Yaşar Kemal'in " yerelliği, geleneksel kaynakları nasıl çağdaş boyutlarda değerlendirdiği, anlatımındaki o ırmaklar gibi taşan şiirselliğin kaynakları, romancımızın temel özellikleri, romanlarında toplumsal değişimin yansıması, yaratıcılığının kökenleri, yazınımıza katkısı" gibi konular üzerinde durmuş, "Yüzyıllarca kapalı kalmış, için için üremiş bir kültür birikimini çağdaş dünyanın insanına aktaran Yaşar Kemal, Türk romanını öz kaynaklarına ulaştırmayı başarmıştır." Adnan Binyazar, "Yaşar Kemal Gerçeği" başlıklı yazısında Yaşar Kemal ile ilgili düşüncelerini böyle aktarmıştır. Yaşar Kemal'in ikinci romanı olan Teneke hakkında topladığım bilgileri size aktaracağım.
Çiftçi bir aileden gelen yazar, beş yaşındayken babası ölmüş ve bir kaza sonucu bir gözünü kaybetmiştir. Bu acı olaylarla büyüyen yazar Adana'da hayatını sürdürürken yazdığı şiirleri Adana Halkevi Dergisi'nde yayınlandı. Bu sırada geçim zorluğu yüzünden öğrenimini yarıda bırakmış ve pamuk çiftliklerinde ırgatlık ve buna benzer işlerde çalışarak hem geçimini sağlamış hem de yazdığı yazılara kaynak olan Çukurova ile ilgili bir çok hatıra edinmiştir. Ele aldığı Teneke adlı romanında ise yine Çukurova'da geçen bir olayı anlatmıştır. oktay Akbal'ın deyimiyle "olmuş bir vakanın kuvvetine sığın"mış izlenimi uyandırmaktadır. Hatta Oktay Akbal, bu davranışın yazarın "kendine vergi tipleri, hayalleri, duygularıyla kimseye benzemeyen bir sanatçı yönü kazanmasına engel olduğunu" ileri sürmüştür. Fakat, Nurer Uğurlu'nun Orhan Kemal'in anılarına dayanarak hazırladığı esere bir göz attığımızda Yaşar Kemal'in sadece "olmuş bir vakanın kuvvetine sığınmadığını" hayal gücünden de epeyce yararlandığını görüyoruz.
Nitekim Yaşar Kemal'in Orhan Kemal'in yazdıklarına bakarak Beethoven sevgisinin ne kadar çok olduğunu şu sözleriyle de açıklamıştır: Bir gün bizim Yaşar, Teneke'yi yayımladı. Bir de baktım ki bizim Beethoven, Yaşar'ın Kadirli Kaymakamı olmuş. Sepet havası çalarken bizim Beethoven ıslıkla dokuzuncu senfoniyi çalmasın mı?.." bu sözden de anlaşılabileceği gibi Teneke'ye yaşadıklarının dışında hayal gücünü de katmıştır.
Dramatize edilen romanın öyküsü ise, çeltik ağaları ve çıkarcılarıyla, sağlıklarını korumak için kurallara uygun olmayan çeltik ekimini engellemeye çalışanların çarpışması üzerine kurulmuştur. Hikayeye kaymakamın gelmesiyle birlikte olayların gidişatı da oldukça değişmiştir. Kaymakam oldukça iyi niyetli görmüştür olanları bunu şu sözleriyle anlayabiliyoruz: Bize Anadoluyu cehennem gibi tanıtmışlardı. Halbuki... Şimdi şu insanların her biri kardeşlerim, babam gibi... Eşraf mı? Ben eşrafı canavar, haydut, eşkıya bilirdim... Bu beyler mi eşraf? Anadolu'nun eşrafı dedikleri bu efendiler mi? Allah aşkınıza bunlar mı?"Oysa Murtaza Ağa'nın: "Sana hakigati söyleyim mi? Gazancımız insan ganı. Biz gan emiyoruk. Sinek gan emmiyor, biz emiyoruk..." bu sözleriyle gerçeklerin göründüğü gibi olmadığını romanın ilerleyen mısralarında anlıyoruz.
Metin And'ın: "Güçlü bir ağa düzeni karşısında onların kötülükleriyle savaşacak genç kaymakamın ne ölçüde dürüst, ülkücü olursa olsun, artyeşimindeki yanlışlık ve eksiklik yüzünden yenilgiye uğrayışının öyküsüdür." sözleriyle de kısaca romanın üzerinden geçmiştir.
Yaşar Kemal, bu yapıtında da "toplumsal meseleleri ancak toplumsal bir gücün halledebileceğini de çok ustaca sezdir"miştir. Oktay Akbal'ın bu roman yayınlandıktan sonra: "Yarına kalıcı niteliklerden gereği gibi yararlanmasını bilirse sağlam bir yapıt kurabilecek yazarların içinde, Yaşar Kemal başta gelenlerden" derken; Fethi Naci'de 1955'te kaleme aldığı değerlendirmesinde Teneke hakkında "Kuruluş halindeki milli edebiyatımızın nefis bir örneği; edebiyatımızda gerçekçiliğin alması gereken yönü gösteren, son yılların en önemli hikayesi, bence."yargısını dile getirmiştir.
Romanın sonuna doğru ise, Mehmed Ali'nin kendisini uğurlamaya gelmesi üzerine kaymakam, anlar ki kavga sona ermemiştir, sürüp gitmektedir. Bunun üzerine neşesine yeniden kavuşur. Sonuç olarak aydınla köylünün tanışıp kaynaştığı bir romandır.
Teneke, 1965'de yazarın kendisi tarafından oyunlaştırılmıştır. 1966'da İlhan İskender Armağanı ile Ankara Sanatseverler Derneği Ödülü'nü kazandırmıştır. Daha sonra Erden Kıral yönetmenliğinde "Kanal" adıyla sinemaya uyarlanmıştır. 1974 ve 1975 yıllarında ise İsveç'te iki kez oynanmıştır.
Yaşar Kemal, Teneke'de konu aldığı temayı daha sonraki çalışmalarından biri olan İnce Memed 4'de ele almış, bu defa da kanunları hiçe sayarak yüzlerce çocuğun ölümüne yol açan Şakir Bey'in karşısına öğretmen Zeki Nejad ile yola devam etmiştir.