Toprak Reformu - Bilgiler
29/04/2014 9:30
Alm. Bodenreform, Fr. Réforme Agraire, İng. Land Reform. Bir ülkedeki tarım arâzileri üzerinde, mülkiyet veya kullanma biçimiyle ilgili olarak yapılan planlı ve programlı değişiklikler. Hükümetler veya topluma hâkim sınıf ve gruplar tarafından yapılan toprak reformu çalışmaları târihin ilk devirlerinden beri olagelmiştir. Peygamberlerin bildirdikleri hak dinden ayrılan insanların başına geçen zâlim idâreciler insanları köle olarak çalıştırmışlardır. Ekip diktikleri topraklar üzerinde mülkiyet hakkı iddia etmeleri bir tarafa, karınlarını bile doyuramadıkları zamanlar olmuştur. İnsanları köleleştirerek sömüren bu zalim diktatörleri devirmek, onların uyguladıkları baskı ve zulme son vermek için büyük direniş ve ihtilal hareketleri ortaya çıkmıştır. Bu hareketler neticesinde ortaya çıkan durumlar veya hükümetlerin aldıkları kararlar üzerine toprak reformu uygulamalarına gidilmiştir.

Târihte uygulanan ve bilinen en eski toprak reformu M.Ö. 6. yüzyılda Atina’da yapıldı. Solon’un önderlik ettiği bu reformlar, köylüleri borçlarına karşı ipotek etme ve alacakların hizmetinde çalışma mecburiyeti getiren uygulamaya son verildi. M.Ö. 2. yüzyılda Roma’da Gracchus Kardeşler öncülüğünde gerçekleştirilen toprak reformundaysa, soylular sınıfının elinde bulunan topraklar halka dağıtıldı. Bir kişinin sâhip olabileceği toprak mülkiyetine asgarî ve âzamî sınırlar getirildi. Fakat bu uygulama çok kısa zamanda tersine dönüp, tarım arâzileri yüzyıllar boyunca büyük toprak sâhiplerinin elinde kaldı. Ortaçağ boyunca Avrupa’da hüküm süren Feodalizm (derebeylik) ve kilise hâkimiyetine dayanan mutlakiyet idâreleri Fransız ihtilâliyle yıkılırken, serflik (kölelik) kurumları da tasfiye edildi. Rahiplerin ve ülkeden kaçan kimselerin topraklarına el konarak parçalanan arâziler açık artırmayla satıldı. Böylece küçük âile çiftlikleri kuruldu.

İlmî ve teknolojik gelişmeler neticesinde köylerden büyük şehirlere akın olması sebebiyle, diğer Avrupa ülkelerinde toprak reformunun daha sancısız biçimde gerçekleşmesi sağlandı. İsveç, Danimarka, Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde 19. yüzyılda, İrlanda da ise 20. yüzyılın başlarında toprak reformu tamamlanabildi. Rusya’da 1861’de Çar II. Aleksandr’ın çıkardığı bir fermanla toprak reformu teşebbüsünde bulunulduysa da hedeflenen netice elde edilemedi. 1917’de meydana gelen Bolşevik ihtilâli sonrasında bütün topraklar kollektifleştirme adıyla devlet tekeline geçti. Toprağa bağlı insanları köleleştiren bu sistem birçok sosyal rahatsızlığa sebep oldu. Meydana gelen kıtlıklar sebebiyle milyonlarca insan öldü. Sovyet Rusya’nın peyki durumunda olan ve sosyalist sistemi benimseyen ülkelerde yapılan toprak reformu çalışmaları da birçok huzursuzluklara sebep oldu.

Meksika’da yapılan toprak reformu beklenen neticeyi verdiyse de birçok Latin Amerika ülkesindeyse istikrarsızlığa ve dış müdâhalelere yol açtı. 1952 senesinde Mısır’da geniş çapta gerçekleştirilen toprak reformu, sanâyinin azgelişmişliği sebebiyle ekonomik yönden fazla fayda sağlamadı. Diğer Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin çoğunda da bağımsızlık hareketleri veya ihtilallerden sonra toprak reformları uygulandı. Etiyopya ve Mozambik köklü toprak reformlarına giriştiler. Bu ülkelerde toprağın mülkiyeti devlet tekeline alınırken toprağı işleyenlerle onların mirasçılarının tasarruf hakkı teminata bağlandı. Çin’de komünist idârenin hâkim olmasından sonra toprak reformu yapıldı.

Osmanlı Devleti zamânında beş çeşit toprak vardı:

1. Mülkiyeti millete âit olan topraklar olup, bir kısmı haraçlı, pekçoğuysa öşürlü(uşurlu) idi. Mülk olan topraklarsa dört kısımdı. Birincisi; köy, şehir içindeki arsalar veya köy yanında olup yarım dönümü geçmeyen yerlerdir. Bunlar mîrî toprakken halîfenin izniyle millete satılmış yerlerdir. İkincisi halîfenin izniyle millete satılan mîrî tarla ve çayırlardır. Üçüncüsü uşurlu, dördüncüsü haraçlı topraklardır. Bu dört çeşit toprağı sâhibi satabilir, vasiyet edebilir, vârislerine mîrâs hukûkuna göre taksim olunur.

