. Ağ yüksekliği, yapılan bâzı değişikliklerden sonra 1884’te 0,91 m olarak belirlendi. İlk tenis şampiyonası turnuvası 1877’de Londra dışında Wimbledon’da yapıldı. Sonradan gözde bir spor hâline geldi. ABD, Kanada ve Avustralya’ya yayıldı. İlk profesyonel tenis 1926’da oynanmaya başladı.
Tenis turnuvaları esas olarak üç katagoriye ayrılır. Birincisi, amatörler de dâhil bütün oyuncuların alındığı açık turnuva; ikincisi, sâdece profesyonellerin oynadığı turnuva; üçüncüsü ise millî amatörler kuruluşuna bağlı profesyonellerin oynadığı bağımsız turnuvadır. Diğer bâzı önemli turnuvalarda sâdece amatörler oynar.
Yurdumuzda tenis oyununu ilk defâ İngilizler oynamışlardır. İstanbul’da bulunan İngilizler aralarında 1900 yılında tertipledikleri maçlarda ortaya üç yıl üst üste kazanana verilmek üzere Çelenç kupası koyarak karşılaşmalar yaptılar. Bu kupayı kazanan ilk Türk teniscisi Suat Subay’dır. 1924’te Türkiye Tenis Federasyonu kuruldu. Bundan sonra yurtiçi ve yurtdışı müsâbakalara iştirak edildi. Yurdumuzda yapılan en büyük tenis yarışması Türkiye birinciliğiyle Çelenç Kupası maçlarıdır. Bunun yanında İstanbul Tenis Eskrim ve Dağcılık Kulübünün düzenlediği İstanbul Milletlerarası Tenis Şampiyonası da yapılmaktadır.
1930 yılında ilk tenis millî karşılaşmasını yapan SedatErkoğlu, Suat Subay ve Sirinya’dan kurulu takımımız Balkan Şampiyonu olmuştur. 1951-1965 yılları arasında aralıksız 14 yıl Türkiye Şampiyonu olan Nazmi Bari, kırılması güç bir rekor sâhibi oldu. Nazmi Bari, 1951 Beyrut turnuvasında tek erkeklerde ikinci (çiftte Suzan Gürel ise birinci); 1952 Beyrut turnuvasında birinci; 1954 Selanik turnuvasında birinci; 1957 İsrâil turnuvasında ikinci; aynı yıl Üsküp turnuvasında ikinci olarak yurdumuzu temsil etmiştir. Takım karşılaşmalarının önemli şampiyonası 1900 yılından beri her sene yapılan Davis Kupası karşılaşmalarıdır. Bu kupada erkekler mücâdele ederler. Dördü teklerde, birisi çiftlerde olmak üzere beş karşılaşma yapılır. Her ülke iki veya dört kişilik takımlar hâlinde Davis Kupasına katılırlar. Türkiye bu kupaya 1959 yılından beri katılmaktadır. Sâdece 1973 yılında ikinci tura geçebilmiştir.
1974’te Balkan Şampiyonasında dördüncü oldu. Türkiye tenisteki en iyi başarısını 1980 İzmir’de yapılan İslâm Oyunları karşılaşmalarında aldı. Bu şampiyonada tek bayanlarda Tevfika Celaloğlu, Çift bayanlarda Tevfika Celaloğlu-Emel Erdem ve karışık çiftlerde Tevfika Celaloğlu-Kemal Ambar çifti birinci oldular. 1989’da Romanya’da yapılan Balkan Şampiyonasında bayanlar çiftlerde Duygu Akşit-Gülber Gültekin üçüncü oldular. 1990 Türkiye Tenis Şampiyonaları tek erkeklerde Alaaddin Karagöz, tek bayanlarda Duygu Akşit, çift erkeklerde Mert Ertunga-Alaaddin Karagöz, çift bayanlarda Duygu Akşit-Yasemin Kaya şampiyon oldular.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.