Alm. Erdeben (n), Fr. Tremblement de terre, séisme (m), İng. Earthquake. Yeraltındaki kayaların büyük basınçların tesiriyle değişmesi ve kırılması neticesinde yeryüzünde meydana gelen sarsıntı. Binâlarda ciddî hasarlar yapıp yeryüzünün görünüşünü değiştirebildiği gibi geniş çapta can ve mal kaybına da sebep olabilir.
Her şey Allahü teâlânın yaratmasıyladır. Bunlar bir sebeple hâsıl olduğu gibi, zelzeleyi meydana getiren sebebe göre üç çeşide ayrılır. Bunlar yeraltındaki büyük boşlukların göçmesine dayanan çöküntü zelzeleleri; yanardağ püskürmesi, mağma faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan volkanik zelzeleler ve yer kabuğunun kırılması, kayması gibi hareketleriyle meydana gelen tektonik zelzelelerdir. Jeolojik zelzelelerin % 90’ı tektonik tiptendir. % 3’ü çöküntü, % 7’si volkanik tiptir Türkiye’deki zelzelelerin çıkış sebebi Jeolojik hareketlere dayanır. Karmaşık bir yapıya sâhip olan zelzeleyi izah edebilmek için yerkabuğunun mozaik gibi dizilmiş hareketli plakalardan meydana geldiği düşünülebilir. Bu plakaların herhangi bir hareketi yerkabuğunda kopma, kayma, genleşme, göçme ve volkanik püskürme gibi jeolojik hâdiseler meydana getirir. Bir günde binlercesinin meydana geldiği böyle zelzelelerin çok azı insanlar tarafından hissedilebilir. Kimisinin şiddeti çok düşük, kimisi de insanların olmadığı yerlerde cereyan eder. Bu hafif sarsıntılar ancak sismograf denen âletlerle tespit edilebilir. Yer altında iç merkez, ocak, odak veya hiposantr denen zelzelenin başlangıç noktasında meydana gelen sarsıntı dalgalar hâlinde yayılarak yeryüzünde üst merkez veya episantr denen bir noktada zelzele şoku olarak ortaya çıkar. Burası yeryüzünde zelzelenin merkezidir ve buradan uzaklaştıkça şiddeti azalır.
Zelzele esnâsında meydana gelen titreşimli dalgaları kaydedip grafiklerini çizdirmek için sismoloji merkezi denen yerlerdeki sismograf âletleri kullanılır. Çeşitli merkezlerce elde edilen kayıtlar karşılaştırılarak zelzelenin derinliği ve merkezi tespit edilebilir. Hafif bir sarsıntı ve yeraltından gelen gürültülerle başlıyan zelzele âniden şiddetlenerek tesirini gösterip tekrar yavaşlamaya başlar. Neticede söner ve hissedilmez olur. Bu hâdiseler cereyan ederken sismoloji merkezlerinde hızları ve doğrultuları değişik üç çeşit dalga hissedilir. P, S ve L diye adlandırılan bu dalgalardan “P” dalgaları en hızlı yayılır ve yayılma doğrultusunda gidip gelme şekinde titreşim yaptığından boyuna dalgalar da denir. En önce bu dalgalar hissedilirler. “S” dalgalarının hızı biraz daha azdır ve titreşim hareketi yayılma doğrultusuna dik düzlem üzerinde olmak üzere aşağı yukarı olacak şekildedir. Bu sebeple enine dalgalar da denir. “L” dalgaları veya uzun dalgaların hızları çok azdır. Kayıt merkezlerine en son gelirler ve grafikler üzerinde şiddetli tesirler yaptıkları gibi en yıkıcı tesirleri de bu dalgalar yaparlar. P, S, L dalgalarının yayılma hızlarının farkından, dolayısıyla yayılma sürelerinden faydalanarak zelzele merkezinin sismoloji merkezlerine uzaklıkları tespit edilir. Üç istasyona uzaklığı tespit edildikten sonra bu uzaklık yarıçap olmak üzere kayıt üslerinden çemberler çizilir. Çemberlerin kesiştiği nokta zelzelenin merkezi olarak ortaya çıkar.