2. Beytü’l-mâla yâni devlet hazînesine âit olan topraklar. Bu topraklara mîrî topraklar denir. Memleketin çoğu böyle olup, kirâya verilirdi. Sonraları çoğu millete satıldı. Bu toprakları, kirâ verip tapuyla kullanan kimseler ölürse mirasçıları taksim edemezler ve satamazlar. Satılmasını, parasından borcunun ödenmesini vasiyet edemezler. Mirasçılarının malı olmaz. Mîrî toprağı kirâlayan kimse, her şey ekebilir veya kirâyla başkasına ektirebilir. Üç sene boş bırakılan toprak başkasına verilir. Kirâcı mîrî toprağa izinsiz ağaç, asma dikemez. İzinsiz binâ yapamaz. Mirî toprak tapuyla kirâlamış olanın mülkü olmaz. Bu kimseler kirâcıdırlar. Bu kimse ölünce toprağın mirasçısına kirâya verilmesi âdet olmuştur.

3. Vakıf topraklardır. Mahsülünden uşur verilir.

4. Umûmun faydalanması için terk edilmiş meydanlar, çayırlar ve benzerleri.

5. Beytü’l-mâlın yâni devletin ve hiç kimsenin olmayan dağlar gibi, ormanlar gibi yerler olup, buraları işletip mahsül alan kimseler uşur verir.

Osmanlılarda, Kânûnî Sultan Süleyman Han zamânına kadar toprak meseleleri umûmiyetle fetvâlarla hallediliyordu. Kanûnî devrinde Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi tarafından İslâm hukûkuna uygun olarak toprak kânunnameleri hazırlandı. Tanzimata kadar bu kânunnâmeler uygulandı. 1839’da yayınlanan Tanzimat fermanıyla, başka konularda olduğu gibi toprak hukûkunda da birçok mesele çıktı. Arâzî kânunnâmesi yeniden gözden geçirildi. Yapılan düzenlemeyle Tımar sistemi kaldırıldı. Bu yüzden halkın mîrî yâni devlet hazinesine âit topraklar üzerindeki haklarını yeniden ayarlamak gerekti. Yeni bir arâzî kanûnu hazırlamak için Ahmed Cevdet Paşa, Ârif Bey ve Rüşdi Beyden meydana gelen bir komisyon kuruldu. Bu komisyon daha önceki arâzi kânunnâmelerini, nizamnâmeleri ve fetvâları inceledi. Zamânın şartları da dikkate alınarak arâziyle ilgili hükümler maddeler hâline getirildi. Kânunnâme şeklinde düzenlenerek şeyhülislâmın, tanzimat meclisinin, sadrâzamın ve pâdişâhın tasdikinden sonra 6 Haziran 1858’de yürürlüğe girdi. Tanzimat ve Meşrûtiyet devirlerinde bu kânunnâmede belirtilen esaslara göre toprak reformu yapıldı. Bu kânunnâme 1926 senesine kadar yürürlükte kaldı. Cumhûriyetin ilk yıllarında köklü bir toprak reformuna gidilmeyerek, 1926’da kabul edilen Türk Medenî Kânunu’na göre hareket edildi.

1934 senesinde, yurt dışından gelen Türklere toprak vermek gâyesiyle çıkarılan İskân Kânununa göre 4,6 milyon dönüm toprak dağıtıldı. Türkiye’de köklü bir toprak reformu yapılması gerektiği pekçok devlet yetkilisi ve politikacı, tarafından söylendiyse de uygulamaya gidilmedi. 1945’te çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kânunu da büyük toprak sâhiplerinin siyâsî baskıları neticesinde ılımlı bir toprak reformuna dönüştü. Reformla ilgili uygulamalar ancak Demokrat Parti iktidarı döneminde yapılabildi. Büyük bir kısmı hazine arâzisi olmak üzere 1,5 milyon dönüm toprak dağıtıldı. 1960-1971 seneleri arasında toprak reformuyla ilgili birçok kânun tasarısı hazırlandıysa da hiçbiri kânunlaşamadı. Haziran 1973’te çıkarılan 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kânunu’nun uygulanması için Şanlı Urfa ili pilot bölge seçildi. Kânunda belirtilen esaslara göre 1613 âileye âit olan 1,61 milyon dekar arâzi kamulaştırıldı. Bu arâzinin 231.000 dekarı 1218 âileye dağıtıldı. Ancak Ekim 1976’da Adâlet Partisinin mürâcaatı üzerine Anayasa Mahkemesi Kânunu iptal etti. Kânunlaştırıldığı halde dağıtılmayan topraklar, düşük bedellerle eski sahiplerine kirâya verildi. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yürürlüğe girince de bu topraklar eski sâhiplerine iâde edildi.

Toprak reformu uygulamalarını yürütmekle vazifeli olarak kurulan Tarım Reformu Genel Müdürlüğü teknik bir birim olarak devam etti. Bu birim mülkiyete müdâhaleye yönelik bir çalışma yapmaksızın, toprağın verimli olarak işletilmesi, verimliliğin korunarak arttırılması, toprağın erozyonla kaybedilmesinin önlenmesi için çalışmalar yapılmaktadır.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu