Rus dramatik roman ve hikâye yazarı. 1828’de Tula şehrine bağlı Yasnaya Polyana kasabasında doğdu. Soylu ve toprak zengini bir âileye mensuptu. Çok küçük yaşta öksüz kalarak kardeşleriyle birlikte halası ve teyzeleri tarafından büyütüldü. Kazan Üniversitesine devam edip mezun olamadan ayrıldı. Fransız filozofu Jean Jacques Rousseau’nun fikirlerine hayranlıkla bağlıydı. Basit ve düzensiz bir hayat sürdü. Kazan’dan köyüne dönerek bir süre çiftçilerin ve köylülerin hayat şartlarını düzeltmek için çalıştı.
Başıboşluktan kurtulmak amacıyla orduya girdi. Kafkas Savaşına katıldı. Kafkasya’da üç yıl kaldıktan sonra Sivastopol Savunmasına katıldı. Orada Sivastopol Hikâyeleri isimli meşhur eserini yazdı.
Ordudan ayrılıp uzun süreli bir Avrupa seyahatine çıktı. Bu gezi sırasında sosyete ve materyalizmin etkisinde kaldı. Seyahat dönüşü evlendi ve on üç çocuğu oldu. Çok karışık ve fırtınalı yıllardan sonra hayâtı bir sükûn devresine girdi. Kendini eserlerini yazmaya verdi. Ancak son zamanlarında da, ilerleyen yaşına rağmen, hep yenilik ve değişiklik arayan bir çocuktan farksızdı. Evinin dar çerçevesinden kurtulmak gâyesiyle evden kaçtı. Buda gibi diyar diyar dolaşmak niyetindeydi; ancak yolda hastalandı ve 20 Kasım 1910’da Astapava İstasyonunda öldü. Çocukluğunu geçirdiği Yasnaya Polyana topraklarına gömüldü.
Tolstoy okul hayâtında başarılı olmayan, kendi kendini yetiştirmiş ender romancılardan biridir. Bunda vücut yapısının biçimsizliği ve yüzünün çirkinliğinin de etkisi vardır. Çocukluğunu anlatırken; “Herkesin beni tanımasını ve sevmesini öyle isterdim ki” der. Hayâtı devamlı arayışlar, seyahatler ve bunalımlar içerisinde geçti. Tolstoy’a hiçbir zevk huzur getirmedi. O hayâtın boşluğunu düşünmeye ve insan mutluluğunu bozan ideallerin zararlarını görerek, insanlara Tanrı dışında kurtuluşun bulunmayacağını anlatmaya çalıştı. İncil’e sonradan katılan tezatları görerek kabul etmedi. Ahlâk ve doğruluk üzerinde tavsiyelerde bulundu. Bütün bunları yaparken kiliseye de İncil’in rûhuna ters düşüyorlar suçlamasında bulunuyordu. Nihâyet 1901’de Diriliş ismiyle yazdığı eserlerinin bâzı bölümlerinden dolayı Tanrıyı inkâr ediyor suçlamasıyla aforoz edildi.
Tolstoy düşünce bakımından Rousseau’ya benzer. Onun gibi, insanların ahlâkını bozan sanata düşmandı. Zorbalığa ve büyük mülkiyete cephe almakla birlikte, hayâtıyla düşüncesini bağdaştıramadı.
İdealist ve mistik Tolstoy, gerçeği ele alışıyla çağının en büyük yazarlarından biridir. Üslûbuna dikkat etmekten ve romanı bir sanat eseri hâline getirmekten özellikle kaçınmış, Rus toplumunu ve rûhunu büyük bir güçle yaşatmayı ve tahlil etmeyi başarmıştır. Dâima “sanat için sanat” tezini savunmuştur.
Başlıca meşhur eserleri:
Bir Hayâtın Dönemleri (Çocukluk-Delikanlılık-Gençlik), Sivastopal Hikâyeleri, Harp ve Sulh, Anna Karanina, İtiraflar, Hacı Murad, Diriliş, Serj Baba, Yaşayan Ölü ve Âile Saâdeti.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.