Bir öyküyü, sahne olarak düzenlenmiş özel bir yerde, oyuncuların sözleri ve hareketleriyle canlandırmaları sanatı.
Genellikle yazılı bir edebiyat metnine dayanan bir konu sergilenir. Metin ve oyuncuların yanı sıra sahne düzeni, dekor, aydınlatma, kostüm bazen müzik ve dans gibi öğeleri de vardır. Birçok sanat dalı gibi dinsel törenlerden doğmuştur. M.Ö. 6. yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenlerden koparak bağımsız bir sanat dalı olmuştur. Roma döneminde, Orta Çağda ve Rönesans döneminde tiyatronun yapısında, konularında, yaklaşım tarzlarında kimi değişmeler olmuş, bazı yeni öğeler eklenmiş ve çeşitli türler doğmuştur. Tiyatronun gösterdiği gelişim, değişim ve çeşitlenmeler günümüze değin sürmüştür.
Tiyatro, göze ve kulağa seslenen bir sanat türü olarak, toplumu eğlendirmeyi, eğlendirirken eğitmeyi amaçlar. Temel özelliği, oyunu seyircilerin gözü önünde sesle ve hareketle canlandırmadır.
Türklerin çağdaş tiyatro gelenekleri ancak Tanzimat Döneminden sonra Batı etkisiyle başlamıştır. Daha önceleri seyirlik oyunlar denilen karagöz, kukla, orta oyunu ve meddah gibi türlerle varlığını sürdürmüştür.
Çağdaş anlamında ilk tiyatro ürününü Şinasi, 1860'ta yazdığı Şair Evlenmesi adlı oyunuyla vermiştir. Bugün ülkemizde tiyatro sanatı oldukça gelişmiştir. Haldun Taner, Cevat Fehmi Başkut, Orhan Asena, Cahit Atay, Güngör Dilmen, Vasıf Öngören ve daha pek çok yazarımız tiyatro dalında değerli yapıtlar yazmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.