Yerleşme ne demektir?:Beşeri coğrafya bakımından "insanın herhangi bir bölgeyi yurt edinmesi,orada sürekli yaşamasıdır."Bu tanımlama ile asıl göz önünde tutulanlar sedanter hayat süren, yani köyde veya şehirde oturmakta olan insanlardır.Bununla beraber, yerleşme konusuna göçebe halkı da dahil etmek gerekir.Çünkü, yeri belli bir evi olmamasına ve durmadan yer değiştirmelerine rağmen, göçebeler yine de belli bir bölgenin sınırlar içinde kalırlar.Kendilerinin malı olan veya kendilerinin malı saydıkları meralarda hayvanlarını beslerler.
Bunların yanında yerleşme olayının taşıdığı çok geniş bir anlam da vardır;av peşinde dolaşan yahut meyve toplamakla geçinen ilkel gezici insanların topladıklarını yemek, dinlenmek ve özellikle gece vakti sığınmak üzere, en azından bir gece de olsa, tabi halde buldukları yahut yaptıkları barınaklar gibi, göçebe çoban kavimlerin daha uzun zaman bir yerde kalan çadır toplulukları, mevsimlerin seyrine uyarak yer değiştiren ,yazın yaylaya-dağa çıkan, kışın ovaya inen yarı göçebelerin yılın bir kısmında oturduklar ve çeşitli isimlerle adlandırdıkları ova, dağ ve yayla eğreti yerleşmeleri;nihayet tek, ayrı kendi başına olan mesken, çiftlik,küçük köy, köy, kasaba ve şehir, geçici yahut devamlı, toplu yahut dağınık, büyük yahut küçük bütün bu yerleşmeler, yerleşme tesisleri;tek ev ve ev toplulukları yerleşme olayı kavramına girebilir.
İnsan öteden beri, ihtiyacının tamamına yakınını topraktan karşılamıştır.Bu yüzden toprağa çok bağlıdır.Orada yerleşir, bulunduğu uygarlığın ona kazandırdığı olanaklar derecesinde çevresine uyar ve topraktan yaralanır.Görülüyor ki "yerleşme" toplum hayatının ilk belirtisidir.
İlk insanlar için yerleşme çok ilkel bir olaydı.Mağarada, ağaç kovuklarında yaşadılar.Fakat yüzyıllar geçtikçe büyük gelişmeler oldu.Demek ki, bugün görülen türlü yerleşme şekilleri uzun bir tarihi gelişimin sonucudur.Yerleşmenin ilk adımı olan evden başlayarak büyük kente kadar başlıca tipleri gözden geçirelim;
EV VE EV ŞEKİLLERİ
Coğrafi Çevre
Ev geçici bir olaydır.Değil köylerde, büyük şehirlerde rastladığımız en eski evlerin bile ilk yapılış tarihi nihayet birkaç yüzyıldan geriye gitmez.denilebilir ki, evler bunları yapan yahut yaptıran insanlar gibi, kısa ömürlü, geçici olaylardır; yapıldıktan bir müddet sonra yıkılır yerine yenileri yapılır.
Bununla birlikte zaman zaman yenileşen bu olayların genel karakterinde, belki de diğer bütün beşeri coğrafya olaylarından daha fazla bir devamlılık, değişmeyen bir takım şeyler görülür.Uzun bir gelişim ve geçmişin izlerini taşıyan bu şekillerin devamında gelenek ve görenek hiç şüphesiz büyük bir rol oynamaktadır.Fakat gelenek görenek ve diğer psikolojik,etnik, tarihi, ekonomik faktörlerin yanında, bölgeye göre değişen ve her bölgenin karakteristiğini teşkil eden evlerin temel şekillerinde coğrafi faktörlerin etkisi de büyüktür ve inkar edilemeyecek kadar da meydandadır.
