Eskiden zehirli bir maddeyi içen ya da yiyen kişileri kusturmak için, örneğin bir bardak ılık suda iki kaşık tuz eritilerek içilir ve zehrin kusmayla dışarı atılıp midenin temizlenmesi sağlanırdı. Alınacak ikinci önlem de hastaya zehrin etkisini gideren bir panzehir vermekti; örneğin asitten zehirlenenlere karbonat, alkali içenlere limon suyu verildiğinde bu maddeler alınan zehrin etkisini giderebilir.Ama ne yazık ki her zehrin bir panzehri yoktur ve çoğu zaman zehirlenmeye hangi maddenin yol açtığı bilinemez. Hastaya kusturucu bir karışım ya da ilaç içirmek de yakıcı zehirlerin mideden ağza ve boğaza yayılarak daha çok zarar vermesine neden olabilir.Çünkü kendi ürettiği güçlü asitlere dayanıklı olan mide, dışarıdan gelen yakıcı zehirlerden de öbür dokular kadar etkilenmez.Bugün bir zehirlenme olayında yapılacak ilk şey, hastayı hemen en yakın doktora ya da hastaneye götürmektir. Bu arada, hastanın aldığı zehrin boş kutusunu ya da şişesini de birlikte götürmek gerekir.Eskiden kralların en büyük korkularından biri zehirlenmekti. Bu nedenle saraylarında bir "çeşnicibaşı" bulundurur ve yiyip, içecekleri şeyleri önce ona tattırırlardı.Eski Yunan'da ise suçlulara verilen ölüm cezası bir çanak "baldıran" zehri içirmekti.Ünlü düşünür Sokrat da bu şekilde cezalandırılmıştı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.