Alm. Schlaf (m), Fr. Sommeil; somme (m), İng. Sleep; nap. Şahsın hissî veya diğer uyarılarla uyandırılabildiği tabiî ve normal olan şuursuzluk hâli. Uyanık kalmayı temin eden bir merkez mevcuttur. Bu merkezin yeri beyinde Retiküler Formasyon denilen bölgedir. Ortabeyinden buraya gelen mesajlar Retiküler Uyarıcı Sistem vâsıtasıyla beyin kabuğuna iletilir. Bu uyarılar da omurilik aracılığıyla kişiyi uyanık tutar. Uykunun anahtar bölgesiyse beynin daha altında bulunan Pons’tadır. Bu bölgeden her 90 dakikada bir uyku uyarısı gönderilir ki buna Paradoks Uyku denir. Fakat insanlar aktif oldukları zamanlarda bunun farkına varamayabilirler. Gün ortasında ağır basan uyku hâlinin sebebi budur. Gün boyu her 90 dakikada bir tekrar eden bu safha, uyku durumunda da devam eder.
Uyanıklıktan uyumaya doğru geçen bir şahsın beyin dalgaları kaydedildiğinde uykunun değişik safhaları olduğu tespit edilir. Bu safhalar başlıca ikiye ayrılır: Birinci safha yavaş dalga uykusudur ve bu da iki dönemdir; hafif ve derin uyku dönemleri. Hafif uykuda elektroensefalografide alfa ve düşük voltajlı delta dalgaları görülür. Derin uykuda ise yüksek voltajlı yavaş delta dalgaları vardır. Daha sonra uykunun ikinci safhası olan Paradoks Uyku dönemi gelir. Bu safha her 80-90 dakikada bir gelir ve 5 ile 20 dakika kadar sürer. Organizmada bu safha esnâsında bâzı değişiklikler olur; fakat bu safhanın faydasının ne olduğu henüz bilinmemektedir. Bu Paradoks Uykunun süresi kişinin yorgunluğuna göre değişir. Çok aşırı yorgunlarda 5 dakika kadar sürerken yorgun olmayanlarda 20 dakika kadar sürer. Bu safhanın bâzı özellikleri vardır. Bütün kaslar gevşemiş, kalp atışları ve solunum hızlı ve düzensizdir. Rüyâ bu safhada görülür. Gözlerde, el, kol ve bacaklarda hareketler, konuşma, kıpırdama hep bu uyku bölümündedir. Elektroensefalografide düşük voltajlı alfa dalgaları görülür.
Normal zamânın dışında insan vücûdunda bir “iç zaman” biyolojik zamanı vardır. Bu zamanda da çeşitli bölümler vardır ve belirli bir kalıba göre tekrar ederler. Bu iç zaman kalıbını her insanın günlük faaliyetleri, çalışma durumu, güneş ışıkları, gürültü, hava durumu ve atmosferdeki daha birçok faktör belirler. Beyin ve diğer organların biyolojik zamanla ilgili fonksiyonları bu kalıba göre icrâ edilir. Bu sebepten dolayıdır ki gündüz çalışan bir insanın uykusu gece gelir. Çünkü, gece uyanıklığı sağlayan uyarıcı sistemin hafiflemesi, uykuyu temin eden uyarıların üstün hâle geçmesine yol açar. Eğer Retiküler Uyarıcı Sistemin çalışması hiç hafiflemez veya uyumaya zorlayan merkez az çalışırsa kişi uzun müddet uyanık kalabilir. Bunun aksi hâlindeyse uzun müddet uyuyabilir. Sara hâlinde Retiküler Uyarıcı Sistem çok fazla çalışır ve aynı zamanda şuursuzluk vardır. Bu normal bir durum değildir.
Uyku ihtiyacı her insan için sâbit değildir. Yaşa, mesleğe, sosyo-ekonomik çevreye ve daha birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterir. Bir aylık bebek bir günün 21 saatini, 6 aylık bebek 18 saatini, 1 yaşındaki çocuk 15 saatini, 4 yaşındaki çocuk 12 saatini, 12 yaşındaki bir çocuk ise 10 saatini uyumalıdır. Erişkin birisi için bu 8 saattir. Fakat rûhî ve bedenî yönden çok sıhhatli şahıslarda 4-5 saate inebildiği gibi bâzı hastalıklarda 10-12 saate kadar yükselebilir. Her şahsın kendi durumuna göre belirli bir uyku ihtiyacı vardır. Uyumanın gecikmesi hâlinde davranış, sinir sistemi ve bütün vücutta negatif yönde değişmeler olur. Huzursuzluk, başağrısı, unutma, anlamada zorluk, konsantrasyonda zayıflık, solunum sistemi gibi bâzı vücut sistemlerinde rahatsızlıklar görülür.