Yeryüzünde coğrafi çevreye açıkça uyan pek çok ev örnekleri bulunabilir.Kuzey Kutup bölgesinde Eskimoların kar kulübeleri,çöl ve kuru steplerde göçebe çobanların çadırları yahut çiftçilerin düz damlı toprak evleri, orman bölgelerindeki ahşap evler, bataklık sahanlarında ve göl kenarlarında kazıklar üzerine yapılan evler bunların en iyi örnekleridir.
Ev Şekilleri
A)Doğal Sığınaklar
İlk insanlar ev ihtiyaçlarını doğal sığınaklarla karşıladılar.Mağaralar, ağaç kavukları v.b. gibi.Paleolitik dönemi insanı bu tip sığınaklarda yaşadı.Neolitikte, mağaranın yanı başında başka ev şekilleri de ortaya çıktı:Kazıklar üzerine kurulmuş, çalı ve dallardan yapılmış evler gibi.
Şu olay çok ilginçtir:Doğal mağaralar bugün de dünyanın geniş bir kısmında ev olarak kullanılmaktadır.Kalker, kum taşı, püskürük tüf, lös gibi kolay işlenir kayalar içinde insan tabiatın daha önce hazırladığı bir kovuğu biraz daha geliştirip düzenleyerek ev haline getiriyor.Bu yer altı evleri sadece fakir geri kalmış ülkelerde değil, bazı ileri ülkelerde de görülmektedir-İTALYA,FRANSA gibi-.Yeter ki,iskana uygun doğal mağara yahut oyulmaya ve işlenmeye uygun,hava ile temas ettiğinde sertleşen tabakalar bulunsun.
Türkiye'de Doğu,Güneydoğu,Güney ve özellikle de Orta Anadolu'nun Ürgüp Bölgesi mağara meskenleri bunlara iyi birer örnek olarak gösterilebilir.Ürgüp Bölgesi,volkan tüflerine oyulmuş mağara meskenleri, eski devirlerden kalma kiliseler ve sanat eserleri ile dünyanın en ilgi çekici bölgelerinden biridir.Türkiye'de yine savaş ve istila ya da güvenliğin tehlikede olduğu dönemlerde volkanik tüflerle oluşturulmuş dikkate değer mağara tiplerine Burdur Yöresinde de rastlanmaktadır.Türkiye dışında İspanya'da özellikle güney eyaletlerinde halen meskun mağaralar mevcuttur.Andalusia (Endülüs) da Granada Bölgesinde 3000 nüfusu aşan bir kasaba halkı Pliyosen devrine ait konglomeralarda oyulmuş mağaralarda yaşamaktadır.Fransa'da da Loire ve Dordogne Bölgelerinde vadiler üzerinde yükselen kalker yamaçlarda oyulmuş bugün kısmen meskun, kısmen mahzen ve depo olarak kullanılan birçok mağara yerleşimlerine rastlanır.Afrika'da Tunus'un Güneyinde, Matmata Bölgesinde yumuşak kum taşından oyulmuş7-8 metre derinlikte, dikkate değer yerleşmeler görülür.İnsan yapısı meskun mağaralara diğer bir güzel örneklerine de Kuzey Çin'de Lös Sahasında rastlanmaktadır ki bu mağaralar çok eski zamanlardan beri bulunmaktadır.Ayrıca Sumatra'da bazı kabileler hala ağaç kabuklarında yaşamaktadır.
Sonuç olarak görülüyor ki;doğal halde ya da jeolojik şartların elverişli bulunduğu yerlerde tamamıyla insan tarafından oyulmuş ya da az çok değiştirilmiş mağara yerleşimler bitin insanlık tarihi boyunca her zaman kullanılmış olduğu gibi halen de yeryüzünde yaygındır.
B)Dal ve Yapraklarla Yapılmış Kulübeler
En ilkel ev şeklidir.Yan yana toprağa çakılı dallarla bir paravana meydana getirilir.Bu dallar bir esas direğe doğru eğilir ve karşı karşıya kurulan iki paravana birbirine doğru eğilerek üst uçları bağlanır.Bu tip evler Seylan, Andama Adaları ve Brezilya yerlileri tarafından halen kullanılmaktadır.
