Alm. Uranus (m), Fr. Uranus (f), İng. Uranus. Güneş sistemini meydana getiren gezegenlerden biri. Güneş sisteminin üçüncü büyük gezegenidir. Güneş merkez alınarak yapılan sıralamada Satürn’le Neptün arasında, yedinci gezegen olarak yer alır.
Astronomide 0 veya H sembolleriyle ifâde edilir.
Kütlesi: 14,56 x Dünyâ’nın kütlesi (8,73 x 1021 ton)
Hacmi: 60 x Dünyâ’nın hacmi
Yoğunluğu: 0,28 x Dünyâ’nın yoğunluğu (1,2 gr/cm3)
Ekvator çapı: 52,400 km
Kutup Çapı: 43.900 km
Yüzey Çekimi: 0,9 x Dünyâ çekimi
Kaçma hızı: 22,3 km/sn
Yörünge hızı: 6,8 km/sn
Eksenin eğimi: 8°
Güneş’e ortalama uzaklığı: 28,70 x 106 km
Dünyâ’ya en uzak mesâfesi: 12,2 Astronomi birimi
Dünyâ’ya en yakın mesâfesi: 11 Astronomi birimi
Güneş etrâfında dönüş süresi: 84,01 Dünyâ senesi
Kendi etrafında dönüş süresi: Bu konu ihtilâflıdır. 1930’da 10,8 saat, daha sonra spektroskopla 23 saat ve radyoteleskopla 12,3 saat olarak ölçülmüştür. Günümüzde 1930’da yapılan 10,8 saatlik ölçüm tercih edilmektedir.
Işığı yansıtması: % 90
Uydu sayısı: 5
Ancak çok iyi hava şartlarında görülebilmesi yüzünden Uranüs’ün keşfi 18. asra kadar mümkün olmamıştır. 13 Mart 1781’de disk teleskobunun kâşifi Sir William Herschel ilk önce kuyruklu yıldız zannettiği Uranüs’ün varlığını fark etti. Gözlemlerine devam eden Herschel cismin kuyruğu olmadığını bir ay kadar sonra anladı. Daha sonra cismin hareketinin orbital (belli bir yörünge üzerinde) olduğunun tespit edilmesiyle bu cismin bir gezegen olduğu katiyet kazandı. Herschel’den dört ay kadar sonra A.J. Lexell de bu yeni gezegeni tespit etti ve Güneş’e uzaklığını 19 astronomi birimi olarak hesapladı. Herschel’in, zamânın İngiltere kralı Üçüncü George’un hatırasına “Georgium Sidus” diye adlandırdığı gezegene halk arasında daha çok “The Georgian” denildi. Uranüs ismiyse daha sonra J. E. Boder tarafından kullanıldı ve bütün dünyâda benimsendi.
Gezegen hakkında son gelişme Mart 1977’de gerçekleşti. NASA bu târihte yaptığı bir açıklamada gezegenin etrâfında Satürn’ün etrâfında olduğu gibi halkalar mevcut olduğunu bildirdi. Yapılan ilk tespitler halkaların gezegen ekvatorundan 18.000-26.000 km yükseklikte ve 10-97 km genişliğinde yerleşmiş bulunduğunu ortaya çıkardı. ABD ve SSCB’nin Uranüs yakınından geçen insansız uzay araçlarının verdiği bilgilerle de halkaların en büyüğünün çapı 1,5 km’yi geçmeyen kaya parçalarından müteşekkil olduğu anlaşıldı.
Uranüs, büyük bir teleskopla incelendiğinde 10 cm çaplı, mavimsi-yeşil bir dâire olarak görülür. Gezegenin merkezinde (ekvatorunda) enlemesine geniş bir yarık vardır. Bu yarık gezegenin hemen hemen tamamını sarar. Vâdi oldukları zannedilen enlemesine birkaç karanlık yarık daha görülür. Ancak boyuna hiçbir işâret yoktur. Bu sebeple gezegenin kendi etrafında dönüş müddeti uzun süre tespit edilememiş, bu ancak Doppler prensibinden faydalanılarak bulunabilmiştir. Ancak bu konuda tam bir birlik yoktur. Çeşitli gözlemlerden değişik neticeler alınmıştır.
