Osmanlı-İtalyan Harbi. İtalya, birliğini kurunca diğer Avrupa devletleri gibi sömürge siyâseti tâkibine başladı. Kendi toprakları karşısına düşen Trablus ve Bingazi’yi ülkesine katmak istiyordu. Bu topraklar o devirde Osmanlı Devletinin hâkimiyetinde olduğundan, doğrudan saldırıya cesâret edemedi. Destekçi ve ittifak aradı. Bu gâyeyle; 1902’de Avusturya veFransa, 1904’te İngiltere, 1909’da Rusya ile antlaşmalar imzâladı. Antlaşmalara göre; İtalya, Trablus ve Bingazi de serbest hareket edecekti. İtalya’nın bu faaliyetlerine karşı, devrin Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamîd Han (1876-1909) dâhiyane siyâsî tedbirler aldı. Ayrıca muktedir seçme kumandanlar tâyin ettiği Trablusgarp Tümenini silâh ve mühimmat bakımından takviye ettirdi. Sultan Abdülhamîd Han, siyâsî, askerî ve merkezî tedbirlerin yanında bölgenin kuvvetli, îtibarlı sülâlelerinden Bingazi’deki Senûsîleri de silâhlandırdı. Osmanlı Sultanının merkezî ve mahallî tedbirleri sâyesinde İtalya, denizaşırı sömürgeleri de olan İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya’yla ittifak antlaşmaları imzâlamasına rağmen saldırmaya cesâret edemedi. Bu plânın tatbikâtına Sultan Abdülhamîd Hanın tahttan indirilmesinden sonra başlanıldı.
12 Ocak 1910’da Roma sefirliğinden sadrâzamlığa getirilen Hakkı Paşa, İttihat ve Terakki Partisi programı istikâmetinde siyâset tâkip etti. Hakkı Paşa İtalya’nın topraklarına yakın Kuzey Afrika ülkelerine karşı emellerini bilmesine rağmen, Trablus’taki Osmanlı Tümenini kaldırıp, Yemen’e sevk etti. Tümenin mühimmatını da birçok ihtarlara rağmen İstanbul’a getirtti. Bölge bütün müdâfaa tedbirlerinden mahrum bırakılınca; İtalya’nın teşebbüsleriyle Trablusgarp vâli ve kumandanı Müşir İbrâhim Paşa, vazifesinden alındı. Bütün bunlar İttihat ve Terakki Partisinin akıl almaz bir dış siyâset tâkip etmesinin neticesiydi. İtalya ile mesele çıkarmamak düşüncesinden hareket ettiklerini iddia eden İttihatçılar, sonunda işi ihânete kadar götürdüler. İtalya 14 Şubat 1910 târihinde, Avrupa devletleriyle yaptığı antlaşmalara dayanıp, Akdeniz’deki kuvvet dengesi bakımından Kuzey Afrika’daki bu toprakların İtalya için son derece önemli olduğunu belirterek Trablusgarp’ta imtiyazlar istedi. Osmanlı Hâriciye Nâzırı (Dışişleri Bakanı) Rıfat Paşa müstakil bir devletin hâkimiyet telakkisine aykırı İtalyan teklifini reddetti. Yüzyıllardır Osmanlı hâkimiyetinde yaşayan bölge halkı da sadakatla İtalyan teklifi aleyhine cephe aldılar. İtalya, sömürgeci teklifini dünyâya kendi siyâseti istikâmetinde bildirdi. İtalya 23 Eylül 1911 târihli ilk notasında; İttihat ve Terakki Partisinin Trablusgarp ve Bingazi’de halkı İtalyanlar aleyhine tahrik ettiğinden ve Osmanlı vapurlarıyla bölgeye asker ve mühimmat sevk olunduğundan şikâyet edilip, İtalyan tebaasının ertesi gün o havaliyi terk edeceklerini bildirdi. Bölgedeki durumun vahim bir hâl alacağı belli olunca da, İstanbul’a daha önce getirtilen mühimmat hatâsını telafi edici mâhiyette, bir vapurla bir miktar cephâne gönderildi. Bundan sonra İtalya’nın cüretkârâne teklif ve icraatları bitmez tükenmez bir şekilde devam etti.
İtalya, 28 Eylül 1911 târihinde verdiği yirmi dört saatlik ültimatomda Trablus’la Bingazi’nin tahliye ve teslimini istedi. Hakkı Paşa bu ültimatomu, gayri müslim ve Türk jandarma müfettişliğiyle Osmanlı hizmetinde bulunan İtalyan generali Robilant Paşanın evinde briç oynarken aldı. Sadrâzam brici bırakıp, ültimatomu okumak hareketinde dahi bulunmayınca ev sâhibesi bayan Robilant, meselenin vehâmetini bildiğinden ısrarla okuttu. Ültimatoma 29 Eylül 1911 târihinde verilen cevapta; Osmanlı Devleti toprak bütünlüğünün tanınması şartıyla İtalya’ya bu bölgede iktisâdî ve kısmen siyâsî imtiyazlar verilmesini kabul ettiğini bildirdi. İtalya, ültimatomun cevap târihi olan 29 Eylül 1911’de Osmanlı Devletine harp îlân ettiğini notayla bildirdi.