C)Çadır:
Göçebe evlerin en yaygın ve en mükemmel tipi,çöl ve steplerde çobanların, dayandıkları kaynak ve sürdükleri yaşam tarzına uygun olarak kullandıkları çadırdır.Hepsinde de yer değiştirmek esas olmakla beraber,göçebelerin yaşayışları arasında farklılıklar vardır.Bu yüzden çadır adı altında toplanan bu evlerin şekilleri hep birbirine benzemez.Bu fark bir yandan çadırın yapıldığı malzemeden, bir yandan da şekli ve kullanışından doğar.Göçebenin hayat birliği yaptığı hayvan hangisi ise, çadır ondan sağlanan malzeme ile yapılır.Hatta Sibirya'nın bazı bölgelerinde olduğu gibi ağaç kabuklarından da yararlanılır.
Asıl olarak çadırın esas malzemesi hayvan yününden dokunan keçedir.Soğuk çöllerde yün ve keçi kılı, sıcak çöllerde ise, daha çok deve tüyünden dokunan keçe,Orta Asya'da Türk ve Moğolların çadırları, çadırın en eski ve mükemmel tipidir.Kuzey Kutbu Tundra Kuşağında yaşayan Laponlar, Samoyetler, Tunguzlar ve Eskimolar da yazın ren geyiği derisinden yaptıkları çadırlarda yaşarlar.
Göçebe evin en yaygın ve en mükemmel tipi olan çadır tipi ev, ziraat ve yerleşik hayatın başlamasıyla birlikte ortadan kalkar;yerine birçok ara şekilleriyle biraz daha sağlam, daha sabit, fakat kolaylıkla yapılan ahşap, kerpiç veya taş evler geçer.Memleketimizde mevsimlere bağlı olarak yer değiştiren, yazın yaylaya-dağa çıkan, kışın ovalara inen yarı göçebe çiftçi-çobanların kerpiç, taş ve ağaçtan yaptıkları eğriti evler asıl sedanter çiftçi eve doğru giden ara tip evler sayılabilir.bu evler arasında özellikle meşe dallarından kısa bir zamanda meydana getirilen çadır şeklindeki güz kulübeleri esasen çadırdan çok farklı değildir.Bu kulübeler çabuk ve kolaylıkla yapılmaktadır.Bugün çiftçilerin bir mücadele sahası olan aşağı Mezapotamya'da Fırat ve Dicle kıyılarında görülen ve kamışlardan yapılan yarı üstüvane şeklindeki meskenler de ara tip sayılabilir.Bunların yapılması ve bozulması çadır kurmak ve bozmaktan daha fazla zaman almaz.Kuzey Afrika'nın kerpiçten inşa edilen ve otla örtülen gurbileri bir günde yapılmaktadır.Afrika'da Çat gölü çevresinde yarı göçebe bir hayat süren kabilelerin hasırdan yaptıkları yarı silindir şeklindeki kulübeler, şekilleri itibariyle de evden ziyade çadıra yakınlaşır.
Böylece göçebe evin en iyi ve en yaygın tipi ve göçebe çobanın evi olan çadır ile gerçek anlamıyla çiftçinin sabit evi arasında çevre şartları ve güdülen hayat tarzına göre değişen bir çok ortaya gelme şekilleri vardır.
D)Toprak , Kerpiç ve Tuğla Evler:
Daha çok kurak ve yarı kurak bölgelerde, yani ağaçtan yoksun yerlerde rastlanır.Killi topraklar ev yapımına en elverişli olanlarıdır.Daha dayanıklı olması için samanla veya iri kumla karıştırılır, tuğla biçiminde kalıplar haline konularak güneşte kurutulur(kerpiç).
