Toksoplasmosis - Bilgiler
13/10/2013 21:00
Alm. Toxoplasmose (f), Fr. Toxoplasmose (f), İng. Toxoplosmosis. Toksoplasma gondii adlı parazitin sebep olduğu bulaşıcı hastalık. Toksoplasma grondii ancak hücre içinde yaşayabilen ve bütün dünyâda birçok kuş ve hayvan türlerinde bilhassa domuz ve insanlarda yaygın olarak hastalık yapan bir parazittir. Parazit üç şekilde bulunur: Trofozoit, erken safhada vücut sıvılarında ve dokularda görülen, hızla çoğalan şeklidir. Kist, bilhassa kas ve sinir dokularında bulunan, yaşayabilir trofozoit taşıyan şeklidir. Müzmin safhada konakçıda belirtisiz olarak bulunur. Ovokist ise, kedilerin dışkılarına geçen şeklidir. Hastalık insana, ovokistin ağızdan alınmasıyla; iyi pişmemiş veya çiğ et yenmesiyle; domuz eti yenmesiyle; anneden cenine kan yoluyla veya nâdiren trofozoitin direkt şırınga edilmesiyle (meselâ, kan nakli yoluyla) bulaşır. Uygun çevre şartlarında ovokistler) bir yıldan daha uzun süre bulaştırıcı kalabilir.

Hastalık insanda akkiz (sonradan) toksoplasmosis; konjenital (doğuştan) enfeksiyon ve retinokoroidit (göz iltihabı) olmak üzere üç tipte görülür.

Sonradan olmuş toksoplasmosiste ateş, hâlsizlik, kas ağrısı, başağrısı, boğaz ağrısı, lenf bezlerinin büyümesi ve deri döküntüleri olur. Karaciğer ve dalak büyüyebilir. Ağır vak’alarda zatürre menenjit, hepatit, kalp kası iltihabı ve retinokoroidit (göz dibi iltihâbı) olur. Belirtiler bir çıkıp bir kaybolabilir. Ama hastaların çoğu kendiliğinden iyileşir.

Konjenital toksoplasmosis annenin gebelik sırasında herhangi bir zamanda toksoplasmosis geçirmesiyle ortaya çıkar. Hâmile kadınların % 1’inde akut enfeksiyon görülür. Bunların % 20-40 kadarında cenine geçer, fakat sâdece küçük bir kısmında düşüklere, ölü doğumlara veya yaşayan bebekte hastalığa sebep olur. Konjenital toksoplasmosis doğumda yerleşmiş olarak bulunabilir veya ilk aylarda ilerleyebilir: Mikrosefali (küçük kafa) veya hidrosefali (büyük kafa), havâleler, zekâ geriliği, zatürre, karaciğer ve dalak büyüklüğü, deri döküntüleri, ateş ve beyinde kireçlenme olur.

Retinokoroiditse 10-30 yaşlarında ortaya çıkan geç bir bulgudur. Gözün retina tabakasını öldüren iltihâptır. Gözde en mühim ve en sık olan hâdise santral korioretinittir. Burada, sarıleke (maküla) tamâmen tutulur ve retina merkezini teşkil eden burada koriyoretinit plağı teşekkül eder. Çocuk çok defâ bununla doğar. Bunun olduğu çocuklarda, o gözde kayma, yâni şaşılık ortaya çıkar. Bu yüzden şaşılık görülen her ufak çocuk, mutlaka dikkatli bir göz dibi muâyenesinden geçirilmelidir.

Teşhis için esas olarak serolojik (serumda yapılan) testler yapılır: Parazite karşı teşekkül eden antikor miktarındaki yükselmeye bakılır. Sabin-Feldman dye testi, kompleman Fiksasyon testi ve dolaylı immün floresan testleri gibi çeşitli serolojik tekniklerden biri kan, beyin omurilik sıvısı ve diğer vücut sıvılarından yapılabilir. Akut (had) toksoplasmosisde teşhis serolojik olarak vücut sıvılarındaki antikor miktarında 4 kat artış olmasıyla veya tek bir yüksek miktar (1/160) görülmesiyle konur.

Tedâvi: Hafif belirtili akut toksoplasmosisin tedâvisi gerekmez. Ancak belirtiler iki haftadan çok süren veya şiddetli belirtileri olan hastalarda; doğuştan hasta bebeklerde, retinokoroidit olanlarda ve hâmilelerde tedâvi icâb eder. Tedâviler bir ay süreyle primetamin ve trisufapirimidin ve folinik asit verilir. Primetaminin etkili yüksek dozları kemik iliği hücrelerine baskı yaparak akyuvar (lökosit), trambosit ve alyuvar (eritrosit) azalmasına (habis kansızlık) sebep olabilir. Primetamin gebeliğin ilk üç ayında verilmez. Bunlarda spiramisin kullanılır. Göz tutulmasında kortikosteroid verilebilir.

