Alm. Tierarzt, Veterinär (m), Fr. Vétérinaire (m), İng. Veterinary surgeon; ABD veterinarian. Ehlî ve yabânî hayvanların hastalıklarının teşhis ve tedâvileri, ıslâhıyla uğraşan kimseye verilen isim. Her türlü hayvan hastalıklarının teşhis ve tedâvileri hayvanların üreme ve ıslâhlarıyla gıdâ kontrol hizmetleri zoonoz hastalıkların (hayvanlardan insanlara bulaşan) önlenmesiyle uğraşan meslek dalına veteriner hekimlik denir. Veteriner hekimlik mesleği dünyâda en eski târihe sâhip meslek dallarından birisidir. Hayvanların ehlîleştirilerek insanlara faydalı olmaya başlamasıyla birlikte veteriner hekimlik mesleği de ortaya çıkmaya başlamıştır.
Hayvanların ehlîleştirilmesiyle insanların beslenme işi daha düzenli hâle gelmiş, bunların et, süt, yumurta, yün gibi verimlerinin daha fazla arttırılarak en yüksek verim elde etme yolları araştırılmaya başlanmıştır.
Yüksek verim elde etme araştırmalarıyla birlikte hayvanların verimlerinin düşmesine veya ölümlerine sebep olan hastalıkların teşhis ve tedâvi yolları da araştırılmıştır. Bunlarla ilgili araştırmaların mîlâttan önceki yüzyıllarda Türklerde, Hindistan’da, Eski Çin’de, Mısır’da ve İran’da yapıldığı arkeolojik kazılarda çıkan târihî eser ve papirüslerden anlaşılmaktadır.
Daha sonraki yüzyıllarda da gelişmeler devam etmiş, İslâmiyetin dünyâya yayılmasıyla birlikte diğer ilim dallarında olduğu gibi, veteriner hekimlik mesleği de gelişme göstermiştir. Yunancadan tercümeler yapılmış, eski bilgilerden faydalanarak Müslüman baytarlar yeni yeni teşhis ve tedâvi usûlleri geliştirmişlerdir. Bunların sonucu olarak at, koyun, keçi, sığır, deve gibi hayvanların hastalıklarının nasıl teşhis ve tedâvi edileceğini anlatan binlerce kitap yazılmıştır. Misâl olarak 9. yüzyılda yaşamış olan İbn-i Ahi Hizam’ın Kitab al-Hayl val-Baytara isimli 30 bâblık eserinde at, katır, deve, sığır ve koyunların hastalıkları ve ilâçları hakkında günümüzde dahi geçerli olan bilgiler vardır.
Avrupa’da ise bu meslek İslâm baytarlarının kitaplarının tercümesiyle gelişmeye başlamıştır. Mikroskobun keşfiyle de hastalık sebeplerinin teşhis ve tedâvisi daha kolay hâle gelmiştir.