En yaygın olduğu bölge,Kuzey Afrika, Arap Yarımadası, İran, Afganistan, İç Asya ve Çin'dir.Nil vadisinde de bu tip evlerin türlü şekillerine rastlanır.Anadolu'nun kerpiç evleri de bu gruptandır.
Evin duvarları ve iç bölmeleri, yani esas gövdesi topraktır.Çatı yerine göre ağaç, toprak, saman ve saz gibi maddelerle örtülüdür.
Pişirilmiş toprak yani tuğladan yapılmış evler de bu gruptandır.Özellikle Batı Avrupa'da;Britanya adalarında bu malzeme çok yaygındır.Tuğla yapımı aslında bir endüstri konusudur.Bu yüzden oldukça zengin ülkelerin veya bölgelerin malıdır.Ayrıca da Eskimoların "igloo" adı verilen kar evlerini de bu gruba almak gerekir.
E)Ağaç-ahşap-Evler:
Doğal yayılış alanı orman bölgeleridir.Fakat ormanların coğrafi yayılışları son yüzyıllarda insan eliyle çok değişmiştir.Bu evlerin en yaygın olduğu bölgeler, orman örtüsünün bugün de yoğun olduğu orta kuşağın kuzey kesimidir.
Ahşap evlerin daha çok Eski Dünyanın tropikal ve ekvator ormanlarında; Afrika,Asya ve Okyanusya kıtalarında yayıldığını görüyoruz.Afrika'nın ekvatoral orman sahasında ağaç ve diğer bitkilerden yapılan çok çeşitli ev ve kulübelere rastlanmaktadır.Orman içi sahalardaki kulübeler hemen hemen daima daire şeklindedir.Orman kenarlarında ise, kulübeler koni şeklini alır.Ayrıca Kongo Ormanlarında kulübe yapımında kullanılan ahşap malzeme ve kulübeleri yapan etnik gruba göre kulübelerin şekli çok değişiktir.
Güney ve güneydoğu Asya'nın ekvatoral orman sahalarında ahşap kulübeler çok daha çeşitlenir.Bunlar arsında önce Malaka,Sumatra, Borneo ve Yeni Gine ilkel kavimlerinin barındıkları dal ve yapraklardan oluşan paravana şeklindeki basit kulübeler en çok rastlanan şekli meydana getirir.Bu bölgede ekvatoral ormanların çok sıklaştığı yerlerde arı kovanı şeklinde yuvarlak kulübelere de rastlanmaktadır.Bununla birlikte Güney ve Güneydoğu Asya tropikal orman sahaları, özellikle Çin Hindi, Bornoe,Clebes, Moluk ve Filipin adalarının karakteristik mesken tipini kazıkları üstünde yapılan ahşap meskenler teşkil eder.
Az çok uzun, az çok sert kışların hüküm sürdüğü orta ve soğuk iklim bölgelerindeki ahşap evler, daha ziyade basit kulübeler şeklinde görünen tropikal toprak orman evlerinden çok farklıdır.Soğuk ve ılıman bölgelerdeki ahşap evlerin soğuğu geçirmeyecek şekilde yapılması lazımdır.En önemli fark budur.
Tropikal bölgelerde olduğu gibi, soğuk bölgelerde de ahşap evler ormanları izler.Ancak ılıman bölgelerde ormanlar büyük ölçüde tahrip edilmiş ve ahşap ev yapımındaki eski kolaylık bugün artık kalmamıştır.Bununla birlikte ılıman ve soğuk bölgelerde ormanın henüz ayakta kaldığı her yerde;Avrupa-Asya kuzey ormanlarında(İsveç, Norveç,Finlandiya, Kuzey Rusya-Sibirya)ve dağlık bölge ormanlarında(Alpler,Pireneler,Massif Central,Vosges; Kara Orman, Südetler, Karpatlar,Balkanlar,Urallar;Kafkaslar,Kuzey Anadolu),Kuzey Amerika'da kuzey ve Kaya Dağları Ormanlarında ahşap ev tutunmaktadır.