Zelzelenin şiddetini ölçmek için önceleri gözleme dayalı ölçekler kullanıldı. Sonraları teknolojinin gelişmesiyle birlikte âletlerle ölçü değerlerine dayalı ölçekler kullanılmaya başlandı. İlk ölçeklerden olan Cancanı-Mercalli-Sieberg şiddet ölçeği gözlem ve titreşim ivmesine dayanmaktaydı. Zelzele şiddeti bu sistemde 12 dereceye ayrılmaktadır. Günümüzde ise âletlerle yapılan ölçümlere dayalı Rıchter ölçeği kullanılmaktadır. Amerikalı Charles F. Rıchter tarafından geliştirilen bir ölçekte maksimum şiddet 9 ile ifâde edilir. Çünkü şimdiye kadar kaydedilen en şiddetli deprem 8,9 Rıchter derecesindedir. 4,5 şiddetinde bir zelzele hafif hasarlar yaparken 6 şiddetinden sonra tehlikeli neticeler ortaya çıkar. Her sene yaklaşık yüz civarında 6 şiddetinin üstünde zelzele olur. Yedi veya daha şiddetli zelzeleler senede yaklaşık 25 kadardır. Sekiz şiddetinin üstünde ise senede bir-iki zelzele vukû bulur. Zelzelelerin şiddeti meydana getirdikleri hasar ve can-mal kaybıyla orantılı değildir. Şiddeti az olan bir zelzele çok büyük hasarlara ve kayıplara yol açabilir. Aksine çok şiddetli bir zelzelede can ve mal kaybı az olabilir. Bunların böyle olması yapıların malzeme ve şekilleri, yangınlar, sismik deniz dalgaları, su ve kanalizasyon arızaları gibi sebeplerden olabilir. Zelzele şiddetinin yerkabuğunun jeolojik özellikleriyle çok yakın ilişkisi vardır.
Zelzeleler 4-16 sn gibi kısa süreler devam etmesine rağmen insanlar üzerinde çok uzunmuş gibi bir tesir yapar. Ânî olarak meydana geldiği için insanlar üzerinde esrarlı bir hava bırakır. Berâberinde gelen yangınlar daha da tehlikeli olur. Zelzele kuşağı üzerinde bulunan ülkeler, yapılar dayanıklı olması yanında yangına karşı sağlam tesislerin kurulmasına da önem verirler.
Zelzelelerin en sık olduğu yerlerde şiddet de en yüksektir. Zelzelenin az veya hafif olduğu, çok sık ve şiddetli olduğu veya hiç olmadığı bölgeler gözönüne alınarak çizilmiş ve zelzele kuşakları ve bölgelerini gösterir haritalar vardır. Yeryüzünü teşkil eden plâkaların birleşme veya ayrılma bölgeleri zelzelenin fazla olduğu yerlerdir. Türkiye de böyle bir bölgede bulunmaktadır. Biri Büyük Okyanus çevresi, diğeri Akdeniz çevresi, Alpler, Antiller ve Hindistan’ı da içine alan bölge olmak üzere iki büyük zelzele kuşağının yanında Kanada ve Sicilya gibi oturmuş zelzele görülmeyen yerler de vardır. Türkiye’de zelzelelerin çoğu Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu fayları ve Ege’nin çökmüş bölgelerinde meydana gelir. Bunların içinde en sık Kuzey Anadolu fayında görülür. Buna göre memleketimizin en fazla görülen zelzeleyi belirten birinci dereceden başlayarak 2., 3., 4. ve hiç görülmeyen 5. derece zelzele bölgelerini gösterir haritalar mevcuttur.
Allahü teâlâ her günahın cezâsını hemen dünyâda vermez, hesap ve cezâ yeri âhirettir. Fakat kullarının bâzı suçlarına cezâ vermede acele eder. Bu suçların çirkinliği ve büyüklüğü o kadar çok olur ki, Allahü teâlânın gazabının hemen gelmesine sebep olur. Eski ümmetler, günahları, isyanları sebebiyle hemen helak edilirdi. Muhammed aleyhisselâmın ümmetine, bu dünyâda her günah sebebiyle umûmî helak yapılmayacağı bildirildi. Bu, ümmet-i Muhammed’e (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahü teâlânın bir rahmetidir. Fakat Allahü teâlânın peygamberine ve O’nun varisleri olan âlimlerine sövülmesi, hakâret edilmesi, insanların birbirine nasihatı, iyilik göstermeyi terketmesi ve günah işlemelerine göz yumması, aralarındaki işlerde zulüm, haksızlığın çoğalması, çirkin işlerden zinânın, fuhuşun artması... gibi günahlar sebebiyle helakları umumî olur. İnsanların umûmî felâketine sebep olan ilâhî azabın çeşitleri çoktur: Hiç yağmur yağdırılmaması, derelerin, çeşmelerin kuruması, otların ekinlerin bitmemesi, yer sarsıntılarının, zelzelelerin olması vs. bunlardandır. Hazret-i Ömer buyurdu ki: “Zulüm ve zinâ artınca zelzeleyi bekleyiniz.”
Zelzelenin zararlarını en aza indirmek için alınacak tedbirler:
1. İlk 2-3 sn içinde zelzelenin şiddetlenip şiddetlenmemesine göre tedbir almak. Eğer şoklar hafif ise zelzele uzaktadır ve asıl şok gelmeden tehlikeli yerden uzaklaşmak.