Osmanlılarda babadan oğula geçme baytarlık yanında ilmî öğretim düzenine bağlı ilk veteriner okulu İstanbul’da Harbiye Mektebinde “Baytar Sınıfı” adıyla özel dershâne olarak kuruldu (1842). Sultan Abdülmecîd Han devrinde tıbbiyeye bağlandı. 1909’da Harbiye Nâzırı Mahmûd Şevket Paşanın gayretiyle Selimiye’deki İtfâiye Kışlasına taşındı. Veteriner Teşkilâtı daha sonra Nâfia Nezâretine alınarak Ziraat, Orman ve Maadin Nezâretine bağlandı. Avrupa’ya öğrenci gönderildi. Salgın hayvan hastalıkları ile mücâdele için gereken aşı ve serumları hazırlamak üzere bakteriyoloji ve hayvanlardan yüksek verim elde etmek için zooteknik kurumları açıldı. Bakteriyoloji kurumu daha sonra beşerî ve baytarî bakteriyolojihâne olarak iki kısma ayrıldı. Pendik’te 1913’te bir bakteriyolojihâne kuruldu. Burada ülke hayvanlarının salgın hastalıkları için üretilen aşı ve serumlar yeterli olmadığından yeni bakteriyoloji kurumları faaliyete geçti. Ankara-Etlik’te bir bakteriyoloji ve seroloji kurumu kuruldu. Cumhûriyet döneminde kurulanlarla birlikte bugün 8 adet veteriner kontrol ve araştırma enstitüsü ile Kayseri, Denizli, Antalya, Diyarbakır, Adana, Bursa, Konya, Samsun, Elazığ, İzmir’de hastalık teşhis ve gıdâ tahlil laboratuvarları açıldı. Osmanlı Devleti döneminde hayvan ırklarını ıslâh etmek amacıyla Eskişehir (Çifteler), Malatya (Sultansuyu), Adana(Çukurova), Kurtuluş Savaşından sonra Bursa (Karacabey), Samsun (Karaköy’de) haralar, Bandırma ve Ereğli’de merinos ırkı yetiştirme çiftlikleri, Tekirdağ (Muradlı), Tokat (Kazova), Antalya (Boztepe), Çanakkale (Kumkale’de) inek ıslâh kurumları açıldı. Ayrıca Ankara’da Lalahan Zooteknik Araştırma Enstitüsü, Bursa Merinos Yapağı Muayene Laboratuvarı Türkiye’deki veteriner kurumlarının mühim bölümlerindendir. 1937 târihli ve 3203 sayılı Ziraat Vekâleti Vazife ve Teşkilât Kânunu ile baytar terimi yerine veteriner terimi kullanılmaya başlanmıştır.
Veteriner Fakültesi, Türkiye’de ilk defâ 1889 târihinde yüksek okul olarak Halkalı’da kurulmuştur. Öğretim süresi 4 yıldı. Önceleri ilk iki yılı sivil tıbbiye talebeleriyle son iki yılı ise Halkalı’da yatılı olarak geçiren veteriner talebeleri daha sonra Kadırga’da bir konak satın alınarak bir araya toplanmışlardır. Burası da kâfi gelmeyince Tunuslu Hayreddin Paşanın Sultanahmed’deki konağında Mülkiye Baytar Mektebi Âlîsi olarak 1921’e kadar öğretim yapılmıştır. Okul 1921’de yanınca, Selimiye’deki Askerî Baytar Mektebine taşındı ve Yüksek Baytar Mektebi adını aldı. 1933’te burası da kapatıldı. Cumhûriyetin 10. yıldönümü günü Veteriner Fakültesi adıyla Ankara’da öğretime başladı. 1939’da öğretim süresi 5 yıla çıkarıldı. 7 Temmuz 1948’de AnkaraÜniversitesine bağlandı.
Veteriner Hekimler Birliği: Yurdumuzda hayvancılığın gelişmesi için çalışmalar yapmak paraziter ve salgın hayvan hastalıklarıyla mücâdele etmek ve bu konuda Tarım Bakanlığına yardımcı olmak üzere 1954 yılında özel kânunla kurulmuştur. Tüzel kişiliğe sâhiptir. Kamu kuruluşu niteliğinde meslek kurumudur.
Türkiye’de veteriner hekimin görevleri arasında; hayvan sağlığı yanısıra doğrudan insan sağlığı vardır. Veteriner hekimler, hayvan hastalıkları konularında ihtisas yaparak mütehassıs oldukları gibi hâlen tıp fakültelerinde mikrobiyoloji ve bakteriyoloji ihtisası yapma imkânına da sâhiptir. Böylece doğrudan insan sağlığıyla ilgili konulara da girmişlerdir. Hayvan sağlığının korunması insanların zoonoz (hayvandan insana bulaşan) hastalıklardan korunması, hayvanların verimlerini yükseltmek gâyesiyle ıslâh edilmeleri, hayvânî ürünlerin (et, süt, yumurta, peynir, yoğurt vs.) ve yemlerin muâyene ve kalite kontrollerinin yapılması veteriner hekimin görevleri arasındadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.