Gezegen üzerinde bulunan karanlık bölgeler Güneş’ten gelen ışığın kırmızı, sarı, turuncu ve kızılötesi kısımlarını emerler. Uranüs’ün mavimsi-yeşil görünmesinin sebebi budur. Uranüs’ün atmosferi çeşitli gazlardan müteşekkildir. Kütle çekiminin yanında gezegenin manyetik özelliği de atmosferin mevcudiyetini sağlamaktadır. Uranüs atmosferinde en çok amonyak (NH3) ve metan (CH4) bulunur. Kuşaklar hâlinde atmosferi kaplayan gazların miktarı Jupiter’dekinden fazla, Satürn’ünkünden ise azdır. ABD’de Arizona ve Pasedena (Kaliforniya)da yapılan çeşitli rasatlar -200°C’lik yüzey hararetinin amonyağın donmasına sebep olduğunu ve böylece atmosferde en çok bulunan gaz olarak metanın geriye kaldığını ortaya çıkardı. Güneş sistemini meydana getiren gezegenlerin ortak özellikleri gözönüne alınarak yapılan tahminlere göre Uranüs’te büyük miktarlarda hafif elementler (hidrojen, helyum gibi) bulunduğu zannedilmektedir. Ancak hidrojen hâriç diğer elementler hakkında tahminden ileriye gidilememiştir. Çeşitli bilginlerin yaptığı araştırmalar ve uyduların verdiği bilgiler, Uranüs’te hidrojen-karbon nispetinin 70/1 olduğunu ispatladı. Helyum/Hidrojen oranı ise 3/1 olarak bulundu. Gezegen yüzeyinden 18 km yükseğe kadar çıkan atmosferdeki gazların yüzeye iki atm. (Dünyâ’dakinin iki katı)lik bir basınç yaptığı da yine son araştırmalar neticesinde keşfedildi.
1894’ten 1932’ye kadar Uranüs üzerinde rasatlar yapan W. Becker gezegeninin parlaklığının 8,4 senelik peryotlar hâlinde azalıp-çoğaldığını tespit etti. 1936-1947 arasında aynı konu üzerinde çalışan J. Ashbrook da böyle sekiz senelik bir parlaklık değişikliğinden bahsetti. Gezegenin yörüngesinin dünyâya yakınlaşıp uzaklaşmasıyla ilgili bu konu üzerinde fotoelektrikî rasatlar yapan Giclas ise parlaklık değişikliğinin olmadığını iddia etti. Böylece Uranüs yörüngesinin kesin şekli ve Uranüs-Dünyâ arası mesâfenin azalıp azalmadığı konusu karanlıkta kaldı.
Uranüs’ün günümüze kadar tespit edilmiş önemli diğer bir özelliği de eksenin eğikliğidir. Eksen meylinin 8° olması, yâni yörünge düzlemiyle eksenin 82°lik bir açı yapması gezegenin bir varil gibi görünmesine sebep olur. Aynı zamanda iki mevsim meydana gelir ve bir mevsim 20 sene sürer. Bu durum dönüş özelliğine de bağlı olarak gezegenin her bir bölümünün 20 sene karanlıkta kalmasına sebep olur. Aydınlık mevsimi de yine 20 sene sürer. Gezegenin aydınlık tarafında -200°C’nin altında olan harâretin, karanlık kısımda bunun çok altına düştüğü tahmin edilmektedir.
Uranüs’ün uyduları: Ocak 1787’de Uranüs’ün kâşifi Herschel aynı zamanda bu gezegenin uyduları olduğunu ortaya çıkaran ilk kişi oldu. Herschel’in Titania ve Oberon adını verdiği bu iki uydudan sonra Maltalı William Lassel ile yardımcısı A. Marth, Ariel ve Umbriel isimli diğer iki uyduyu keşfettiler. William Lassel bu iki uyduyu araştırırken zamânında var olanlardan teknik olarak daha üstün bir teleskop kullanmıştı. Bu yüzden ilk başta ona kimse inanmadı. 20 sene sonra Washington’da 60 cm’lik bir teleskopla yapılan rasatlar neticesinde Ariel ve Umbriel’in mevcudiyeti katileşti. Uranüs’ün uydularının bâzı özellikleri şunlardır:
Uranüs’e Kütle
Uydu Keşfi ve kâşifi Uzaklığı Çapı (Ay: 1)
Ariel 1851-W. Lassel 192.000 km 800 km 0,0177
Umbriel 1851-W. Lassel 267.000 km 600 km 0,0070
Titania 1787-W.Herschel 438.000 km 1100 km 0,592
Oberon 1787-W.Herschel 586.000 km 1000 km 0,0348
Miranda 1948-G.P.Kuiper 130.000 km 300 km 0,0012
Dâirevî yörüngeler üzerinde hareket eden uyduların en mühim ortak özelliği yörünge düzlemlerinin meyillerinin fazlalığıdır. Uydular, gezegenin yörünge düzlemiyle 98°, ekliptik düzlemiyle de 97,8°lik bir açı yaparlar. Bu sebepten dolayı Uranüs ve uydularının hareketi birbirine tamâmen zıttır. Uyduların çizdikleri yörünge gezegeni kuzeyden güneye doğru kat eder.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.