Alm. Thora (f), Pentateuch (m); Altes Testament (n), Fr. Thora (f), Pentateuque (m), l’Ancien Testament (m), İng. Torah, The Pantateuch; the old Testament. Allahü teâlâ tarafından, Mûsâ aleyhisselâma gönderilen semâvî (ilâhî) kitap; Mûsevîlik dînini açıklayan kitabın adı. Allahü teâlânın, Peygamberler vâsıtasıyle insanlara gönderdiği ve böylece emirlerini ve yasaklarını bildirdiği semâvî kitapların hepsi yüz dörttür. İnsanlara bildirilen yüz dört semâvî kitaptan yüzüne suhuf ve dördüne de büyük kitap denir. Bunlardan on suhuf Âdem aleyhisselâma, elli suhuf Şis (Şît) aleyhisselâma, otuz suhuf İdrîs aleyhisselâma, on suhuf İbrâhim aleyhisselâma indirildiği meşhurdur.
Tevrât Mûsâ aleyhisselâma, Zebur kitabı Dâvûd aleyhisselâma, İncil kitabı Îsâ aleyhisselâma ve Kur’ân-ı kerîm de Muhammed aleyhisselâma nâzil olmuş, inmiştir.
Allahü teâlânın gönderdiği kitapların hepsi haktır, doğrudur. Yalan, yanlış olmaz. Allahü teâlâ bu kitapları, bâzı peygamberlere, melekle okutarak, bâzılarınıysa levha üzerinde yazılı olarak, bâzılarına da meleksiz işittirerek indirdi. Bu kitapların hepsi Allahü teâlânın kelâmıdır, sözüdür. Bunlar, meleklerin îcâdettiği veya peygamberlerin kendi sözleri değildir. Tevrât’ın aslı da Allah kelâmı olup, sonradan değiştirilmiştir. Asûriler ve Romalılar, Kudüs’ü alıp, Yahûdîleri kılıçtan geçirince Tevrât’ı da yaktılar. Tevrât unutuldu. Sonradan Talmut denilen uydurma bir din kitabı yazdılar. Yahûdîler, Ahd-i Atîk ismini verdikleri bu kitabı, Tevrât olarak okumaktadırlar.
Hazret-i Mûsâ, İsrâiloğullarına peygamber olarak gönderilmişti. Onlara, bugün bütün dinler tarafından esas ahlâk kuralı olarak kabul edilen Evâmir-i aşere (On emir)yi tebliğ etti, açıkladı. Onlara tek bir Allah olduğu îmânını aşılamaya çalıştı. Allahü teâlânın gönderdiği Tevrât adlı kitabı onlara getirdi. Yahûdîler, kendi kutsal kitapları olan Tevrât’a İbrânice olan “Talmut”, “Tanah” veya “Tora” diyorlar. Allahü teâlânın son gönderdiği ilâhî kitap olan Kur’ân-ı kerîmde ve Peygamberimizin hadîs-i şerîflerinde “Tevrât” adı ile zikredilmekte ve Allahü teâlânın kutsal kitaplarından biri olduğu açıklanmaktadır. Müslümanlar bütün ilâhî iktaplara olduğu gibi Tevrât’a da, hazret-i Mûsâ’ya indirildiği şekliyle îmân ederler.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Şüphesiz ki, Tevrât’ı biz indirdik. Onda bir hidâyet, bir nûr vardır. (Mâide sûresi:44)
(Yahûdîlere) söyle ki: Mûsâ’nın (aleyhisselâm) insanlara bir nur ve hidâyet olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıtlar hâline koyup, işinize geleni gösterip açıkladığınız, fakat çoğunu gizlediğiniz o kitabı (Tevrât’ı) kim indirdi'” (En’am sûresi: 91)
Tevrât’ın da sonradan değiştirildiğini Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir. Bakara sûresi 79. âyetinde meâlen; “Artık elleriyle kitabı (Tevrât’ı) yazıp da, sonra onu az bir ücretle satabilmek için; “Bu Allah katındandır” diyenlerin vay hâline!” buyruldu.