Bugün dünyanın bazı bölgelerinde hala kullanılmakta olan kazıklar üzerine kurulmuş evleri de bu gruba sokmak lazımdır.Bu tip evler tarih öncesi devirlerde çok yaygındı.Göl ve nehir kıyılarında bulunan bu insanlar, kendilerini emniyet altına almak amacıyla evlerini su içine çakılan kazıklar üzerine kurarlardı.
Bu gruba suda yüzen evleri de katmak yerinde olur.Güney Asya'da çok yaygın olan yüzen evler,büyük akarsularda liman şehirlerinin yanı başındaki koylarda adeta mahalleler meydana getirir.Pazar yerleri, çayhaneleri ile gerçekten yüzen bir mahalle meydana getiren bu evlerde Kanton, Hong Kong gibi büyük kentlerde yüz binlerce insan yaşar.
F)Taş evler:
En yaygın yapı malzemesi taştır.Hatta bazı bölgelerde tek malzemedir.Bu tip evler bakımından en fazla göze çarpan bölge Akdeniz memleketleridir.
Kum, çimento ve demir kullanılarak yapılan betonarme veya tamamen çelik bir iskelet halinde kurulan birçok katlı binalar kentlerin, hatta büyük kentlerin malıdır.Tabiatın ektilerini çok güzel yansıtan köy evlerinde bu malzemeyi göremeyiz.
Taştan başka elverişli inşaat malzemesinin az bulunduğu yahut hiç bulunmadığı bölgeler arasında önce ağaç ve ev yapımında elverişli topraktan yoksun kurak bölgeler yani vahalar dışında kalan çöller gelir .Çöllerde vahalar dışında yerleşik hayatın hüküm sürdüğü her yerde, özellikle dağlık bölgelerde evler genel olarak taştandır.Örneğin Büyük Sahranın dağlık bölgelerinde evler taştan, alçak ve damsızdır. Yukarı Mısır'da da bir kısım evler taştan ve damsızdır.Yine Suriye'nin volkanik dağlık bölgelerinde hiç harç katmadan taştan inşa edilen meskenlere rastlanmaktadır.Bu evlerde duvar, kapı,dam hep taştandır.
Yüksek dağlarda rüzgarlar şiddetli olduğu için taş evler basık yapılır.Damlar levha haline getirilebilecek taş bulunursa taşla, bulunamadığı taktirde ağaç dalları ve çimenle örtülür.Türkiye'de yüksek yayla ve dağlarda bu tip evler çok yaygındır.Avrupa'da Alp ve diğer yüksek dağlarda da ormanların üst sınırı dışındaki dağ evleri böyledir.
Başta da belirtildiği gibi Akdeniz çevresi coğrafyasında taştan yapılan evler geniş yer tutar.
Sadece taştan yapılan en tipik köy ve kasaba evlerine Güney İtalya'da Apulia bölgesinde rastlanmaktadır.Bu bölgede truilli ve casella denilen evler tamamıyla taştan yapılmaktadır.
Ayrıca Akdeniz bölgesinde diğer bazı bölgelerde olduğu gibi sadece taştan sağlanan yapı malzemeleri kullanılmaz.Ev yapımında bazı diğer malzemelerden de yararlanılır.Bu durumda böyle taş evler Akdeniz coğrafyasında çok yaygındır.Örneğin Akdeniz memleketleri arasında yer alan yüksek yaylalar ve dağlar ülkesi Türkiye'de köylerin çoğunluğunda taş meskenler hakimdir.Gerçekten istatistiklere göre Türkiye'deki muhtarlıktan yarısına yakın bir oranda haneler taştandır.Türkiye'de taş ev; başta Doğu Anadolu olmak üzere,Kuzey Anadolu'nun kıyı kuşağı dahil, hemen her bölgede çok yaygındır.Türkiye yapı taşı itibariyle çok zengin bir memlekettir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.