Voltaire (asıl adı François Marie Arouet) (1694-1778) Paris’te doğdu. İlk eğitimini Cizvit okulunda aldıktan sonra hukuk okudu. 23 yaşındayken saray soylularından Duc d’Orleans hakkındaki yergileri yüzünden Bastille’de hapis yattı. Orada yazdığı Oidipus trajedisiyle ün kazandı. Sivri dili nedeniyle sürgüne gönderildiği İngiltere’de üç yıl kaldı. Burada İngiltere’deki yönetim ile kendi ülkesindeki düzeni karşılaştırdı. Döndüğünde yazdığı ‘İngiltere Mektupları’ isimli yapıtı yine ortalığı karıştırdı.
Voltaire’in başarısı onun bütün kitaplarını yasaklayan ve oyunlarını daha üçüncü gecede sahneden kaldıran sansür kurullarının etkinliğiyle perçinlendi. Sonuçta Paris halkı oyunlarının açılış gecelerinde tiyatroları dolduruyor, oyunlarının en iğneleyici bölümlerini ezberliyordu. Kitapları bir yeraltı teşkilatının el kitapları gibi elden ele dolaşıyor, yabancı ülkelerde de ilgiyle okunuyordu. Voltaire’in toplumun ahlakını bozduğu yolundaki resmi suçlama aslında basit bir ahlaksızlık suçlaması değildi. Bu, komunist Rusya’da rejimi eleştirmek gibi bir şeydi, yani hükümeti eleştirmek veya iktidar hakkında birtakım kuşkuları dile getirmek, suçlamayı yapanlara göre ahlaksızlığın en çirkin biçimiydi. Gerçi Voltaire’in oyunları ve fantastik romanları genellikle yabancı ve garip diyarlarda geçiyordu, ama herkes bunların altında yatan ironik söylemi anlıyor ve kahkahadan kırılıyordu.
Çağdaşlarına sürekli olarak özgürce düşünme çağrısı yapan Voltaire bağnazlık çağında ortaya çıkan ilk ileri görüşlü kişi olarak bu çağı akıl çağına dönüştürmüştür. Voltaire sade ve içten gelen inançlara karşı olmamıştır. O boş inan sahiplerini alaya almış, kör inançları hor görmüştür. Voltaire hoşgörüsüzlük ve zulüme varan baskıdan nefret eder, bunların egemen olduğu eylemleri sürekli olarak eleştirirken öfkenin sağduyuya, ateşin ışığa dönüştürülmesi çağrısında bulunurdu. “Benim işim düşündüğümü dile getirmektir,” diyordu. Düşünceleri 99 cildi bulan oyun, şiir, roman ve makalelerde toplanmıştır. Zamanının ünlü kişilerine 8000 civarında mektup yazmıştır. Bütün Avrupa Voltaire’in kralların ilahi hakları, kutsal engizisyon ve omzu kalabalıklar hakkındaki düşüncelerini okuyor, ancak kendi ülkesinde sansür, bu düşüncelerin yer aldığı kitapları meydanlarda yakıyordu. Voltaire bir cümlesiyle önemli bir kişiyi yerin dibine batırabilirdi. Örneğin, Kardinal Mazarin için “Yapmadığı bütün iyi şeylerden dolayı suçludur,” demişti.
İlerleyen yaşlarında yazar özgür Cenevre Cumhuriyeti’ne sığınmayı uygun gördü. (1755) Avrupa’nın önemli şahsiyetleri kendisini orada ziyaret etmeye başladılar. Kırışmış yüzündeki cin gibi gülümsemeyle konuklarını ağırlıyor ve Avrupa’daki en nitelikli sohbetlerini yapıyordu onlarla. Üç gün için gelen konuklar üç ay kalmadan edemiyorlardı. “Tanrı beni dostlarımdan korusun,” diyordu Voltaire, “ben düşmanlarımla baş etmesini bilirim.”
Azim ve cesaret küpü olan bu adam ülkesini taparcasına seviyor ve sevgili Paris’ini ölmeden önce bir kez daha görmek istiyordu. 1778 yılında bir Şubat günü döndüğünde Paris sevinç içindeydi. Ulusal Akademi bağrına basmıştı onu. Comedie Française basamaklarında bütün oyuncular onu selamlamak için toplanmıştı. Yeni oyunu baştan sona alkışlar içinde oynandı.
Mayıs ayında 83 yaşındaki yaşlı adam ölüm döşeğindeydi. Tüm inancını özetleyen son sözlerini bir vasiyetname gibi bırakıyordu bize: “Tanrı sevgisini kalbimde taşıyarak, dostlarımı severek, düşmanlarımdan değil, boş inandan nefret ederek ölüyorum.”
