1939 yilinda Bakü'de dünyaya gelen Tevfik Ismailov 1962 yilinda Azerbaycan Devlet Tiyatro Enstitüsü Oyunculuk Fakültesi'nden mezun oldu. Ayni okulun yönetmenlik fakültesinde egitimine devam eden Ismailov, 1964-70 yillari arasinda Azerbaycan Film Stüdyosu'nda yönetmen olarak çalismaya basladi. Yine ayni yillarda Moskova Yüksek Yönetmenlik ve Senaryo Enstitüsü'nde lisansüstü egitimini tamamlayan Ismailov, bugüne kadar 22'si uzun 4'ü kisa metrajli olmak üzere 26 sinema filmine imza atti, pek çok belgesel ve TV filmleri hazirladi. Yurt içi ve yurt disinda Azerbaycan sinemasini temsil eden Ismailov, bugüne kadar sayisiz ödüle layik görüldü. Ülkesinde akademik düzeyde çalismalar yapan Ismailov, 1994 yiilnda Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde misafir ögretim üyesi olarak göreve basladi. Çesitli toplantilarda, seminer ve sempozyumlarda Türk Cumhuriyetleri ve Sovyet Sinemasi üzerine konusmalar yapan yönetmen, ayni zamanda Azerbaycan Yazarlar Birligi üyesi. Tevfik Ismailov'un daha önce yayinlanmis bes kitabi daha bulunuyor.
'Türkî' sinemanin tarihi
Kalici isler yapilmasi gerektigini söyleyen Azeri yönetmen Tevfik Ismailov'un, bes yil süren titiz çalismasi "Türk Cumhuriyetleri Sinema Tarihi" yayinlandi.
Azeri yönetmen Tevfik Ismailov uzun ve titiz bir çalismanin neticesinde tamamlanan 'Türk Cumhuriyetleri Sinema Tarihi' adli çalismasini yayinladi. Ilk ciltte Azerbaycan Cumhuriyeti'nin sinema tarihini konu eden Ismailov, ikinci ciltte Kazakistan ve Kirgizistan Cumhuriyetleri'nin, üçüncü ciltte ise Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri'nin sinema tarihini ele aliyor.
Özverili ve özgün bir çalisma
Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-Tv Merkezi ve Türk Güzel Sanatlar Vakfi'nin sponsorlugunda gerçeklestirilen bu çalisma, Tevfik Hoca'nin bes yilini almis. Kitaplarda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde sinemanin nasil gelistigi, Sovyetler zamaninda bu ülkelerde sinemanin katettigi mesafe ve bugün sinemanin her bir ülkedeki durumu konu aliniyor. Yaklasik 2100 resimden olusan eserde, sadece bu ülkelerin salt sinema tarihi bulunmuyor, dönemsel önem tasiyan tarihi gelismelere, toplumsal olaylara da yer veriliyor. Bu ülkelerin her birisine en az beser defa gidip arastirmalar yapan Ismailov'un üç ciltlik eserinin bir diger özelligi de kitaplarin Türkçe yazilmis olmasi.
Gezdi, gördü ve yazdi
"1995 yilinda Mimar Sinan Üniversitesi'nde dünyada sinemanin 100. yilini doldurmasi nedeniyle yapilan toplantida, Türk Cumhuriyetleri ve Rus sinemasi üzerine de bir konusma gerçeklesmisti. O zaman bana Sami Sekeroglu Türk dünyasi sinemasi hakkinda bir çalisma yapilmasi gerektigini ve benim böyle bir çalismanin öncülügünü yapabilecegimi söylemisti. Böylece bu çalismanin tohumlari atildi." diyerek üç ciltlik arastirmasinin çikis öyküsünü özetleyen Ismailov, kitap üzerinde arastirmalar yaparken üniversitenin Sinema-TV Merkezi'nden ve Halit Refig'den büyük katkilar görmüs.
Refig'in ilk defa 1963'de Azerbeycan'da gördügünü ancak yillar sonra 1990'larda tanisma firsati buldugunu söyleyen Ismailov, Türk sinemasiyla tanismasinin da bu yillara rastgeldigini belirtiyor: "Sovyetler zamaninda Türk Cumhuriyetleri'nde "Al Yazmalim, Selvi Boylum" ve "Serçe" gibi filmler izleniyordu." Bütün Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ni en az bes kere gezdigini ve kitabinda kulanmak için bu cumhuriyetlerin sinemasini temsil eden yönetmen, film ve oyuncular hakkinda bilgiler içeren dökümanlar topladigini söylüyor.
Necip Fazil, Puskin'den büyük
Arastirmalarin 1995 yilina gelindiginde duraganlasmasinin nedeni ise Sovyetler Birligi'nin dagilmasinin ardindan bu cumhuriyetlerde sinemasinin kabuk degistirmesi ve gerekli ödenekten yoksun kaldigi için kan kaybetmeye baslamasi.
Türk'ün Türk'ten baska düsmaninin olmadigini kaydeden Ismailov, Türk Cumhuriyetleri arasinda kültürel alisveris yerine sadece ekonomik alisverise agirlik verilmesinden sikayetçi. Türk dünyasi Edebiyat Tarihi, Tiyatro Tarihi gibi baska ortak çalismalarin da yapilmasini temenni eden Ismailov, bugüne kadar Türk Cumhuriyetleri'nin yaptigi ortak toplantilarin protokol gezileri, yemek davetleri ve daha sonra unutulacak konusmalarla sinirili kaldigini, gelecek nesillere faydali olabilmek için daha kalici çalismalar yapilmasi gerektigini söylüyor.
Necip Fazil Kisakürek gibi büyük bir sairin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin hiçbirisinin taninmadigini, oysa herkesin Puskin'in siirlerini çok iyi bildigini, Kisakürek'in bir sair olarak Puskin'den çok daha yetenekli bir sair oldugunu belirten Ismailov, "Kisakürek sadece Azerbeycan'da taniniyor. Ne bir Kazak, ne bir Türkmen ne de bir Özbek onu taniyor, bu bir faciadir. Türk halklari ancak ortak kültürel çalismalarla birbirine yakinlasabilir" diyor.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.