Aslında Mûsâ aleyhisselâm zamânında Tevrât’ın çok az yazılı nüshası bulunuyordu. Hazret-i Mûsâ’dan sonra, Yahûdîlerin yaşadıkları yerler düşman işgâline uğradı. İsrâiloğulları darmadığın oldu. Mîlâttan evvel Asurî Devleti iki defâ Kudüs’ü alarak ve mîlâdın 135’inci senesinde Roma İmparatoru Adiriyan, Kudüs’te Yahûdîlerin çoğunu kılıçtan geçirdiler. Tevrât’ları yaktılar. Mûsâ aleyhisselâmdan birkaç asır sonra, Ezra adında bir râhip, elinde Tevrât’ın asıl nüshasının bulunduğunu iddiâ etti. Bu nüsha esas alınarak Talmut veya Tora adını verdikleri din kitabı yazdılar ve çoğalttılar. Bugün Hıristiyan ve Yahûdîlerin elinde bulunan ve (Ahd-i Atîk= Eski Ahid) adını verdikleri kitap buraya dayanmaktadır. Bu ise, ilâhî bir kitaptan daha çok bir târih kitabını andırmaktadır.
Bugünkü Tevrât, Allahü teâlâ tarafından Mûsâ aleyhisselâma indirilen ve Kur’ân-ı kerîmde özellikleri belirtilen ilâhî kitaptan çok uzaktır. Şimdiki Tevrât’ın üç nüshası vardır: 1) Yahûdîler ve Protestanların kabul ettikleri İbrânice nüsha. 2) Katolik ve Ortodokslar tarafından kabûl edilen Yunanca nüsha. 3) Sâmirîlerce kabul edilen Samirî dilinde yazılmış nüsha.
Bunlar Tevrât’ın en geçerli nüshaları olarak bilinmelerine rağmen, gerek aynı nüshanın içinde ve gerekse kendi aralarında birçok konularda tezatlıklarla, çelişkilerle doludur. Hiçbir ilâhî dinde bulunmayan insanlara zulüm telkinleri, peygamberlerden bâzılarına karşı, pek çirkin ve peygamberlik makâmına yakışmayan isnatlar, iftirâlar vardır. Halbuki hakîkî Tevrat’ta bu çelişkiler olmadığı gibi, Cenâb-ı Hakkın Muhammed adında bir Peygamber göndereceği yazılıdır. Kur’ân-ı kerîmin A’râf sûresi 155-157. âyetlerinde meâlen hazret-i Mûsâ’nın yoldan çıkmış kavminin günahlarının affını dilemek için, ikinci defâ Tûr Dağına gittiği zaman, Cenâb-ı Hakk’ın ona ne buyurduğu meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Mûsâ: “Ey Rabbim, dileseydin, daha önce beni ve onları yok ederdin. Aramızdaki akılsızların yaptığı (günahlar) yüzünden bizi yok eder misin' Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Bizim dostumuz sensin, bizi bağışla! Bize merhamet et! Sen bağışlayanların en iyisisin. Sen dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola sokarsın. Bu dünyâda ve âhirette, bizim için güzel olanları yaz! Biz sana yöneldik, dedi.” Allahü teâlâ O’na; “Azâbıma dilediğim kimseyi uğratırım. Merhametim, her şeyi kaplamıştır. Bunu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, zekât verenlere, âyetlerimize inanıp yanlarındaki kutsî kitaplarda yazılı buldukları, Allah’ın Resûlü (habercisi), okuyup yazması olmayan Muhammed’e uyanlara yazacağız. O Peygamber, onlara uygun olanları emreder ve fenâlıktan men eder. Temiz şeyleri helâl ve murdar şeyleri haram kılar. Onların yüklerini indirir ve ağır külfetleri hafifletir. Bu Peygambere inanan, onu sayan, ona yardım eden, onunla gönderilen nûra uyanlar, işte onlar, sonsuz saâdete varacaklardır.” dedi.