Uykunun normalden fazla olmasının ise hiçbir faydası bulunmadığı gibi birçok zararları olabilir. Migren başta olmak üzere çeşitli baş ağrıları, dikkat bozuklukları, fizik ve mental beceriksizlikleri bunlardan bâzılarıdır. Vakit kaybı ise en büyük zarardır. Bu yüzden küçük yaştan îtibâren belirli bir çalışma temposu ve buna uygun bir uyku ihtiyacının teşekkül etmesine çalışılmalıdır. Güneş ışıklarının yayılmaya başlamasından sonra uykuya devam etmek, gündüz çalışan biri için gece uyumak değildir. Bu şahıs gündüzün ilk saatlerini uykuda, gece uyuması gereken saatlerin ilk birkaçını da uyanıklıkta geçiriyor demektir. Bu durum kişinin biyolojik zaman kalıbına uygun olmadığı için sağlığına menfî yönde tesir eder. Gündüz çalışıp, gece uyuyan bir insan ihtiyacı olan uykunun küçük de olsa bir bölümünü gece yarısından önce uyumalıdır. Böyle olursa güneş ışıkları yayılmağa başlamadan önce rahatlıkla uyanır ve önünde sağlıklı ve büyük bir gün mevcut olur. Tabiî bu husus sıhhatine ve hayâtının her ânına büyük kıymet verenler içindir. Bu şekilde uyuyan bir şahıs, günün öğle vaktinde, uyku dalgalarının ağır bastığı bir zamanda bir müddet daha uyursa vücûdunun biyolojik ritmi tam mânâsıyla bir denge kazanır. İslâmiyette de gün ortasında bir miktar uyumak sünnettir, bu uykuya “kaylûle” denir.
Uyku birtakım ilâçlarla etkilenir. Uyku ilâçlarının birçoğu Paradoks Uyku safhasını baskılayan uzun bir uyku dönemi temin ederler. Uykunun gelişini engelleyici ilâçlar da mevcuttur. Amfetaminler denilen bu ilâç grubunu daha çok talebeler uyanık kalmak için ders çalışmak gâyesiyle kullanmaktadırlar. Bu son derece tehlikeli ve yan tesirleri olan bir uygulamadır. Vücûdun dengesini bozar, alışkanlık yapabilir.
Uyku bozuklukları: Bu başlık altında uykusuzluk, kâbuslu uyku, uyurgezerlik gibi konular incelenebilir. Bunlardan en çok görüleni uykusuzluk, uyuyamamadır. İnsomnia denilen bu durum bir hastalık olmayıp, çeşitli şartlarda ortaya çıkabilen bir belirtidir. Bebeklerdeki uykusuzluk çoğu zaman sindirim bozukluklarına, açlığa ve herhangi bir rahatsızlığa bağlıdır. Kirli bez, yetersiz veya aşırı giydirme, kıl kurdunun uyarılarıyla rahatsız olma, kalça çıkıklığı veya diğer hastalıklar sebep olabilir. Çocuklardaki uykusuzluk ise daha ziyâde psikolojiktir. Bunlarda, gece korkuları olsun olmasın diğer nörotik bozukluklar da görülür. Tırnak yeme, uyurgezerlik, parmak emme vb. Bâzı çocuklar ışıksız veya kapısı kapalı odada uyuyamazlar. Yetişkinlerdeki uykusuzluk tok veya aç yatmaya, kahve, çay içmeye, akşam zihnin önemli bir hususla meşgul olmasına bağlı olabilir. Günlük hayâtın âniden değişmesi, uyku, yemek, çalışma düzensizlikleri ciddî uyku bozukluklarına yol açabilir. Karın ağrıları, öksürük, sık idrar, cilt uyarılarının yol açtığı uykusuzluklar tedâviyle kolay düzelir. Yetişkinlerde uykusuzluğun en sık görülen sebebi depresyondur. Bu şahıslarda uyuyamamanın yanısıra, kilo kaybı, iştahsızlık, cinsî arzularda azlık, huzursuzluk, konsantrasyon yetersizliği, hâfıza zayıflığı da bulunur. Bunlar yatar yatmaz uyuyabilirler, fakat birkaç saat sonra uyanırlar ve tekrar uyuyamazlar. Nörozlu, şizofrenli şahıslarda da uyuyamama görülür. Alkol kullanma önemli bir uykusuzluk sebebidir. Böbrek hastalıkları, siroz, kalp hastalıkları, romatizma ve kas iskelet rahatsızlıklarında da görülür.
Gece korkuları (kâbus) çocuklarda sebepsiz olabileceği gibi ateşli durumlarda sık rastlanır. Erişkinlerdeyse çeşitli zehirlenmelerde görülür.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.