Yasemin Boran - Bilgiler
08/12/2009 20:18
HAKKINDA YAZILANLAR

Yıldızların tatlı cadısı

MUHARREM SARIKAYA

Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi

Dizi Araştırma Bölümü'nden Emel Armutçu telefonda ‘‘Muharrem, Yasemin Boran'ı yazacaksın’’ dediğinde bir an duraksadım.

Yasemin Boran ile hayatımda, iki kez karşılaştım.

İlki, iki yıl kadar önceydi.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile röportaj yapmak için Ankara'ya gelmiştin.

Sedat Ergin'in odasının kapısında Çankaya'ya giderken karşılaşmıştık.

Heyecan içindeydin.

Çankaya Köşkü'ne gittiğimizde, o heyecanla teybini gazetede unuttuğun haberi gelmişti.

İkinci karşılaşmamız İstanbul'da Hürriyet'in VIP salonundaydı.

Yazı işleri kadrosuyla akşam sohbetindeydik.

Uzaktan göründüğünde ‘‘Gazetemizin büyücüsü hoş geldin’’ diye masaya davet etmişlerdi.

Yüzündeki gülümseme ve çevrene yaydığın renk doygunu elektrik, bana bir zamanların televizyon dizisi ‘‘Tatlı Cadı’’yı anımsatmıştı.

İtiraf etmem gerekir ki, gazetedeki uzmanlık alanın astroloji, burçlar, renkler ve kokular ile hiç ilgili olmadım.

Zaten Ankaralı bir gazeteci için renk, bürokratik ve politik haberdeki farklı boyut, koku ise kulislerden ve telefonlardan gelen fısıltılı sestir.

Emel duraksamamı hissetmiş olacak ki, ‘‘Hangi yazarın, hangi yazarı yazacağını Ertuğrul Özkök belirledi’’ deme gereği duydu.

‘‘Genel Yayın Yönetmeni'nin bir bildiği vardır’’ deyip telefonu kapattım.

İşte, seni yazma hazırlığım 11 Aralık'taki bu hoş talimatla başladı.

Yener Süsoy'un seni anlatan röportajından hafızamda kalan kırıntılar ve ve Kaz Dağı'ndaki ormandan kesilen ağaçları kurtarma mücadelendeki başarın dışında hakkında fazla bilgi sahibi değildim.

Onun için seninle ilgili ne kadar yazı çıktıysa günlerce okudum.

Kim yakın arkadaşın, onu da bulup konuştum.

Gördüm ki ilgi alanın, Neptün'ün sezgisi, Venüs'ün etkisi, Mars'ın çekiminden daha geniş.

Karşımda, astroloji kadar, çevre, psikoloji, sosyoloji alanlarında da dosyasına hakim birini buldum.

Bir dergide, 16 ve 18 yaşlarında iki çocuk sahibi olduğunu okuyunca, ‘‘Hadi be sen de’’ dedim.

Nedeni İstanbul'daki karşılaşmamızdaki görünümünden olsa gerek.

Mor şortun, kırmızı çorapların, fıstık yeşili kazağın, yüzüne çocuksu şekil veren kıvırcık saçlarının sende yarattığı cıvıl cıvıl küçük kız çocuğu görünümünle, iki çocuk annesi olduğuna inanmak için bin şahit gerek.

Seni araştırırken, bir parça astroloji öğrendim.

Baktım sen balıksın, ben ise koç... Sen su, ben ateş... Zodyak'ın biri ilk, diğeri son, birbirlerine en uzak iki burcu.

Veya, Güneş'te yanyana gelen iki komşu.

Herhalde, seni yazmamı istemelerindeki neden de bundandır.

Çocukların, kedilerin, çevren, güleç dost yüzünle nice yıllara.

Önceki
Önceki Konu:
Bekir Coşkun
Sonraki
Sonraki Konu:
Oğuzhan Cengiz

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu