Taşkent'ten Türkiye'ye göçmüş bir Türk ailesinin çocuğu olan Kaçı, Yanya belediye başkanlarından Mehmed Emin Efendi'nin oğlu, Çanakkale Savaşı'nın kolordu komutanlarından Esad Paşa'nın küçük kardeşi ve bankacı Kazım Taşkent'in amcasıdır.
1899-1900'de 52. Sınıfın birincisi olarak ve kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp akademisini bitirdi ve Yemen'de bulunan IV. Ordu'da hizmete başladı. Burada İmam Yayla ile yapılan savaşlarda, bölgede barışın sağlanmasında büyük rol oynadı. Daha sonra Diyarbakır Tümeni'ne kurmay başkan olarak atandı ve Erzincan'a Müşir Zeki Paşa komutasındaki IV. Ordu karargahına nakledildi.
31 Mart Vakası'ndan sonra, Hareket Ordusu komutanları ile İttihatçıların isteği üzerine İstanbul'a Harbiye Nezareti'ne tayin edildi.
1909'da Mahmud Şevket Paşa, Harbiye Nazırı olunca, Harp Okulu ve Kuleli'de bozulan askeri disiplin ve inzibatı sağlayabilmek düşüncesi ile Harb Okulu komutanlığına getirildi. Rütbesi kurmay binbaşı olmasına rağmen, verilen her görevi başarı ile sonuçlandırmasını bilen Vehip Bey, 1912 yılına kadar bu önemli göreve devam etti.
Balkan ve I. Dünya savaşlarında büyük yararlıklar gösteren genç subayların yetiştiği bu dönemde Vehib Bey, Harp Okulunun gelişmesinde, modernleşmesinde, savaş gücünün, askeri disiplinin arttırılmasında büyük çaba harcadı.
1912'de Yanya müstahkem mevkii komutanlığına ata-nan Vehip Bey, burada kolordu komutanı olan ağabeyi Esad Paşa'nın emrinde görevlendirildi. Balkan Savaşı'nda 20 Eylül 1912'de seferberliğin ilanı üzerine, şiddetli Yunan saldırıları karşısında Yanya kalesini 20 Şubat 1913 tarihine kadar kahramanca savunmayı başaran Vehib Bey, kalenin teslim protokolünü Metaksas ile karşılıklı görüşerek yaptı. Ancak, Yunanlılar tarafından Atina'ya götürüldü ve do-kuz ay süre ile tutuklu kaldı.
Vehib Bey Balkan Harbi sonunda esaretten döndüğünde albaylığa yükseltildi. 22. Hicaz Tümen Komutanlığına atandı ve I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale cephesinde Liman Von Sanders'in yönettiği V. Ordu emrinde, Güney Grubu Komutanı olarak 15. Kolordu Komutanlığını yaptı. Vehib Bey önce 3. Tümeni ile Kumkale Yeniköy kıyılarını korumaya ve 11. Tümeni ile Çanakkale'de Besike kıyı-larını savunmaya çalıştı. Düşman, Gelibolu yarımada-sına çıkınca, 15. Kolordu güneye geçerek, kuzeydeki Esad Paşa komutasındaki kuvvetlerle İngiliz saldırısını durdur-mak yolunda büyük çaba harcadı. Mustafa Kemal Bey (Atatürk), Anafaratalar'da düşmanı durdurunca Esad Paşa, kardeşinden bu cephenin takviyesini istedi, Vehip Bey, sıkışık durumda bulunmasına rağmen, önce Nuri Conker'i alayı ile Mustafa Kemali desteklemeye gönderdi ve 8 Ağustos'ta bütün 8. Tümeni Esad Paşa'nın em-rine verdi.
Başkomutan Vekili Enver Paşa tarafından II. Ordu Komutanı olarak görevlendirilen Vehip Paşa, Erzurum Kalesinin Ruslar tarafından düşürülmesi üzerine 23 Şubat'ta ordu, komutanlığından affını isteyen Mahmud Kamil Paşa'nın yerine tayin edildi. Üç misli üstün Rus kuvvetleri karşısında 300 km lik bir cepheyi 50 bin kişilik ordusu ile tutmaya çalışan Vehib Paşa, uğradıkları çetin saldırılara, şiddetli kışa, iaşe ve silah ikmali güçlüklerine rağmen kuvvetlerini dağıtmadı hatta eriyen birliklerinden Kafkas Tü-meni adını verdiği yeni kuruluşlar meydana getirdi. Ayrıca, Kızıl İhtilal üzerine Bolşeviklerin savaşı durdurmasından yararlanarak 12 Şubat 1918'de iki kolla ha-rekete geçti, 24 Şubat'ta Trabzon'u, Mart'ta Hopa'yı, alarak kalan bütün kuvvetleriyle 1914 sınırımıza ulaşmayı başardı. Kaybettiğimiz yerlerin geri alınmasından doğan bir sevinçle ordusuna yeni bir ruh kazandıran ve Başko-mutanlıkça kendisine Batum, Kars ve Ardahan bölgesinin ele geçirilmesi emri verilen Vehib Paşa 25 bin kişilik bir kuvvetle 26 Mart 1918'de eski sınırları da aşarak Batum üzerine yürüdü. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'nin imzalanması üzerine Vehip Paşa bu bölgeden ayrılarak İstanbul'a geldi.
Enver, Talat ve Cemal paşaların Almanya'ya kaçmasına rağmen İstanbul'da kalan ittihatçılardan çekinen hükümet, vekiller heyeti kararı ile tutuk-lattığı 63 kişi arasında Vehip Paşa'yı da Bekir Ağa Bölüğü'ne hapsettirdi. Tahliye edildikten sonra tekrar arandığını fark eden Vehip Paşa İtalya'ya kaçarak kendisini kurtarabildi. Daha sonra Almanya, Romanya, Yunanistan ve Mısıra giden Vehip Paşa, İtalya - Habeşistan harbinde Habeş ordusuna komutanlık yaptı. Sekiz ay süren Habeşistan İtalya Harbi sırasında emrindeki kuvvetlerin azlığına rağmen, İtalyanlar Vehip Paşanın cephesini bir karış geri süremediler. Ancak, Kuzey Cephesi düşürülerek imparatorun yurdunu terke mecbur bırakılması üzerine Vehip Paşa da erlerini silah ve cephanelerini beraberlerinde bırakarak memleketlerine yolladı. Bir süre daha İskenderiye'de kalan Vehip Paşa İstanbul'a döndü ve yurt topraklarında hayata gözlerini yumarak, Karacaahmet'te mezarlığına gömüldü.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.