Koruma: Hâmile kadınlar toksoplasma antikorları yönünden kan muâyenesinden geçirilmelidir. Bunlar negatif olsa da, hâmileler kedilerden uzak durmalı, iyi pişmemiş veya çiğ et yememelidir. Sebze ve meyveler iyice yıkanmalı veya pişirilmeli ve eller çiğ ete dokunulduktan sonra iyice yıkanmalıdır.

TOKTAMIŞ HAN; Altınordu hanlarından. Babası Mangışlak Hâkimi Tuli Hoca olup, annesi Künçek Hâtundur. 1341’de doğdu. Babasının, Akordu Hanı Urus Han tarafından öldürülmesiyle 1375’te Tîmûr Hanın yanına sığındı. Tîmûr Handan iyi muâmele ve yakın alâka gördü. Otrar ve Savran şehirleriyle, hâkimiyet alâmetlerinden bayrak, asker, at ve davul verildi. Toktamış bu târihten îtibâren yaptığı seferlerle 1378’de Sığnak’ı 1379’da Tîmûr Melik’i mağlup ederek Doğu Deşt-i Kıpçak’ı; 1380’de Kıyat Mama’yı yenerek Batı Deşt-i Kıpçak’ı zaptetti. Altınordu birliğini yeniden kurdu.

Rus knezlerinden Dimitri Donskoy’un merkezi Moskova’ya elçi göndererek itaat etmesini bildirdi. Dimitri’nin bu isteği reddetmesi üzerine ordusunun başında harekete geçen Toktamış Han, birkaç günlük bir muhârebeden sonra Moskova’ya girdi. 24.000 Rus askeri öldürüldü ve pekçok ganimet ele geçirildi. Büyük oğlu Vasil’i rehin olarak Altınordu merkezine gönderen ve beş yıllık haracını ödeyen Dimitri yeniden antlaşmaya muvaffak oldu. Böylece Toktamış Han, Altınordu Devletini Rusya’da tekrar en büyük devlet hâline getirdi.

Toktamış Han, Tîmûr Han İran’dayken, Tîmûrlulara âit Harezm’de adına para kestirdi. Âzerbaycan ve Kafkasya’yı almak için faaliyete geçti. 1384-1385 kışında Tebriz’i yağmalattı. Mısır Memlukleriyle iyi münâsebetlerde bulundu. Toktamış Hanın bu faâliyetlerini Tîmûr Han kendisine ihânet kabul etti. Toktamış Han, 14 Nisan 1395’te Terek Nehri boyunda Tîmûrlulara yenildi. Altınordu başşehri Saray’dan Tîmûr Han tarafından çıkarılınca kaçtı. Toktamış Han, Tîmûr Han tarafından İtil boyundaki Ükok şehrine kadar tâkip edildiyse de yakalanmadı.

Tîmûr Hanın Âzerbaycan’a çekilmesiyle, tekrar toparlanmaya çalıştı. Terek yenilgisinden sonra, Altınordu Hanı îlân edilen Temür Melik ve onun destekçisi Emir Edigü ile mücâdele etmek zorunda kaldı. 1397’de yenilerek, Litvanya Prensi Vitovt’un mültecisi oldu. Litvanyalıların Temür Melik’le mücâdelesine katıldıysa da tekrar yenildi. 1399’dan 1405 yılına kadar kaçak yaşadı. Emir Edigü’nün adamları tarafından dâimâ arandı. Tîmûr Handan özür dileyip, affedildiği de rivâyet edilir. Toktamış Hanın Sibirya’da 1405’teki ölümü Emir Edigü’nün fedâilerince gerçekleştirildiği kabul edilir.

Toktamış Han, Altınordu Hânedanının bilinen ilk çalışkan kuvvetli hükümdarıdır. Cesur olup, bitmek tükenmek bilmeyen bir azme sâhipti. Toktamış Han, dünyânın en büyük hükümdârlarından Tîmûr Han ve devrinde çok kudretli, zekî Emir Edigü ile mücâdele etmesine rağmen, Altınordu Devletini Rusya’da en güçlü devlet hâline getirdi. Rus knezliklerinin büyümesini, güçlenmesini engelledi.