Harp için önceden bütün hazırlıklarını tamamlamış olan İtalya, modern şekilde techiz edilen 36.000 kişilik bir orduyu çıkarma yapmak için bölgeye gönderdi. İtalyan donanması 1 Ekim 1911 târihinde Libya sâhillerini abluka altına aldı. 4 Ekim’de karaya çıkarılan bir İtalyan müfrezesi, boş bulduğu Hamidiye Tabyasını işgal etti. Bu kolay işgalden cüretlenilip, 5 Ekim’de 1700 bahriye askeri daha karaya çıkarıldı. Kara askerlerinin de sâhile çıkarılmasıyla başlayan harekât neticesinde Trablusgarp vilâyetinin sancak merkezlerinden Humus kasabası 18 Ekimde işgal edildi. 19 Ekim 1911 târihinde Bingazi sâhiline çıkarma yapan, ilk işgalci kuvvetler 20 Ekimde şehre girdi. Fakat bütün bunlara rağmen İtalyanların hâkimiyeti daha çok donanmasının bulunduğu sâhil boylarındaydı.
Vâli vekili ve kumandanlığı üstüne alan Miralay Neşet Bey, şehirdeki çok az sayıdaki kuvvetler ve Sultan Abdülhamîd Hanın silâhlandırdığı Senûsîlerle elbirliği ederek her türlü mahrumiyetler içinde müdâfaa cephesi kurdu. Bölgeye İstanbul’dan kara kuvveti göndermek mümkün değildi. Bunun için Tunus ve Mısır yoluyla gizli olarak ve ayrıca subay, para ve mühimmat gönderildi. Bunlarla Tobruk ve Derne ve diğer kuvvetli müdâfaa hatları kuruldu.
İtalyan ordusu bütün taarruzlarına rağmen sâhilden içeri pek giremedi. Birçok taarruzunun püskürtülmesi İtalyan kumandan ve askerlerini ümitsizliğe düşürdü. İtalyan ordusunun askerî îtibârı dünyâ kamuoyunda sarsıldı. İtalya bunu telâfi etmek için, donanmayla Rodos, Oniki Adalar ve Boğazları işgâl etmek istedi. Bununla Osmanlı Devletini tehdit ederek bölgeye yardım gönderilmesini engellemeyi düşünüyordu. İtalya, Osmanlı donanmasının bölgeye hareket etmemesinden faydalanarak Rodos ve Oniki Adayı 1912 baharında işgal edilebildi. İtalyan donanması, 1912 yazında Çanakkale Boğazını zorladıysa da, kuvvetli müdâfaa karşısında geri çekilmek zorunda kaldı.
Trablusgarp Harbi devam ederken, 8 Ekim 1912’de Balkan Harbi çıktı. İtalya’nın bütün muvaffakiyetsizliklerine rağmen Balkan Harbi çıkınca Osmanlı Devleti cephe sayısını azaltmak ve Trablusgarp meselesini halletmek üzere Londra’da İtalya ile görüşmeleri başlattı. Osmanlı-İtalyan görüşmeleri antlaşmayla neticelendi. Osmanlı-İtalyan Antlaşması 15 Ekim 1912 târihinde Lozan’ın iskelesi olan Ouchy’de imzâlandı. Trablusgarp Harbine son veren Antlaşma, üç parçası gizli olmak üzere dört parça hâlindeydi. Açık parça on bir madde olup, şunları ihtivâ ediyordu:
Türkiye Trablusgarp ve Bingazi’yi, İtalya da işgal ettiği adaları derhal boşaltacaktır. İtalya, bölgede İslâm dîninin serbestiyetini kabul edip, hutbelerdeHalifenin ismi zikredilmesine, pâdişâhın (Nâib-üs-Sultan) ünvânıyla bir temsilci bulundurmasına, bu temsilcinin tahsisâtını mahallî gelirlerden almasına, Trablusgarp ve Bingazi kâdısının Meşîhat makâmı tarafından tâyin edilmesine ve bu kâdının seçeceği (nâiblere mahallî gelirlerden aylık verilmesine, evkaf (vakıflar)ın istiklâline, yerli eşrafın da iştirâk edeceği bir meclis tarafından yeni idâre esaslarının tanzimine izin verildi. Nâib-üs-Sultan ile kâdının tâyininde Osmanlı ve İtalyan hükümetlerinin izni alınacaktı. Trablus ve Bingazi’den Düyûn-ı Umûmiyyeye para verilmeye devam edilecek ve yıllık taksit miktarı iki milyon İtalyan liretinden, yâni takriben 90.000 Osmanlı altınından aşağı olmayacaktı. Kapitülasyonların kaldırılmasında İtalya hükümeti Türkiye’ye yardım edecekti.
Trablusgarp ve Bingazi İttihat ve Terakki Partisinin affedilmez gaflet ve hıyânetiyle kaybedilmesine rağmen, harbe katılan gönüllü subaylardan Binbaşı Enver Bey, parti yayın organlarınca “Bingazi kahramanı” ünvânıyla tanıtıldı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.