Kilise tarafından dini törenle toprağa verilmeyi reddettiğinden cenazesi kilise ve kraliyet tarafından aşağılanacağı açıktı. Fakat sevenleri Voltaire’in cenazesini birtakım desteklerle aralarında taşıyıp evin kapısında bekleyen görevlilerin onun henüz sağ olduğuna inanmalarını sağlayarak şehir dışına çıkardılar ve uygun biçimde toprağa verdiler onu.
Fakat Fransa, müstebit hükümdarlarıyla mücadelesini sürdürerek sonunda Voltaire’in görmek istediği düzene kavuştu. “Ey halk, uyan, zincirlerini kır!” diye bağıran Voltaire’in sözleri yerini buldu. 1791’de, Voltaire’in fikirlerinin de etkin olduğu Fransız devrimi tüm hızıyla hüküm sürerken Voltaire’in naaşı Paris’e geri getirilerek Bastil’in yıkıntılarının ortasında bir gece boyunca zafer katafalkına kondu. İnsanlar uzun kuyruklar oluşturarak saygı gösterisinde bulundular, sonra da Fransız büyüklerinin gömülü olduğu Pantheon’daki şimdiki yerine taşıdılar onu. Cenaze alayı ilerlerken üzerinde “İnsanın aklına kanat taktı ve bizi özgürlüğe uçurdu,” yazan bir bayrak dalgalanıyordu havada.
“Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım.” Birçok kişi bu ünlü deyişin Voltaire’e ait olduğunu sanır, ancak anılan deyiş Voltaire’in yaşam öyküsünü yazanlardan birinin onun ömür boyu sürdürdüğü düşünce özgürlüğü yolundaki mücadelesini çok özlü ve güzel bir biçimde yansıtmak amacıyla kaleme aldığı bir cümledir.
Diğer başlıca yapıtları arasına Sezar’ın Ölümü, Zadig, Micromegas, Candide, Felsefe Sözlüğü sayılabilir.
Yazan: Haluk Erdemol
- - - - - - - -
Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:
Voltaire 21 Kasım 1694'te Paris'te doğdu. Asıl adı François-Marie Arouet'dir. Bir Cizvit okulunda okuyup hazcı yaşam felsefesini benimsedi burada. Daha sonraları ise zekâsı ve hoş sohbetliliğiyle Paris sosyetesinin gözdesi oldu.
1717'de ülkeyi yöneten Orléans dükünü hicveden bir yazı yazdığı için tutuklandı ve on bir ay Bastille'de yattı. Hapisten çıktıktan sonra Oedipe ve Henriade adlı trajedilerini yazarak büyük başarı kazandı. Dönemin en büyük trajedi yazarı olarak geçmeye başladığı sıralarda Voltaire ismini kullanmaya başladı.1726'da Rohan düküyle kavga etmesinin ardından beş ay Bastille'de kaldı, daha sonra İngiltere’ye sürüldü.
Burada dönemin ünlü isimleriyle tanıştı. Edebiyat akımlarıyla, bilimsel gelişmelerle ilgilendi. 1729'da Fransa'ya döndü.Döner dönmez yeni yatırımlar yaptı ve kendine bir servet edindi. Tarihe yöneldi, yeni bir türü deniyordu. Yayınladığı Felsefe Sözlüğü, Fransız siyasal rejimini eleştiriyordu. Yerleşik dinsel ve siyasal kurumları açıkça karşısına alıyordu. Bu yüzden yeniden tutuklama kararı çıktı. Bunun üzerine Voltaire, Chatelet markizinin yanına sığındı. Şatosunda edebiyat çalışmalarına ve tarih araştırmalarına devam etti.
Hayranı olduğu ve yazıştığı Prusya Veliahtı II.Friedrich tahta çıkınca, Fransız hükümeti onu yarı resmi bir görevle Berlin'e gönderdi. Voltaire yeniden yükselmişti, dostlarının yardımıyla Versailles’da tarih yazmanlığına getirildi. Yazdığı “Fanatizm veya Muhammet Peygamber” trajedisi bir oyundan sonra yasaklandı. Bu arada Fransa kralıyla arası açıldığı için Cenevre’ye yerleşti.
Yazılarıyla protestanları kızdırdı ve Rousseau ile arası açıldı. Diderot'nun “Encyclopedie” sinin cildi için yazdığı Cenevre maddesi buradaki düşünürleri kızdırınca, Cenevre'de de kalamadı. Bundan sonra İsviçre-Fransa sınırında, biri İsviçre'de diğeri Fransa'da iki malikane alarak polis takibinden kurtulmaya çalıştı.
1778'de Paristen gelen daveti kabul etti ve Irene adlı oyunun provaları için Paris'e gitti. 30 Mart 1778 günü Fransız Akademisi'ne ve Comédie Française'e kabul edildi. Mayıs 1778'de öldü.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.