2. Kaçarken yanan ocak gibi şeyleri bırakmamaya dikkat etmek.
3. İki üç katlı evlerin üst katları daha emindir. Merdivenler en tehlikeli yerleri teşkil ederler.
4. Duvar, kiriş ve devrilebilecek eşyâlardan uzak durup, masa, sıra gibi altı emin yerlere sığınmak.
5. Dışarda binâlardan uzak durmak.
6. Kıyılarda sismik dalgaların tehlikesine karşı sâhilden uzaklaşmak.
7. Heyelanlı alanlarda kaya parçalarının yuvarlanabileceğini gözönüne almak.
8. Zelzelenin birinci dakikasından sonra tehlikenin çoğu geçmiştir. Bu takdirde yangın büyümemesi için yanan şeyleri söndürmek.
9. Zelzele sonrası su ve elektrik sistemlerini kontrol edip tedbir almak.
10. Asıl zelzeleden sonra hafif sarsıntılar olabilir. Bunların sağlam bâzı binâları yıkabileceği gözönüne alınmalı.
11. Bu tedbirlerle birlikte yapılacak en önemli iş, soğukkanlılıkla Allahü teâlâya sığınmak ve yersiz telaşlara kapılarak bâzı zararlara sebep olmamaktır.
İstanbul’un büyük zelzeleleri: Osmanlılar zamânındaki en eski zelzele 1489 yılında olmuştur. Can ve binâ kaybı hakkında bilgi yoktur. 1509 yılındaki zelzelede ise İstanbul 45 gün aralıklı olarak sallanmıştır. Bu zelzelede minâre hiç kalmamış 109 câmi ve mescit, 1070 ev büyük zarar görmüştür. Ölü sayısı ise değişik kaynaklarda 3000-5000 arasında gösterilmektedir. Bu zelzelede surların bâzı yerleri, su bentleri de kısmen yıkılmıştı. Sultan İkinci Bâyezîd Han çıkardığı bir fermanla Anadolu sancaklarından 37.000, Rumeli sancaklarından 29.000 kişiyi İstanbul’a getirtmişti. Bunların başına verilen 3000 usta ile iki ay içinde yıkıntılar temizlenmiş, surlar, hisarlar ve evler yeniden yapılmıştı.
28 Haziran 1648 günü akşamdan önce olan büyük zelzele için zamânın meşhur târihçisi Nâimâ “Nice hâneler ve ocaklar ve minâre külahları yıkıldı, benzeri bu asırda görülmemiştir” demektedir.
11 Temmuz 1690 gecesi akşam namazından sonra meydana gelen zelzele birkaç gün devam etmiş, Topkapı surları dâhil İstanbul’da pekçok yapı zarar görmüştür.
24 Mayıs 1719 günü saat beş sıralarında meydana gelen zelzele üç dakika sürmüş ve büyük tahribat meydana gelmiştir.
3 Eylül 1754 günü hava karardıktan sonra iki dakika süren zelzele aralıklarla beş, altı gün devam etmiştir. Pekçok binânın yerle bir olduğu bu zelzelede, Fâtih ve Bâyezîd câmilerinin kubbeleri çatlamış, pâdişâhın emriyle bunlar ve diğer harap olan binâlar derhal tâmir edilmiştir.
23 Mayıs 1766’da Kurban Bayramında olan zelzele iki dakika kadar sürmüştü. Aralıklarla üç ay kadar devam eden sarsıntılardan İstanbul bir taş yığını hâline gelmiş harâbeye dönmüştü. Fâtih Câmii, Kapalı Çarşı, Baruthâne, Saraçhâne, Tophâne, Yeniçeri kışlaları, Saray-ı Hümâyun ile surların bâzı yerleri yıkılmıştı.
10 Temmuz 1894’te öğle üzeri meydana gelen zelzele çok büyük hasara sebep oldu. Kapalıçarşı, Bitpazarı, Çadırcılar, Yağlıkçılar, Yeniçeriler Çarşısı, Bodrum ve Kellekesen Hanları, Uzunçarşı, Tahtakale, Kutucular, Kantarcılar baştan başa yıkıldı. Bir kısım câmilerin harap olduğu, Gedikpaşa, Kadırga, Kumkapı, Yenikapı, Langa ve Samatya’da yüzlerce evin yıkıldığı bu zelzelede pekçok insan öldü. Sultan İkinci Abdülhamîd Han yaralıların tedâvisi, çadırların kurularak halka ve muhtaçlara yardım edilmesini emretmiştir. Bunların yanında saray mutfağı halka ekmek dağıtmak üzere seferber olmuştur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.