1. Toplumsal Çözülmenin Anlamı
Toplumsal çözülme en basit açıklamayla toplumsal bütünleşmenin gerçekleşememesidir. Toplumsal çözülme, toplumda istenmeyen bir durumu anlatır. Toplumsal çözülme, “bir toplumda maddî ve manevî kültür öğelerinin bir araya gelerek işleyen bir bütün oluşturacak biçimde birbirlerini tamamlayamamasıdır.”
Çözülme sonucu toplumun unsurları (kurumlar, toplumsal grup ve tabakalar) arasındaki bağlantı zayıflar. Bu unsurlar görevini yapamaz duruma düşer. Gelişme yavaşlar, toplumsal sorunlar artar. Toplumun varlığını sürdürmesi tehlikeye girer.
2. Toplumsal Çözülmenin Nedenleri
a. İş Bölümü Yetersizliği
En basit iş bölümü cinsiyete ve yaşa dayalı iş bölümüdür. Zamanla ihtiyaçların ve çeşitlerinin çoğalması, bireysel yeteneklerin farklılığı zanaatları doğurmuş ve meslekî iş bölümü ortaya çıkmıştır. Sanayileşme ile birlikte ise teknik iş bölümü oluşmuştur.
İş bölümü toplumda dayanışmayı güçlendirir. Ancak zaman zaman iş bölümünün yeterince gelişmemiş olması toplumsal çözülmenin önde gelen nedenlerinden birini oluşturur. Bu durum daha çok sanayi ve ticaret alanında yaşanır. Ekonomik büyümeye rağmen bölüşüm üretime katılan unsurlar arasında adil yapılmıyorsa, özellikle emek ve sermaye sahipleri arasında gerilime ve toplumsal çözülmeye neden olur.
İş bölümü sonucu bireyler üzerine aldıkları sorumlulukları yerine getirmezlerse toplumda birtakım çözülme ve çatışmalar ortaya çıkar. İş bölümü yetersizliği bireylerin eğitimlerine uygun mesleklerde çalışamamalarına ve toplumsal çözülmelere yol açmaktadır.
b. Örgütlenme Yetersizliği
Örgüt, “belli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak kurulmuş, bir arada çalışan insan birliğidir.” Bireyler, ihtiyaçlarını gidermek için tek başlarına yeterli olamazlar. Bu anlamıyla toplumsal ve ekonomik örgütler, insanın yaşamını sürdürmesi açısından zorunludur.
Örgütlerde iş bölümü kaçınılmazdır. Bu iş bölümünde, bireyler ya da gruplar arasında eşgüdüm ve uyum sağlanmaya çalışılır. Bu uyum sağlanamazsa, örgüt amaçlarına ulaşamaz ve birtakım toplumsal sorunlar doğar. Bu nedenle günümüzün toplumlarında, siyasî partiler, sendikalar, üniversiteler, dernekler, büyük işletmeler, okullar arasında ve bu örgütlerin kendi içinde sürekli bir iş birliği vardır. Aksi takdirde amaca ulaşmada birtakım sorunlar doğacaktır.
Yukarıda saydığımız örgütlerin yeterince gelişmemiş olması çeşitli toplumsal sorunlara neden olacaktır. Bu nedenle, toplumsal çözülmeyi azaltabilmek için bu tür örgütlerin geliştirilmesi ve aralarındaki uyumun sağlanması önemlidir.
c. Demokratik Kurumlaşma Yetersizliği
Demokrasi, aralarında hiçbir ayırım gözetmeksizin, bütün vatandaşların yönetime katılmasını ifade eder. Halkın demokrasilerde yönetime katılışı doğrudan ya da temsili biçimde olabilir. Demokratik yönetimlerde bireylerin görevleri sadece oy vermekten ibaret değildir. Oy verme yoluyla kendi temsilcilerini seçen toplum üyeleri, aynı zamanda seçtiği temsilcileri denetleme ve gerektiğinde ona verdiği yetkiyi geri alma hakkına sahiptir. O hâlde, bu denetleme nasıl gerçekleştirilecektir?
Denetleme siyasî partiler, kitle iletişim araçları, sendikalar, dernekler gibi sivil toplum örgütleriyle gerçekleştirilir. Bireyler, bu örgütler aracılığıyla taleplerini ve önerilerini ortaya koyarlar. Öte yandan, demokratik kurumlaşma yetersiz ya da işlevsiz ise, bireyler isteklerini yöneticilere aktaramazlar. Böyle bir toplumda ise çözülmeye uygun bir zemin oluşur. Çünkü bireyler, kendi taleplerinin gerçekleştirilmesi amacıyla başka yollara yönelebilirler. Bu ise çeşitli toplumsal kesimler arasında gerilimlerin, uyumsuzlukların doğmasına neden olur. Toplumsal çözülmenin zemini oluşur.
O hâlde, toplumsal daha sağlıklı ve uyumlu sürdürülebilmesi açısından demokratik kurumların geliştirilmesi zorunludur. Aynı zamanda bireylerin demokrasi bilinci geliştirilmelidir. Bu ise siyasal, ekonomik, toplumsal yönden yeni düzenlemelere gidilmesini ve demokratik kurumlaşmayı gerektirir. Örneğin; zorunlu eğitim süresinin uzatılması, vatandaşlık ve insan hakları eğitiminin yaygınlaşması demokrasi bilincini artıracaktır.
d. Millî Birlik Bilincinin Zayıflaması
Millî birlik, toplumsal bütünlüğün sağlanabilmesi açısından zorunludur. Millî birlik bilincinin zayıflaması toplumsal çözülmelere neden olmaktadır. Millî birlik bilincinin zayıflamasının en önemli nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
ü Toplumsal iş bölümünün ve gelir dağılımının adaletli gerçekleşmemesi.
ü Yeni koşulara ve değişmelere uygun toplumsal kurumların ve normların geliştirilmemesi
ü Kültürel öğelerin, özellikle dilin yozlaşması, yabancı dillerin olumsuz etkisinin artması.
ü Aydınların, toplumsal sorunlar ve çözüm yolları hakkında duyarsız kalması ve topluma yabancılaşmaları
Millî birlik bilincinin bulunduğu toplumlarda toplumsal çatışmalar ve çelişkiler en aza inecektir.
Toplumsal Çözülme ve Kültürel Gecikme İlişkisi
Toplumsal çözülme, kültürel gecikme kavramı ile de açıklanabilir. Kültür konusunda da belirttiğimiz gibi kültürel gecikme, “kültürün manevî öğelerinin maddî öğelerine göre daha geç değişmesi” sonucu ortaya çıkar. Kültürel gecikme oranındaki artış toplumsal çözülmeyi hızlandırır. Bir toplumda maddî kültür öğelerinin üretimi ve çeşitliliğinin artması manevî kültür öğelerinde düzenlemeleri gerektirir. Örneğin yeni normlar oluşturulur. Kültürün maddî yanı ile manevî yanı arasındaki uyumlu gelişme toplumsal gelişmeyi hızlandırır.
Eyvallah çok işime yaradı