Yahûdîlerin son Peygambere inandıkları ve O’nun gelmesini bekledikleri muhakkaktır. Hattâ, bâzı tefsirlerde, Yahûdîlerin özellikle savaşlarda müşkül duruma girince; “Yâ Rabbî! Geleceğini bize vâd ettiğin son Peygamber hürmetine, bize yardım et!” diye duâ ettikleri yazılıdır.
Hazret-i Mûsâ’ya verilen mukaddes kitap Tevrât, kırk cüzdü. Her cüzde bin sûre, her sûrede bin âyet vardı. Şimdi elde bulunan Tevrâtlarda bu kadar âyet yoktur. Çünkü Tevrât’ın ve İncîl’in sonradan bozulduklarını Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir.
Şimdiki Tevrât beş kitaptan meydana gelmiştir:
1. Doğuş (Tekvîn= Genesis): İlk insanın ve âlemin yaratılışından hazret-i Âdem’in Cennet’ten çıkarılmasından, yeryüzüne inişinden, Nuh Tûfanından, hazret-i Yûsuf’un Mısır’daki hayâtından, İsrâiloğullarının Mısır’a gelişlerinden bahseder. Hepsi elli bâbdır (bölümdür).
3. Levililer (Leviticus): Günahların keffâreti, haram, yiyecekler, yasaklanmış evlilikler, dînî âyinler, hayvanlar ve adaklar gibi dînî hükümlerden bahseden bölümdür. Yirmi yedi bâbdır.
4. Rakkamlar (sayılar, a’dât= Numeri): Hazret-i Mûsâ’nın vefâtından sonra İsrâil milletinin Tûr Dağından ayrılıp, Ken’an ülkesine (arz-ı Mev’ûda) girmesinden bahseder. Otuz altı bölümdür.
5. Tesniye (Övme= Deuoronomium).
Kudüs’teki Süleyman mabedinde bulunmuştur. Mûsâ aleyhisselâmın ölümünden, gömülmesinden ve onun için tutulan yastan bahseder.
Son asırlarda Ahd-i Atik üzerinde ilim adamlarının yaptığı tenkîdi araştırmalar, Yahûdî ve Hıristiyanlarca mukaddes kabul edilen ve Allahü teâlâ tarafından gönderildiğine inanılan bu kitapların birçok hatâlarla dolu olduğunu, târihî ve ilmî gerçeklere uymadığını ortaya koymuştur. Dr. Jean Astruc; Conjectures il Parait que Mouse s’est Servi Pour Composer le livie de la Genese adlı eserinde, Tevrâtın yukarıda isimleri geçen beş kısmının çeşitli yerlerden derlenmiş birer kitâp olduğunu yazmıştır. Jean, bir kısmındaki isimlerin değiştirilerek, iki-üç yerde tekrar edildiğine de dikkatleri çekmiştir. Fransız papazlarından, Richard Simon da, Histoira Critique du Vieux Testament kitabında Tevrâtın Mûsâ aleyhisselâma vahy edilen Tevrat olmadığını, sonradan farklı zamanlarda yazılarak bir araya getirildiğini belirtmiştir. Papazın bu kitabı toplattırılmış, kendisi de kiliseden kovulmuştur.
Bugünkü Tevrât, Allahü teâlâ tarafından Mûsâ aleyhisselâma vahyedilen kitap olmadığı gibi, onun zamânında da çok az yazılmış nüshası vardı. Hazret-i Mûsâ’dan asırlar sonra birçok Tevrât nüshası yazılmıştır. Bugünkü hâlini alması, yaklaşık olarak bin yıldan fazla sürmüştür. Bu sebeple Müslümanlar, Mûsâ aleyhisselâmın Hak peygamber olduğuna, Tevrât’ın ona Cebrâil aleyhisselâm vâsıtasıyla vahyedildiğine inandıkları hâlde, bugünkü elde bulunan metnin tahrif edilerek bozulduğunu kabul ederler. Çünkü bizzat Mûsâ aleyhisselâma inen bir ilâhî kitapta, hazret-i Mûsâ’nın kendi vefâtından bahsedilmesi, vefât ettikten sonraki hâdiselerin anlatılması kabul edilemeyecek ilmî bir gerçektir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.