TOKYO; Japonya’nın başşehri. Yüzölçümü 600 km2 olup, nüfûsu da on milyon civarındadır. Honşu Adasının orta kesiminde, Büyük Okyanusun bir girintisi olan Tokyo Körfezinin kıyısında, Sumida Nehrinin ağzında yer alır.

Tokyo’da kışlar oldukça ılık, yazlar ise sıcak ve nemli geçer.

Şehrin merkezinde hendekler ve geniş bahçelerle çevrili İmparatorluk Sarayı yer alır. Sarayın doğusunda, Japon iş dünyâsının merkezi olarak nitelendirilen Maranouçi semti bulunur; kuzeydoğusunda ise pekçok üniversitenin ve basımevinin bulunduğu Kanda semti uzanır. Resmi binalar sarayın güneyindeki Kasumigaseki semtinde toplanmıştır. Millî parlamento binâsı ise Kasumigaseki’nin batısındadır. Dünyâca meşhur bir alışveriş merkezi olan Ginza semti şehrin doğu kesimindedir. Tokyo’nun mîmârisi iki veya üç katlı ahşap evlerden, Meici döneminden kalma taş yapılara ve beton veya çelikten yapılmış gökdelenlere kadar değişen bir çeşitlilik gösterir. Japonya’nın başlıca ibâdet merkezi olan Meici Tapınağı bir millî âbide olarak kabul edilir.

Başlangıçta depreme karşı mukavim olsun diye binâlar 30 metreyle sınırlandırılmış, fakat 1960’lardan sonra bu yüksekliği aşan depreme dayanıklı pekçok yeni binâ inşâ edilmiştir. Bunların başlıcaları Mainiçi Yayınevi, Tokyo Katedrali, Millî Tiyatro ve Milletlerarası Ticâret Merkezidir.

Şehiriçi ulaşım otobüs, metro ve kamuya veya özel sektöre âit elektrikli trenlerle sağlanır. Tokyo’da biri iç seferler, diğeri dış seferlere tahsis edilen iki havaalanı vardır.

Japonya’nın kültür merkezi olan Tokyo’da pekçok müze, kütüphâne ve üniversite bulunur. Ueno Parkında Tokyo Millî Müzesi, Millî Bilim Müzesi, Hayvanat Bahçesi ve Batı Sanatı Millî Müzesi yer alır. Japonya’daki üniversite ve yüksekokulların büyük bölümü Tokyo’dadır. Tokyo Üniversitesi dışındaki başlıca yükseköğretim kurumları Tokyo Teknoloji Enstitüsü, Hitotsubaşi Üniversitesi ve Tokyo Güzel Sanatlar Üniversitesidir. Özel üniversitelerin en meşhurları da Vazeda ve Keto üniversiteleridir.

Tokyo’nun bugün bulunduğu bölgenin yerleşime açılması çok eskilere dayanır. Altıncı yüzyılda Japonya’da kuvvetli bir imparatorluk idâresinin kurulmasından sonra Musaşi vilâyetinin bir parçası oldu. O dönemde Edo (haliç) ismiyle anılan şehir Tokugava şogunluğunun kurulmasına kadar küçük bir balıkçı köyü olarak kaldı. On yedinci asırda büyüyüp genişledi. Meici Restorasyonu tekrar şogunluğa son verip imparatorluğa hâkim olunca Edo’yu başşehir îlân etti ve “Doğunun Başşehri” mânâsında Tokyo ismini verdi.

Tokyo 12 Eylül 1923’teki depremden büyük zarar gördü. Depremden sonra şehir yeniden inşâ edildi ve bu dönemde çevresinde banliyöler teşekkül etmeye başladı. İkinci Dünyâ Harbinde şehir ve çevresi ABD uçakları tarafından bombalandı. Tokyo 1950’lerden sonra ülke ekonomisine paralel bir gelişme göstererek hızla büyüdü ve bugünkü seviyesine ulaştı.

Rusya’dan Tokyo’ya giden Kazak Türklerinin 1938’de yaptıkları câmi, 1985’te belediye tarafından yıktırıldı. Bu târihten îtibâren Tokyo’daki Müslümanlar cumâ ve bayram namazlarını kılamamakta ve cenâzeleri için dînî tören yapamamaktadırlar. Tokyo’nun Yoyogi Sehura mahallesinde bulunan câminin arsası, bugün hâlâ boştur. 3-5 araba için park olarak kullanılmaktadır (1994).

Sonraki
Sonraki Konu:
Yayla

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu