1937 yılında Adana’da doğdu, 1984 yılında Paris’te öldü. Çeşitli dergilere öyküler yazdı. Atıf Yılmaz'a asistanlık ve oyunculuk yaptı (1958). Senaryolar yazdı. At Avrat Silah'la yönetmenliğe başladı (1966).
Önemli filmleri (Senaryo): Endişe (Şerif Gören), Sürü (Zeki Ökten), Düşman (Zeki Ökten), Yol (Şerif Gören)- Oyuncu: Ben Öldükçe Yaşarım (Duygu Sağıroğlu), Hudutların Kanunu (Lütfi Ö. Akad), Kurbanlık Katil (Akad), Kozanoğlu (Atıf Yılmaz). Yönetmen-oyuncu: Seyyit Han (1969), Umut (1970), Ağıt (1971), Baba (1971), Acı (1971), Umutsuzlar (1971), Arkadaş (1974).
Hakkında Yazılanlar
1.İnsan, Militan ve Sanatçı Yılmaz Güney
Yılmaz Güney
Güney Yayıncılık
“Bu kitap, Yılmaz Güney'in yaşam öyküsünde çeşitli kesitlerin bir yansıması olarak, O'nun değişik dönemlerindeki yazılarını ve mahkemeler önünde yaptığı savunmalarının bir derlemesidir. Ayrıca, 1981 yılında sürgüne çıktıktan sonra, çeşitli gazete ve dergilerde yer alan röportajlarını, sanatsal-sosyal ve toplumsal düşüncelerini içerir. Ancak bunlar, tüm siyasi yazılarını da kapsamaz; çünkü Yılmaz Güney'in sağlığında toplam yüzyıl cezaya çarptırılmasına ve bu nedenle Türkiye'den ayrılmak zorunda kalışına yol açan siyasi görüşlerinin bir bölümü bugün halen yasalar karşısında suç unsudur. Biz, Yılmaz Güney'in insani duyguları, kaygıları ve devrimci görüşleri hakkında bir fikir sahibi olunabilmesi için, kendi ağzından - kendi kaleminden yaşadıkları - yaptıkları ve de düşündükleriyle okuyucusunu, O'nunla baş başa bırakıyoruz. Fatoş Güney”
2.Deniz Gezmiş'ten Yaşar Kemal'e
Portreler
Oral Çalışlar
Çağdaş Yayınları
Deniz Gezmiş, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Yılmaz Güney, Mehmet Ali Aybar, Sabahattin Ali, Fikret Otyam, Panayot Abacı, Lefter ve... Bu kitapta onların öykülerini okuyacaksınız. Bütün bu portrelerin, bir dönemin güzel bir resini vereceğine inanıyoruz. Bazılarını yakından tanıdınız, bazılarının adını ise hiç duymadınız. Onlar bizi bize anlatıyor. Bir dönemin tanıklığını da içeren bu portreleri beğeneceğinizi umuyoruz.
- - - - - - - -
Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:
Asıl adı Yılmaz Pütün'dür. 1937’de Adana’da doğan Yılmaz Pütün (Güney), lise yıllarında, bisikletiyle sinemadan sinemaya on altı milimetrelik film bobinleri taşıyarak sinemaya ilk adımını atar. Sinemaya daha yakın olabilmek için Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bırakır ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne yazılır.
Sinemaya olan sevgisini şöyle özetliyor: "Sinemayla karşılaşmam 13 yaşındayken oldu. Kavgalı dövüşlü filmlerin gösterildiği fukara sinemalarına gidiyorduk. Kendimizi daha rahat hissediyorduk bu sinemalarda. Mesela bir Galatasaray Sineması vardı, çok güzeldi. Önünden geçer bakardık ama çok lükstü gitmeye korkardık. İstesek parasını verip girebilirdik. Ama ne kıyafetimizi ne de yapımızı uygun görmezdik o sinemaya."
Yılmaz Güney oynadığı filmlerde haksızlığa uğramış halktan insanları canlandırdı. Güney, yapımcılığını, yönetmenliğini, senaryo yazarlığını ve oyunculuğunu üstlendiği Seyit Han/Toprağın Gelini (1968) filmiyle ileride kendi adıyla anılacak olan film türünü ortaya çıkardı. Bu filmde, sevdiği kıza kavuşmak için tüm kötüleri tek tek ortadan kaldıran, ama sonunda bilmeden sevgilisini de öldüren bir yalnız kahramanı canlandırıyordu. Daha sonraki dönemlerde, genellikle Spagetti Westernler ile benzerlik gösteren bazı filmlerde rol aldı; bu tür filmleri yazdı ve yönetti. Bu açıdan, Türk Sineması'nın en özgün kişilerinden biri olarak görülmektedir.
Güney, sonraki Aç kurtlar (1969), Umut (1970), Umutsuzlar (1971), Acı (1971), Ağıt (1971) gibi filmlerinde ülke gerçeklerine değinen ve ezilen insanı odak olarak alan bir anlatım geliştirdi. Yaşamı olanca gerçekliği içinde yansıtmaya çalışan bu sinema, bir yönüyle 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da gelişen Yeni Gerçekçilik Akımı'nı, bir yandan da geleneksel halk destanlarını anımsatmaktadır.
Güney, 1974'te yönettiği Arkadaş'ta ve daha sonra hapse girdiği için Şerif Gören tarafından tamamlanan Endişe`de (1974), gene hapse girdiği için sadece senaryosunu yazdığı, Şerif Gören tarafından yönetilen Yol`da (1982), ölümünden önce yurtdışında yönettiği son filmi Duvar`da (1983) kendine özgün tema ve anlatım biçimlerini geliştirerek uyguladı. Yurtdışına çıktıktan sonra kurgusunu yapıp gösterime çıkardığı Yol, 1982 Cannes Film Şenliği`nde Kayıp (Missing) adlı filmle birlikte büyük ödül olan Altın Palmiye'yi paylaşarak Türk sinemasına tarihinin en önemli ödüllerinden birini daha getirdi.
Güney 1974 yılında Yumurtalık Savcısı'nı öldürme suçundan, 18 yıla mahkum oldu. 1981 sonunda izin alarak ayrıldığı Isparta Cezaevi'ne dönmeyen Güney, daha sonra Fransa'ya sığındı. 1983'te Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 9 Eylül 1984'te kanserden öldü ve orada toprağa verildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.