İngiliz White Star Line denizcilik şirketine ait lüks donanımlı Titanic yolcu gemisinin 14-15 Nisan 1912 tarihinde Atlas Okyanusunda batması neticesinde meydana gelen fâcia.
Devrinin en büyük ve lüks yolcu gemisi olanTitanic’in, uzunluğu 271 m, genişliği 28 m, derinliği 29 metre, deplasmanı 60.000 tondu. Çift tabanlı tekne gövdesi 16 su geçirmez bölmeden meydana gelmişti. İçi son derece süslü olan geminin her tarafı pırıl pırıldı. Bir seferde 500 kişi alan yemek salonundan başka kabul salonları, sigara ve kahve salonları, okuma salonları, geniş karyolalı yatak odaları, asansörleri, banyoları, alaturka hamamlarına kadar her şeyi vardı. Kısacası gemi her türlü lüks ve sefâhetin işlenmesine müsaitti. Ayrıca gerek gemiyi inşâ ve idâre eden teknik kadrolar, gerekse içinde yolculuk yapan kimseler, böyle bir geminin batacağına ihtimal bile vermiyorlardı. Bu gemide yolculuk yapamayanlar ise kendilerini bahtsız sayıyorlardı.
Günlerce yapılan hazırlıklardan sonra, aralarında pek çok tanınmış şahsiyetin de bulunduğu 2340 yolcusu olan Titanic, 10 Nisan 1912 tarihinde İngiltere’nin Southamton limanından ABD’nin Newyork şehrine gitmek üzere ilk seferine çıktı. Titanic Atlas Okyanusunda süratle ilerlediği sırada civarda bulunan gemiler telsizle tehlike teşkil edecek buzdağları gördüklerini haber verdiler. Ancak Titanic personeli bu uyarıya aldırış bile etmediler. 14-15 Nisan 1912 gecesi 22 deniz mili hızla ilerlediği sırada, KuzeyAmerika’nın doğusundaki Newfoundlan Adasının 640 km açığında, 15 km boyunda ve 60 m genişliğindeki bir buz dağına çarptı. Çarpma neticesinde su geçirmez bölmelerden beş tânesi hasar gördü. Gemi 15 Nisan sabahı 02.20 sıralarında battı. Çevrede bulunan gemiler kazadan bir müddet sonra olay yerine gelebildiler. Yardımlar neticesinde ölü sayısının artması önlendiyse de 2340 yolcunun 1500’den fazlası öldü.
Fâciada dikkati çeken husus çarpışmayla geminin batması arasında geçen dört saat zarfında, batmak üzere olan geminin içinde telaştan eser görülmemesiydi. Geminin büyüklüğü ve sağlamlığı sebebiyle batmasına ihtimal bile verilmediği için herkes zevk ve sefahetine devam ediyordu. Her türlü içkili eğlence ve fuhuş işleniyordu. Hattâ gemi orkestrası, son dakikaya, su, çalgıcıların dizlerine gelinceye kadar çalmaya devam etmişti.
Kendisinin günün birinde mutlaka denizde öleceğine inanan orkestra şefine arkadaşlarından biri; “Gemi batacak olsa, sen de gemide bulunsan ne yaparsın” diye sordu. Şef; “Derhal adamlarımı toplayıp çalgı çaldırırım.” diye cevap verdi. “Peki hangi havaları çaldırırsın'” sorusuna karşı ise; “O zaman en sevdiğim havalardan birini “Ben sana her zamandan daha yakınım Yâ Rabbi” havasını çaldırırım” diye cevap verdi. Titanic’in ihtiyar orkestra şefi bu kazada dediğini yaptı. Vücûdunun yarısı suya batıncaya kadar; “Ben sana her zamandan daha yakınım Yâ Rabbî” havasını çaldıra çaldıra sulara gömüldü.
Titanic Fâciası üzerine 1913’te Londra’da ilk Uluslararası Deniz Güvenliği Konferansı toplandı. Konferansın sonunda her gemide yolcuların tümüne yetecek sayıda tahliye sandalının bulundurulması, yolculuk sırasında sandalların her an kullanılabilir durumda hazır bulundurulması ve gemilerin radyo mesajlarını tâkip etmeyi 24 saat sürdürmeleri mecburiyeti getirildi. Ayrıca gemilerin Atlas Okyanusunun kuzey kesimindeki buz dağları konusunda uyarılması için Uluslararası Buzdağı Devriyesi kuruldu. Titanic’in enkazı 1 Eylül 1985’te Okyanus’un 3950 m derinliğinde bulundu.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.